Sayın Vali'nin eğitimle ilgili...

Sayın Vali'nin eğitimle ilgili yorumlarına farklı bakış

Sayın Vali'nin açıkladığı eğitim politikalarını, bir de benden dinlemeye ne dersiniz!

Yüce Kitabımız'da, "Sizden iyiliği emreden, kötülükten nehyeden bir topluluk olsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendisidir." buyrulmaktadır.

Bugüne dek okuduğum tefsir kitaplarında, bu ayet-i celileyi tefsir eden müfessirler, emr-i bil'maruf olarak adlandırılan, iyilikleri anlatıp kötülüklerden kaçınmayı telkin etmenin farz-ıkifaye, yani toplumdan birilerinin yapması ile diğerlerinin üzerinden sorumluluğun düşeceği, anlamına geldiğini yazmakta.

Ancak dün görüştüğüm Prof. Dr. Mehmet Okuyan hoca, konuyla ilgili farklı bir yorum getirdi. Olayın teknik boyutunu anlattıktan sonra, konunun bilindiği gibi olmadığını ayet-i kerimenin bütün müminleri kapsadığını ve farz-ı ayn, yani tüm Müslümanların yapmakla mükellef olduğunu söyledi.

Bu konuda yorum yapmak benim işim değil, ancak anlatmak istediklerimdeki amacım, toplumun doğru şekilde aydınlatılması için üzerime düşeni yapmaya çalıştığımın bilinmesidir.

Şimsi gelelim eğitim konusuna...

Sayın Vali"nin genel yayın yönetmenleriyle önceki gün yaptığı toplantıya biz de çağrıldık, ancak katılmadık. Çünkü, gazetemiz kurulalı 8 ay olmasına rağmen Sayın Vali, sanırım genç ve yakışıklı vekilden çekindiği için ne açılışımıza gelebildi ne de 'hayırlı olsun'a.

Hiç unutmuyorum; 80 İhtilali'nde Trabzon Valisi, İshak Akyazıcı Hocaefendi'yi birkaç kez yanına çağırmış. Fakat hocaefendi onun yanına gitmeyince vali, polis marifetiyle hocaefendiyi yanına aldırıp; "Hocaefendi, 3 kez çağırmama rağmen neden gelmedin?" diye sorduğunda hocaefendi; "Sayın Valim, camimizle valilik arası 200 metre. Biz, sizi her gün 5 defa çağırdığımız halde gelmediniz de, siz bizi 3 kez çağırdığınzda gelmememizden neden rahatsız oldunuz!" deyince Vali bey, sessiz kalma durumunda kalmış.

Bundan 3 yıl önce başımdan geçen bir olayı naklederek eğitimdeki durumumuzu ortaya koymak istiyorum.

Adını vermek istemediğim, ilimizin en gözde ilköğretim okullarından birinde okuyan en küçük oğlumun okula karşı ilgisizliğini gören eşim, ona bu durumun nedenini sorduğunda; oğlum, bunu anlatmaya yanaşmamıştı.

Fakat ısrar edilince; okulda bir çete olduğunu, o çete üyelerinin sürekli ahlaksız işler yaptığını: bira, porno film, sustalı çakı ve uyuşturucu madde türü şeyleri sınıfa getirdiklerini söyledi.

Şikayet etmeye niyeti olanları da tehdit ettiklerini söyleyince ben de durumu okul müdürüne ve müdür yardımcısına anlattım. Bir arama yapıp duruma el koymalarını söyledim. Sağ olsunlar, gereğini de yaptılar, ancak arama yapılacağını birileri haber verdiğinden bulunması gerekenler bulunamadı.

Aradan birkaç hafta geçtikten sonra bir gün, öğrenciler Beden Eğitimi dersinde dışarıya çıkınca; çete üyeleri, küçük bir çocuğu yakalayıp tecavüze yeltendiğinde olaya benim çocuk müdahale edince çete onu tehdit edip kaçıyor.

Durumu dönemin Milli Eğitim Müdürü Cevdet Aydın'a anlatıp, "Hocam, duruma derhal müdahale ediniz. Valilikten olur beklemeden, olaya müdahale ediniz. Aksi halde 15-20 gün beklemek zorunda kalırsınız. O arada da  birileri işi  ört-bas eder." dememe rağmen valilik olurundan sonra olaya müdahale edilip sadece çete üyelerinin sınıfı değiştirildi.

Olan benim çocuğuma oldu. "Bir daha o okula gitmem" dedi ve kaydını başka bir okula nakletmek zorunda kaldım. Bu durum benim yaşadığım bir olay.

Şimdi gelelim Sayın Vali"nin açıklamalarına...

Önceki yıllara göre Milli Eğitim bağışlarında yüzde 137 artış varmış. İyi güzel de bunu Vali Bey mi temin etti? Elbetteki hayır.

Severiz kızarız, ama Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek gerekirse; bu bağışlardaki en büyük pay Büyükşehir Belediye Başkanı'nındır.

Özel İdare katkısı yüzde 7 artmış. Kimin sayesinde? İl Genel Meclisi ve Merkezi Hükümet sayesinde.

Bakanlığın yatırımları yüzde 112 artmış. Kim bunun mimarı? Merkezi Hükümet ve onun politikaları: Bedava kitap, eğitime yüzde yüz katkı kampanyası, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesini diğer bakanlıklardan fazlaya çıkarmak gibi bu uygulamaların tamamı Merkezi Hükümetin işi.

Peki bu açıklamaları Sayın Vali mi yapmalı idi, yoksa parlamenterler veya teşkilat mı? Performansı en yüksek müdürlerimizden birinin, İl Milli Eğitim Müdürü olduğu hepimizin ortak kanaatidir. Bunu biliyoruz.

Keşke Sayın Vali, toplantıyı yapar iken Emniyet Müdürü'nü de yanına alsaydı da şehrimizdeki uyuşturucu bağımlılığı ile ilgili yapılan mücadeleden, çetelerle ilgili mücadeleye; bu şehirde, okul çağındaki çocuklarımızın en büyük sorunu güvenlik ve uyuşturucu olduğuna dikkat  çekseydi.

Sayın Valimizin yapması gereken de, devletin bu alandaki gücünü göstermektir. Yoksa siyasetçilerin yapması gereken açıklamaları yapmak değildir. Sorunlara, elimizi taşın altına koyarak çözüm üretilir. Öyle basın toplantıları ile çikolata ve oyuncak dağıtmakla çözüm üretilmez.

Hoşça kalın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR