Şifalı hamamın hasta adamları

Hamam kültürü farklı bir kültürdür, bilmeyen için sevilmeyen, bilen için terk edilemeyen bir kültürdür. Ecdadımız, bu kültürü benimsemiş, her fethedilen yerleşim birimine camii, kervansaray (Otel), hamam gibi sosyal içerikli binalar inşa etmiş, Padişahlar dahi hamamları sıklıkla kullanmışlardır.
Bazılarına göre, hamamlar mikrop yuvası, yoğun ter ve nefesten kaynaklanan sağlıksız mekânlar olarak nitelendirilse de, gerçek bu değildir. Bilhassa Osmanlı"dan kalma hamamlarda kubbe kısmında ter, nefes ve buharın sağlığa zararlı atıklarını havaya atan özel bölümleri vardır. Sizin anlayacağınız hamam, bilinçli kullananlar için tam bir şifa bulma mekânıdır.
Benim hamam kültürüm 80"lerde üniversite yıllarında bulunduğum Erzurum"da öğrenci arkadaşların her hafta sonu ellerine hamam çantalarını alıp, topluca hamama gitmelerine özenmemle başladı. Evde banyo olmasına rağmen, arkadaşların topluca, yemek yemeye veya futbol oynamaya gider gibi, hamama gitmeleri garibime gidince, bir gün dedim ki "Arkadaş evde banyo varken ne işiniz var Hamamda?” dediler ki; “Evdeki banyo yıkanmak içindir, hamam ise, sağlık içindir” peki dedim, takıldım peşlerine gittim. İlk önce göbek taşına yatan arkadaşlar, daha sonra saunaya, ardından da göbek taşına oturup bir-iki bardak çay içip sonrasında keselenerek, vücuttaki ifrazatları attıktan sonra, güzel bir masaj yaptırıp yıkanarak, odaya geçince soğuk bir limonlu sodanın ardından yarım saatlik bir uyku, ardından ise, vücuttaki terin tamamen kurumasını bekleyerek hamamdan çıkınca, gerçekten dedikleri gibi şifa olduğunu anladım ve o gün bu gündür her hafta veya iki haftada bir hamama gitmeye başladım.
Son dört aydır haftanın üç günü esnaf bir dostumla spor yapıyoruz, ardından haftanın bir günü hamama gidiyoruz. Temizdir diye, Şifa Hamamı"na gidiyoruz, ancak adamlar hamam işletmelerine rağmen değil hamam kültürü, esnaflık kültüründen bihaber işletmecilik yapıyorlar. Onlara göre hamam demek; şehre dışarıdan gelen yolcuların uğrayıp, banyo yaptığı veya bir yerlerde hovardalık yaptıktan sonra gidip yıkanılan yerin ötesine gidememiş mekânlardır. Kendileri kültürsüz insanlar olduklarından, yanlarında çalıştırdıkları arkadaşlara da esnaflık kültürü veremedikleri için hamama gelen insanlara davranış biçimleri fevkalade kaba olduğunu gördüm. Örneğin; sürekli müşterisi iseniz ve kese yaptıracağınızı biliyorlarsa, sizin ne zaman kese olacağınızı kendiniz değil, onlar tayin etmeye kalkıp, sizi kese olmaya zorluyorlar. Hamamı akşam saat 23.00"da kapattıklarından, saat 20.00 den itibaren hamamın içerisinde bağırmaya başlayıp, “haydin beyler kapatma vakti geldi” deyip, sizi rahatsız etmeyi görev addediyorlar. Hamama gelen her müşteriyi kültürsüz, okur, yazarlığı olmayan, adab, erkan, usul bilmeyen kişiler sanıp, her türlü kaba davranışa layık görüyorlar.
Benzer bir olayı da dün gece yaşadık. Esnaf dostumla, spora gittikten sonra, saat 21.00" de hamama gittik. Sauna, kese muhabbetinden sonra odamıza geldiğimizde saatler 22.30"u gösteriyordu. Aradan on dakika geçip hamamın kapanmasına yirmi dakika kalınca hamam sahibinin oğlu, gelip “Beyler kapatıyoruz, giyinin” deyince dedim ki “Arkadaş kapanma saati 23.00 bizde çocuk değiliz hazırlanıp, çıkacağız ikide bir bunu hatırlatmana gerek yok, hem esnaflık bu mu, biz haftanın bir günü abone gibi gelip ücretimizi ödeyip, işimiz bitince gidiyoruz, şu ana kadar çıkış saatini aksatıp, sizlerin kapatmasına engel olmuş değiliz, kaldı ki 5 dakika geç kalsanız bile bunun lafı olmaz, bunun esnaflık ahlakına uyan tarafı olmaz, bir daha bu tür ikazı duymayacağım” deyince, “Benim görevim ikaz etmektir, buranın usulü de bu, işinize gelirse” deyince, "tamam" dedim hesabı ödeyip, ayrıldık.
Şimdi, memlekette kriz ve parasızlık var diyenlere soruyorum, bu tür adamlar bu ülkede bir sürü varsa, küresel kriz olmasa bile, kriz her zaman olacaktır, bu tarz esnaflar, er, ya da geç aradan çıkacaktır. Eskiden ahilik teşkilatı ne iş yapardı; Bu tür cahil insanları eğitir, onlara hem esnaflığın hem de insanlığın gerektirdiği adab, usul, erkânı öğretmenin yanında yaptıkları işin ince ve hassas noktalarını ve yanında kültürünü  öğretirdi. Şimdiki meslek kuruluşlarının da aynı işi yapması gerekirken, kimisi oda üzerinden siyaset, kimisi ticaret, kimisi zamparalık, kimisi de garsonluk yapmakla meşgul olduğundan bu tür aktivitelere zaman ayıramıyorlar.
 Ecdadımız 600 yıl dünyaya hükmetmişse kültürü ile, imanı ile, inancı ile, azmi ve çalışkanlığı ile hükmetmiştir, soysuzluk, şımarıklık, kibirli ve minnetsiz davranan tüccar da, esnaf da, siyasetçi de, ilim adamı da; bitmeye, batmaya, yok olmaya mahkumdur. Bunun en güzel örneğini son yaşadığımız seçimlerde görmedik mi?  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR