OMÜ’NÜN KAYIP YILLARI

     Hayatımın hiç bir döneminde düşenin arkasından alkış tutmadım, tutmam da söz konusu değil. Ancak hiç haketmediğim halde bana sıkıntı yaşatan insanlar aynı sıkıntıları yaşadıklarında hiç üzülmüyorum. Zira beni takip edenler zulüm ile abad olunmayacağını bu satırlarda defalarca yazdığımı bilirler. Sırf işimizi adam gibi yapıyoruz diye bize operasyon yaptıran bazı şerefsiz siyasetçilerin şimdi ne hallere düştüklerini görünce hiç üzülmüyorum. Ama düşmanım dahi haketmediği bir zulümle karşı karşıya kalırsa ona elimden gelen her türlü yardımı yaptığımı da beni tanıyanlar bilir. Yaklaşık on yıldır görüşmediğim kayınçomu darbe akşamı arayıp bana düşen bir görev var mı diye sordum. İnsanların zor gününde onların yanında olmak bizim karakterimizin gereğidir. Muhataplarımız bizim zor günlerimizde bırakın yanımızda olmayı kendi kanlarını taşıyan aile bireylerimi dahi arama gereği duymasalar da biz bize yakışan ne ise  her zaman yapacağımızdan kimsenin  en ufak bir şüphesi olmasın.

      Bu detayı verme nedenim bazıları gibi insanlar iktidarda olduklarında onların her dediğini yapıp iktidardan düştükleri zaman aleyhlerinde verip veriştirmelerini eleştirdiğimden, Hüseyin Akan’la ilgili eleştirilerim devam edeceğinden kimse olayı yanlış anlamasın diye bu detayı verdim. Zira biz insanların en güçlü dönemlerinde karşısında olmayı ilke haline getirdiğimizden eleştirilerimize kaldığımız yerden devam etmemiz gerektiğinden böyle bir izaha gerek duyduk. Sekiz yıl önce Rektörlük koltuğuna oturup geçtiğimiz pazartesi günü koltuğu devreden Hüseyin Akan’ın en güçlü döneminde karşısında olduğumuzdan eleştirilerimize kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bunu yapma nedenimiz de bu eksikliklerin giderilmesine yardımcı olmak ve yanlışı yapanların bedelini de ödemeleridir. Şayet onlar bedel ödemez iseler herkes yaptığının yanında kâr kalacağını zanneder.

     Sekiz yıl önce Rektörlük koltuğuna oturan Akan geçtiğimiz Pazartesi koltuğunu Sait Bilgiç Hoca’ya devretti ama OMÜ’yü aldığı noktanın çok gerisinde bırakarak devretti. Eski Rektör Ferit Bernay da bu minvalde bir beyanat verdi ki bana göre çok haklı. OMÜ’de nereye el atsanız sıkıntı. Akademik Personelin alımındaki FETÖ yapılanmasından tutun idari birimlerdeki FETÖ yapılanmasına, OMÜ Vakfındaki FETÖ’ce yapılanmadan tutun Teknopark’taki FETÖ’cü yapılanmaya varıncaya dek herşey açık ve net ortada. Olay sadece bununla da bitmiyor. Vakıf üyelerinin zarar eden vakfa sattıkları malzemeler ve vakıf bünyesinden atılan ve yerine alınan personele varıncaya dek her şey felaket denecek noktada perişan bir halde.

    Yeni Rektörün yaptığı ilk icraatlara bakınca gayet yerinde atamalar yaptı diyebilirim. Neden bunu diyorsun derseniz, ta doksanlı yılların başından itibaren tanıdığım, Refah Partisi’nde birlikte çalıştığımız ve sırf inancı uğruna evinin karşısındaki büfede uyuşturucu satan kişiyle verdiği mücadele sonucu öldürülen rahmetli Mustafa Kabadayı’nın oğlu olan Menderes Kabadayı’yı Genel Sekreterlik makamına ataması beni ziyadesiyle mutlu etti. Menderes Kabadayı’yı hiç tanımam; atanmasıyla ilgili haber sitelere düşünce adeta telefonum kilitlendi. Kimisi övüyor, kimisi yeriyor… Herkes bir şeyler söyleyince bende araştırıp kim olduğunu öğrenme gereği duydum. Zira tanıdığım başka Kabadayı soyadları da var, şayet onlardan ise yandık dedim ve numarasını bulup şöyle bir mesaj attım ” Menderes Bey, sen bizim merhum Kabadayı’nın akrabası mısın, yoksa, ...... falanca Kabadayı ile bir ilgin var mı?” diye sordum. Aradan beş dakika geçmedi ki anında telefondan aradı meğer bizim rahmetli Mustafa’nın oğluymuş.  Rahmetliyle Refah Partisi’nde çalışmıştık. Araştırmayı çok seven, elinden her iş gelen bir arkadaştı. Henüz kaloriferin yaygın olmadığı dönemde yanık yağ ile çalışan kalorifer yapıp evinde yakmaya başlamıştı. 123 kasa bir Mercedes’i vardı. Bir oğlu da eskiden Ankaralılar olarak bilinen Mercedes servisinde çalışırdı. Sonra oradan ayrılıp kendi dükkânını açmıştı ama diğer kardeşini hiç tanımıyordum; meğer Sait Hoca’nın atadığı Menderes Kabadayı imiş. Sait Hoca’yı bu atamasından ötürü tebrik ediyorum, zira o aileden yanlış adam çıkmayacağına ben kefilim. Birileri şimdiden karalama kampanyasına başlamasın, azıcık insaflı olalım, icraatları görelim; yapıcı olalım, yıkıcı olmayalım.

     OMÜ Rektörlüğü’ne atanan Sait Hoca şundan emin olsun ki yapacağı her olumlu işinde yanında oluruz; yeterki şehirle bütünleşsin. OMÜ’nün kayıp sekiz yılını telafi etmesi noktasında sonuna dek yanında oluruz. Nasıl ki Akan ilk seçildiğinde yanında durduk, yanlış yapmaya başladığında karşısında durduk ise aynı şekilde Sait Hoca’nın da yanında durur bize düşen bir şey varsa elimizden geleni yaparız. Şehrimizin iki eğitim kurumu var.  Birisi OMÜ bir diğeri Milli Eğitim Müdürlüğü.  Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanan arkadaşı tanımasam da yakından takip ediyorum. Geldiği günden itibaren çok güzel şeyler yapıyor. Eğitim camiasını da kucaklamış, şehrin dengelerini de kucaklamış olduğunu gözlemledim. Sait Hoca da aynı şekilde davranırsa şehri çok güzel günlerin beklediğini söylememek için hiç bir neden yok. Umarım OMÜ’nün kayıp olan sekiz yılını telafi eder. Rabbim güzel işler yapanların yardımcısı olsun. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR