SAYIN BAKAN HANİ...

SAYIN BAKAN HANİ YARIM SAATTE TAPU VERİLİYORDU?

 

            1984 yılından bu güne dek, yaklaşık yirmi altı yıllık süre içerisinde yaptığım işlerden birisi de İnşaat Müteahhitliği olduğundan, hayatımın büyük bir bölümü Tapu Sicil Müdürlükleri"nde geçmiştir. Merhum Özal bu konuda en büyük reformu gerçekleştirmiş, nerede ise haftalarca süren tapu işlemlerini bir güne indirmeyi o başarmıştır. Zira ondan önceki dönemlerde bir tapu alabilmek, veya satış yapabilmek için nerede ise ilişik kesilmeyen daire yoktu. Merhum Özal"ın en büyük bürokratik reformlarından birisi de, Tapu Reformu"dur. Daha sonraki dönemlerde tapu dairelerinde oluşan yoğunluğun iki önemli nedeni vardı. Birincisi artan tapu tescil işlemleri oranında, memur artışı yapılmamış olması, ikincisi ise, yatmaya alışmış olan memurları çalıştırmanın adeta imkansız olmasıdır.

Merhum Özal"ın “Benim memurum işini bilir” ifadesi gerçekten çok doğru bir ifade olmasına rağmen, bazı kesimler tarafından hayli eleştirilmişti. Biz eskiden daire sattığımız zaman giderdik tapu dairesine, orada memur arkadaşa evrakları teslim ederken, üç beş kuruş da zarfın içerisine koyup, ertesi gün gider işlemimizi bitirirdik. Şimdi bunu okurken diyeceksiniz ki siz çok yanlış yaptınız, Allah bunun hesabını sormaz mı? Elbette sorar, ancak bu gün yaşadığım olaydan sonra keşke eskisi gibi olsaydı da, bu sıkıntıları yaşamasaydık dedim. Şimdi sizlere yaşadıklarımı anlatayım da, haklı mı, haksız mı olduğuma siz karar verin. Atakum"da satmak üzere yaptırdığım binadan, uzun zamandır daire satmamıştım. Biraz da satmak istememiştim, çünkü satmış olsaydım, parayı çoktan yemiş olacaktım. Nihayet uzun zamandır tanıdığım bir arkadaşın oğluna daire sattım. Satın alan arkadaş banka kredisi kullanacağından, bazı işlemleri yaptıktan sonra sıra tapuya geldi, dairenin tapusu eşimin adına kayıtlı olduğundan, eşimi alıp tapu dairesine gittim. Saat 13.30 olduğundan dediler ki biz talepnameleri öğleden sonra veriyoruz yarın gelin. Peki dedik, döndük geriye, ertesi sabah yeniden gidip, talepname aldık. Belediyeden ilişik kesme, harç yatırma v.s. işlemleri bitince muameleci arkadaş arayıp, öğleden sonra saat 15.00 de gelin dedi. Eşimle birlikte saat 15.00 de gidince daireyi satın alan arkadaş gelmiş, ancak ipotek alacak olan banka görevlisinin gelmediğini söylediler. Bunun üzerine müdür beye dedim ki müdür bey alıcı ve satıcı burada biz tapu işlemini yapalım. Şayet banka görevlisi de gelirse ipotek işlemini de yaparsınız. Yok banka memuru gelmezse, o zaman da ipotek işlemini iptal edersiniz. Müdür gerçekten kaliteli bir insan, daha önce hiç görüşmemiştik, özellikle de işimi bir vatandaş gibi yapmak istiyordum ki bakalım Sayın Bakan"ın dediği gibi tapu dairelerinde devrim olmuş mu? Nihayet müdür bey dediklerimin doğru olduğuna kanaat getirince, işlemi yapan memuru çağırıp, alıcının ve satıcının imzalarını alması, daha sonra da banka memuru geldiğinde onun imzasını almasını söyleyince memur ne dese iyi, hayır efendim bu dediğinizi yapmam, arkadaşlar beklesin. Benim kafamın tası attı, ancak yanımda eşim olduğundan hiç sesimi çıkarmadan bir saate yakın bekledik. Nihayet banka memuresi gelip evrakları imzalayınca, biz de imzaladık. İşlem bittikten sonra, müdürüne restini çekecek kadar cesaretli olan memura adını sorunca, “Adım Özhan Zafer Yılmaz istersen sicil numaramı da vereyim” demesin mi, ona gerek yok deyip, tapudan ayrıldım. Hemen bakan danışmanı olan Fahrettin"i aradım ve olayı anlattım, Fahrettin Ağabey bana “beş dakika izin ver sana döneyim” deyince olur dedim. Gerçekten aradan beş dakika geçince, Fahrettin aradı ve başladı eveleyip, gevelemeye, yok efendim olay o memurun sorumluluğundaymış da, yok efendim müdürün memurlara sözü geçmezmiş de, yok efendim daha önceki bölge müdürü ile bu konuyu konuşacakmış da baktım bizim Fahrettin cak, cuk gidiyor. Dedim ki Fahrettin sana teşekkür ederim, ben seni aramadım, sen de benimle bir şey konuşmadın tamam mı deyip cevabını dahi beklemeden telefonu kapattım. Fahrettin"in yaptığı görevi biz yaptığımız zaman bize böyle bir olay geldiğinde, olayı anında bitirdiğimizi bizi tanıyan herkes bilir. Bir insan bir makamda oturuyor ise, ya o makamın hakkını verecek veya oturduğu koltuğu terk edecek, cak, cuk larla iş yürümez. Hayatımda en çok kızdığım adam tipi icraat yapamayıp, koltuğu işgal eden adam tipidir. Ak Parti iktidarında bu şehirde bir sürücü kursunda mescit olduğundan, on beş gün süre ile kapatılıyorsa, tapu dairesindeki bir müdür memuruna emir veremiyorsa, bir tapu değil yarım saatte, tamı tamına iki günde alınıyorsa kimse kalkıp Ak Parti döneminde devrim niteliğinde icraatlar yapıldı deyip de, hem kendisini, hem de milleti kandırmasın. Bu ülkede 28 Şubat süreci halen devam ediyor, bu ülkede bürokratik komünizim halen devam ediyor ve bu ülkede halen muhafazakar insanlar üçüncü sınıf insan muamelesi görüyor, varsa aksini iddia eden beri gelsin. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR