Mücadelenin Şuurunda Olmak

 İki yıldız arasına yapılmış Samanyolu gibi

 Hangi bilim adamı araştıracak mücadelemi

 


     Arzu ve isteklerin ardında saklanan sır nedir? Adımlarımızı sıklaştıran, kalp atışlarımızı hızlandıran, heyecan duymamızı sağlayan şey nedir? Hayatımız boyunca mücadele edip duruyoruz. Öyle ki yerimizde oturup dururken bile zihinsel olarak mücadelemizi hep sürdürüyoruz. Hatta mücadele için duyulan heyecan çoğu kez uyurken bile bizi rahat bırakmayıp rüyalarımızı süsler. Aslında hayatı anlamlı kılan şey mücadeledir. Heyecan duymamızı sağlayan şey mücadelenin kutsallığıdır. Mücadele ile zafer birbirinin kardeşidir. Her mücadelenin karşılığı mutlaka verilir ancak mücadelenin karşılığı her zaman peşin olarak verilmez. Mücadeleyle birlikte istenen zaferi tayin edecek olan rabbimizdir. Mücadele; bir toprak parçası için çalışmak değil, üzerinde yaşadığı toprakları kanını akıtma pahasına olsa da yeşertmek, adaleti sağlamak ve ölü ruhları diriltmektir. Mücadele; her şeyden önce inanmak ve teslim olmaktır. Hz İbrahim gibi inanan ve teslim olanlara Nemrut zarar veremez, ateş bile yakamaz. Hz Yusuf gibi inanan ve teslim olanlara içine atıldığı kuyular öldüremez, zindanlar özgürlüğünü elinden alamaz, ay parçası güzel olan Züleyhalar bile ahlakına zarar veremez. En kudretli krallar bile onun kılına dokunamaz. Yunus gibi çektiği acılar ona mutluluk verir. İnanan ve teslim olan; Veysel Karani gibi aşkını yudumlayıp kendini yok sayar ancak ümmet için dua eder. Kimse ona değer vermese de Allahın yanında değerli bir kimse olur.

 

     Bizi bu mücadeleden sorumlu tutan, mücadelenin esaslarını, metodunu bize bildiren Rabbimiz bizi imtihan etmektedir. Allah'ın yolunda mücadele eden Müslümanların kimlerin peşinden gidecekleri de bize bildirilmiştir. Bizi doğru yola ilet, gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil, nebilerin, sıddıkların, şehitlerin ve Salihlerin yoluna ilet, diye dua ederken her gün bunu teyit ediyoruz. Bu kutsal davada yürüyenlerin kimler olduğu bize bildirildiğine göre makam- mevki, servet-şöhret umduğumuz liderlerin, kimselerin peşinden değil ancak Rabbimizin bildirdiği kimselerin peşinden yürümek zorundayız.“Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği nebiler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar.” (Nisa-69) İşte Müslümanlar Kuran'da bildirilen bu önderlerin davasını takip ederek, onların peşinden giderek, onların verdiği mücadeleyi vermek zorundadırlar.

 

      Mücadele; İslam'ın izzetine sahip çıkmak onu çiğnetmemek için her şeyini ortaya koymaktır. Mücadele; ufak menfaatler için tağuta boyun eğmemek ve tabuta elbiseleriyle birlikte girmek için şehitliği istemektir. Müslüman'ın şahsiyetini, onurunu ve izzetini kirli emellere alet etmemektir. Allahın nizamıyla yeryüzünde hak ve adaleti sağlayarak zulüm ve haksızlığı ortadan kaldırmak, akan kan ve gözyaşını durdurmaktır. Arkadan gelen nesillere Allahın yolunu göstermektir. Allah yolunda Mücadele eden kimse hiçbir şeyden, hiçbir güçten korkmaz. Allah onlara kendi yanından rızk olarak, güç olarak, moral olarak sevinç vermiştir. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar'(Ali İmran-170) Müslümanlar mücadelede kendilerine lazım olan enerjiyi Kur'an'dan alırlar. Şüphesiz ki Allah hiçbir kazanımı zayi etmez. Yenilgiye uğrasa bile, dünya gözüyle kaybetmiş gibi gözükse bile, Allah ve Resulünün yolundan gidip mücadeleye devam edenlere büyük mükâfatlar vardır. (Ali İmran-172)  Dava sahibi olanlar seçimler dâhil olmak üzere hiçbir mücadeleye, hiçbir duruma rakamlarla, yüzdelerle kıymet biçmezler. Bundan dolayı hak davayı savunan Milli Görüşçüler olarak bizler her zaman kazançlı çıkan, her seçimi kazanan bir camiayız. Kaybettiğimiz hiçbir seçim olmamıştır. Savunduğumuz hak dava makam mevki sahibi olmaktan öte daha büyük değerlere haizdir. Bu anlamda kaybetmek demek bu hak davadan uzaklaşmak demektir. Gidilen yolun doğruluğu,  yoldakilerin sayıca çokluğuna göre değil o yolda yürüyenlerle, o yolu gösterene göre tespit edilir. O yolu gösteren Rabbimiz, O yolda yürüyenler ise nebiler, sıddıklar, şehitler, salihler, âlimler ve tevhit önderleridir.

 

      Mücadele İslâm'ı hayata hâkim kılma mücadelesidir ama bu nasıl olacak? İslam'ı olaylara ve eşyaya hâkim kılmada bakış açısı nasıl olmalıdır. Sistemli bir mücadeleden ziyade kişisel çabalara ya da sadece liderin karizmasına endeksli mücadele sonuç vermeyecek olan bir mücadeledir. Umutsuzluğa kapılmadan yeniden aynı heyecanla, aynı inançla kaldığı yerden mücadeleyi sürdürenler önlerine çıkan hiçbir engele takılmadan, hiçbir şeyden korkmadan hak yol üzere yolculuklarına devam ederler. Bunun için sistemli bir mücadele gerekir. Sistemli bir şekilde Allah için mücadele edenlere hiç kimse zarar veremez, onlara hiç bir kötülük dokunmaz. Allah kendisine inanan ve teslim olanların imanını boşa çıkarmadığı gibi(Bakara 143) hiçbir çalışmasını da boşa çıkarmaz. Tüm işlerde olduğu gibi seçimleri de bu anlamda değerlendirmek gerekir. Seçimlerde sadece bir kimseyi makam- mevki sahibi yapmak, servet-şöhret sahibi yapmak, belediye başkanı yapmak için değil davası için, Allah rızası için çalışan herkes karşılığını Allahtan alacaktır. Yüzde bir oy almış olsa bile hiçbir çalışması boşa gitmez. Ancak makam-mevki sahibi olmak, servet-şöhret sahibi olmak için çalışanlar yüzde 60, 70 oy alsalar bile çalışmaları boşa çıkacaktır. Çünkü dava için, Allah rızası için çalışmayanların elde ettikleri makamlar ve servetler kendilerini bitirecektir. Dünyanın bütün servetini, şöhretini kazanmış olsalar da bu böyledir.

 

      Mücadele şuuru cihat niyetiyle çalışmaktır. Davası için mücadele edenlere korku ve elem yoktur. (Ali İmran-170) onların hiçbir çalışması boşa giden çalışma değildir. (Bakara 143) Yapılan her çalışmanın Allah'ın yanında mutlaka bir değeri vardır. Tıpkı sahabe-i Kiram gibi mücadeleyi Allahın bir emri olarak kabul edip bu uğurda hiçbir zaman korku duymamak ve umutsuzluğa kapılamamaktır. Mücadele yeni bir diriliş iksiridir. Mücadele dava üzerinde derinlemesine çalışmaktır. Bu mücadeleyi diriltmek, yaşaması için ağaca her gün su vermektir. Susuz kalan, kökü kuruyan ağaç yaşayabilir mi? İşte davada zafere ulaşmak için mücadele etmek zorundayız. Şüphesiz ki dava eksenli mücadele yeryüzünün en soylu eylemidir.


 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR