NE YAZSAM DİYORUM


İnsanın çeşitli halleri var;

İnsanın aklına çok şeyler gelirse;

Eski insanlar;

İnbısat halim ağır geldi derlerdi.

Dünyaya dört elle sarıldıklarında;

Ölüm… ahiret…

Hepsini unuttuğunda;

Yani insan çok neşeli bir hal aldığında;

Hep dünyaya sarılır;

Gülesi gelir;

İnsanlarla çok şakalaşır.

Hz Peygamberimiz sav;

Böyle bir hal aldığında;

“Erihni ya Bilal” buyururdu.

Yani Ey Bilal bana üfle!

Ey Bilal bana ezan oku.

Ey Bilal bana yanık sesinle;

Bir şeyler oku;

Fısılda derdi.

Demek ki Hz Bilal'in sesi;

Veya o gibi büyük zatların sesi;

İnsanı fazla hayalperestlikten;

Ölüm nedir!

Hesap verme…

Terazi… mizan…

Sordu sual nedir!

Hepsini unutmuşluktan;

İnsanı geri alır.

Bazan da insan durgunlaşır;

Bedbinleşir.

Kendisini;

Tunceli Milletvekili;

Hüseyin Aygün'ün;

Polisi “eşya” gibi görmesi gibi;

Bir hale bürünür.

Yani belki “Eşek” demek istememiş;

Cansız eşya gibi algılamış ya;

İşte insan bazen de öyle robotlaşır;

Bir bakıma kendisini;

Ölüme ayırmış gibi olur.

O zaman da;

Yani ölmüşlük hali Hz Peygamberimizde;

Üstün geldiğinde;

“Kellimini ya Aişe! KELLİMİNİ!”

Buyururdu.

Yani ya Aişe benimle konuş;

Benimle ilgilen buyururlardı.

Yani kadınla sohbet;

İnsanı dünyaya çeker.

“Eşya” gibi donuk…

Cansız…

Herkese siyah gözlükle bakma

Hali üstün geldiğinde;

Kadınla sohbet;

İnsanı dünyaya bağlar;

Dünyalık olma hali;

Geri dönermiş,

Belki biraz karıştırdım;

Benzetmeler biraz karışık…

Seviyesiz gibi oldu;

Ama beni bağışlayın.

Biraz da belki;

Recep Akdağ gibi;

İyi insanın ;

Sağlık bakanlığını…

Türkiye'nin gecelerden kuyruk beklemelerini

Bir anda kaldırıp;

Bir anda Türkiye'nin sağlık çehresini;

Avrupa ülkeleri gibi;

Hatta daha da ileri yapması;

Doktor muayenehanelerine çok ağırbaşlı;

Anlamlı bir çekidüzen getirmesi;

Aklımda çok güzel yer etmişken;

Aniden makamından alaşağı edilmesini de

İçime sindirmiş değilim.

Hele makamından ayrılırken;

Başbakan'a… Cumhurbaşkanı'na

Hıtaben iyi sözler söylemesi gerekirken;

“Anneme… Eşime… Çocuklarıma”…

Biçiminde hıtap edişi de

Kırgınlığını dillendirmekteydi.

Gerçi İdris Naim Şahin'e belki de iyi oldu.

Neden diyeceksiniz;

Ordulu yakın dostlarımız bile:

“önceleri her zaman görüştüğümüz;

İdris Naim kardeşimiz;

Bakan olduktan sonra;

Bizden uzaklaştı.

Artık dostlarını tamamen terketti;

Bir “Eşya” haline geldi diyorlardı.

Zaten Bakanlık koltuğunu bir türlü teslim edemedi.

Dokunmadığı kimse kalmadı.

18 ay bakanlık;

kendisine çok ama çok dar bir zaman geldiğini

anlatmaktan da kaçınmadı.

Milli Eğitim Bakanı da öyle;

O da laf dinlemez… umursamazlık içinde olduğu;

Davranışlarından anlaşılmaktaydı.

Ben sadece Sağlık Bakanın ayrılmasına üzülürken;

Hemşehrim Cevdet Erdöl'ün de

hakkının yendiğine inanıyorum.

Başbakan'ın özel doktoru olmak;

Çok mu büyük makam ki

O makama getirilmesiyle

Haksızlığın giderildiğini söylüyorlar.

Aslında çok anlamsız kişiye makam devredildi.

Her halde Edirne'nin de;

Ak Parti'den Bakanlık kazanması;

Bir denge sağlanması mı düşünüldü;

Ama hiç yakışmadığı kanaatindeyim.

Elbette biz olayları dıştan seyrediyoruz;

Horon dıştan çok kolay gelir

Ama içine girdin mi zorlanırsın;

Atasözünü de her zaman anımsarım.

İlk kez bu tarz bir yazı yazmanın da

Heyecanını yaşadığımı söylemeliyim.

İnşallah yeni anayasamız da

Ak Parti'nin elinden gerçekleşir.

Öyle olacağına inanıyorum.

Zaten başından da öyle olacağını herkes biliyordu.

Ama zahiri kurtarmak hesabına;

Bu kadar zaman boşa gitmiş oldu.

Türkiye çok iyi günlerin yolcusudur;

Bu gerçeği Başbakanımızın

Fatih Altaylı ile çok uzun… seviyeli…

Gülüşlü… birbirlerine karşı sevecenli;

Sohbetlerinden de anlamış bulunuyoruz.

Rabbim medya…

TÜSİAD gibi kuruluşlarla;

Başbakanımızın sevecenli sohbetlerini arttırsın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR