Milli Şuur ya da Hayatı Yeniden İnşa Etmek

    Sınırlı ve sorumlu olduğumuz bu hayatta Rabbimize karşı olan görevlerimizi yapmak Müslümanların en temel görevleri arasında bulunmaktadır. Günümüzün baş döndürücü teknolojik gelişmeleriyle geçim derdi arasında sıkışıp kalan eğimciler ne kendilerine ayıracak vakti bulabiliyor ne de mesleklerini geliştirici faaliyetler için harcayacak para bulabiliyorlar. Düşünce ve ruh açısından iyice zayıflayan eğimcilere güç verecek olan şey kendi külleriyle yaşamlarını yeniden inşa etmeleridir. Hayatı yeniden inşa etmek ancak insanın kendi özüne dönmesiyle mümkündür. Kendi mayasına dönmesiyle mümkündür. Bin bir türlü zorluklarla karşı karşıya kalan Türkiye için kurtuluş milli şuur sahibi öğrenciler yetiştirmektir. Milli şuur sahibi öğrencilerin yetiştirilmesi Türkiye için en önemli görevdir. Dava şuurunu kaybetmiş, neye niçin hizmet ettiğini unutmuş amaçsız ve fikirsiz bireylerden oluşan eğitimcilerin yerine çelik gibi, ateş gibi bir inanca sahip şuurlu, birikimli, kararlı, hedefi belli eğitimciler ülkemizin eğitiminde söz sahibi olmadıkça ülkemizde hiçbir şey düzelmez. Milli şuur sahibi eğitimciler aynı zamanda toplumun hayatını da yeniden inşa etmekle görevlidirler. İnsanların çoğunun telaffuz etmekte sakınca bulduğu İslami kelime ve kavramaları kalbine yazıp duvarlara, her tarafa asmak eğitimcilerin görevleri arasında bulunmaktadır.  Bu tabii ki başlı başlına bir şuur melesidir.

 

    Acaba okullarda öğrenciler öğretmenlere en çok hangi soruları sormaktadır. Eğitimciler öğrencilerin ne tür sorular sormaya yöneltiyorlar acaba? Öğrenciler hangi Saiklerle, hangi meraklarla hangi soruları sormaktadırlar acaba? Bilindiği gibi her madalyonun iki tarafı vardır. Bir tarafı o madalyonun kimliğini yani aidiyetini ifade eder. Diğer tarafı da onun gerçek değerini yani ederini ifade eder. Bu açıdan baktığımızda; oklularda öğrencilerin tamamen maddi kaygılarla günübirlik meraklarla, derinliği olmayan, düşünce mahsulü olmayan sorularla, konularla meşgul oldukları görülmektedir.  Ufuksuz, amaçsız bir gelecek kaygısı olmadan hayatlarını yaşadıkları görülmektedir. Aslında bir okulda öncelikli olan Milli Şuurdur, öncelikli olan kimliktir, kişiliktir. Milli Şuur aslında bizim kimliğimizi ifade eder. Milli Şuur aslında hayatı kendi mayasıyla yeniden mayalamaktır.

    Tarihi sürecine baktığımızda, milli şuur milletimizin kendi müktesebatına uygun olan görüştür. Aslında Sultan Alparslan, Selahattin Eyyubi, Sultan Fatih milli şuurla yetiştikleri için tarih yazdılar ya da tarihin akışını değiştirdiler.  Çanakkale destanını milletimiz milli şuurla yazmıştır aslında. İstiklal Harbini yapan Kuvayı Milliye"nin şuur seviyesi en yükseklerde seyretmekteydi. İstiklal harbimizi biz tankla, topla, tüfekle, uçakla değil, milli şuurla yapmıştık. O halde şuur silahtan, daha etkilidir. Çünkü şuur olmadan silahı kullanmak mümkün değildir. İstiklal harbimiz iman gücüyle, inançla, milli şuurla yapılmıştı. Bu bakımdan düşünecek olursak, istiklal harbi yapılırken bu gün ülkemizin yönetimine talip olan ya da geçmişte ülkemizi yöneten görüşlerden hangisi vardı. İstiklal harbimizi yaparken liberalizm var mıydı? Hayır. İstiklal harbimizi yaparken sağcılık denen şey var mıydı? Hayır. İstiklal harbimizi yaparken, solculuk denen şey var mıydı? Hayır. Peki, istiklal harbimiz neyle yapılmıştı. Elbette ki; milli şuurla, iman gücüyle yapılmıştı. İşte şimdi de bundan başka bir çare bulunmamaktadır.

Milli Şuur sahibi eğitimcilerin eylemlerinde üç özellik açık bir şekilde gözlenir. Hidayet (doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, faydalıyı zararlıdan, adaleti zulümden ayırtedebilme kabiliyeti), biraz daha açık bir şekilde ifade edecek olursak şuurlu Müslüman ahmak değildir. Çünkü ahmak; bilindiği gibi faydalıyla zararlıyı birbirinden ayırt edemeyen kimse demektir. Feraset (hayır ile şerri ayırtedebilme kabiliyeti), bu da Müslüman"ın en büyük silahıdır. Feraset silahını elinde bulunduran bir kimse hangi güçten korkar ki. Dirayet. En geniş anlamda, doğru olduğunu bildiği ve hayırlı olduğuna inandığı şeyi sonuna kadar savunabilme kabiliyetidir.

Bütün bu tanım ve açıklamalardan sonra şunu anlamak gerekir ki Eğitim platformunda, Milli Şuur sahibi olan herkes öğrencileri de şuur sahibi olarak yetiştirmek zorundadır. Aksi takdirde eğitimcilerin şuur sahibi öğrenciler yetiştirdiklerini söylemek mümkün olmaz.

      Gerçekten milli olan bir eğitim sistemi ancak Yaşanabilir Bir Türkiye"de kurulabilir. Şu anda hiç kimse, herkesin hakkını aldığı ve memnun olduğu bir ülkede, bir eğitim sisteminde yaşadığımızı iddia edemez. Çünkü Yaşanabilir Bir Türkiye"den bahsedebilmemiz için, bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Soygun düzeninin kalkması ancak şuurlu bir neslin yetiştirilmesiyle mümkündür. Soygun düzeni, ancak İslam ahlakı ile yetiştirilmiş, milli, manevi, ahlaki değerlerine bağlı bir neslin yetişmesiyle, bu nesillerin işbaşına gelmesiyle mümkündür.

       Halkın refah düzeyinin artırılması ve adil bölüşüm olması gerekir.  Önemli olan gelişme ya da fiziki büyüme değil, ekonomik büyüme değil, gelir dağılımında adalettir. Adalet herkesin kendi çocuklarını kendi medeniyet değerlerine uygun bir şekilde eğitebilmesi ve gelirden eşit bir şekilde faydalanabilmesidir. Önemli olan halkın mutlu olabileceği bir ortamda eşit bir şekilde tüm haklardan faydalanabilmesidir. 

       Yatırımlarda devletin her şeyden önce insanı düşünmesi ve insana yatırım yapması yani eğitime her şeyden çok önem vermesi gerekir. Yaşanabilir mekânların, temiz ve güvenilir ortamların, güvenli kentlerin oluşturulması gerekir. Bütün bunlar; gerçekten düzgün bir eğitim almış ahlaklı ve terbiyeli nesillerin yetişmesiyle mümkündür.

     Biz bir zamanlar büyük bir devlettik. Yeniden o gücümüze bir an önce ulaşabilmemiz için eğitim alanında şuurlu bir hamle başlatılmalıdır. Bunun için gerekli potansiyel güç bu ülkede mevcuttur. Okullarda yetişmekte olan nesillerimizi her türlü sapıklıktan, bataklıktan, günahtan, şiddetten koruyabilmek ancak Yaşanabilir, Adil bir Türkiye" de mümkün olabilir. Böyle bir Türkiye ise, ancak Adil Bir Dünyada kurulabilir ve yaşayabilir. Etrafımıza şöyle bir baktığımızda; Bugünkü dünyanın adil temeller üzerine kurulu olmadığını görebiliriz. Global bir rantiye düzeni bütün dünyayı kendisine köle yapmak için var gücüyle çalışmaktadır Dünya adil temeller üzerine yeniden yapılandırmalıdır. Hayat yeniden inşa edilmelidir. Kendi mayamızla nesiller yeniden mayalanmalıdır.

       İşte Milli Şuur sahibi insanların ya da eğitimcilerin vizyonu budur.

      Sadece ülkemizde değil,  bütün İslam dünyası, bütün doğu ülkeleri en başta kendi milli değerlerini, milli kültürünü, medeniyetini, milli bir eğitim sistemiyle birlikte çocuklarına vermelidirler. Başta bölgemiz olmak üzere bütün dünyadaki en güçlü alternatif, ahlak ve maneviyatı önceleyen bir eğitimin önde yer aldığı bu projedir. Önce ahlak ve maneviyat bayrağı en önde yer almadıkça ülkemizin hiçbir sorunu çözülemez.

                                                                      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR