MERDİ KİPTİ’NİN...

MERDİ KİPTİ'NİN YALANLARI BİTMİYOR

Bugünkü yazımı adliye teşkilatına ayırmıştım, zira adliye teşkilatında o kadar enteresan olaylar var ki yazdığımda aklınız şaşacak. Bu konuların bir kısmını siz değerli okurlarımla paylaşacağım. Dün adının Sema olduğunu söyleyen bir hanımefendi aradı, adliyede çalıştığını, çocuğunun Atatürk İlköğretim Okulu'nda okuduğunu, okulda yapılan yılsonu etkinliğinde çalınan şarkılarla ilgili yaptığımız haberde çekilen resimlerde çocuğunun da bulunduğunu, kendisinden onay almadan çocuğunun resmini yayınlayamayacağımızı söyleyince ağzının payını verip telefonu kapattım.

Bu insanlar adliyede çalıştıklarını söylediklerinde bugüne kadar muhatapları hazır ol vaziyetine geçtiğinden beni de onlarla karıştırmış olmalı ki, bana da alıştığı minvalde davranmaya kalktı. Karşısında beni bulunca iyi bir ders aldığı kanaatindeyim. Her ne hikmetse adliyede kapıcılık yapanlar dahi topluma terör estirir hale gelmişler. Bırakın kapıcılık yapanları en üst düzeydeki bürokratlardan, en alt seviyedeki müstahdemine varıncaya dek yaptıklarını yazdığımda yer yerinden oynayacak.

Aslında bu insanlarda değil, bunları bu hale getiren toplumda hata var, herkes işini adam gibi yapsa eminim durum çok farklı olur. Ben bir savcıya ifade verirken tarafsız olmadığı için kendisine ifade vermeyeceğimi söyleyip, reddi savcı talebinde bulundum ve o günden sonra ifadelerimi farklı savcılara vermekteyim. Vatandaş olarak işimizi adam gibi yaparsak eminim her şey rayına girer.

Atatürk İlköğretim Okulu ile ilgili yaptığımız haberden sonra adeta telefonlarım kilitlendi, arayanların çoğu dostlar olunca insan bunalıyor, idareciler söylenen şarkıdan haberleri olmadığından dem vurup masumiyet talebinde bulunuyorlar. Benim hayatımın belli bir kısmı bürokraside geçtiğinden neyin ne olduğunu çok iyi bilirim. Bir okulda yapılacak olan etkinlikte çalınacak şarkıdan, giyilecek giysiye dek her şeyin okul idaresinin kontrolünden geçme mecburiyeti var, karşılarında çocuk yok, işlerini adam gibi yapsınlar, canımı sıkmasınlar.

Gelelim asıl konumuza bizim merdi kipti (Esmer vatandaş) yazacak bir şey bulamayınca kafayı Gazi Devlet Hastanesi'ne taktı, neymiş efendim Gazi Devlet Hastanesi'nde çalışan işçiler maaş alamıyorlarmış, neymiş efendim bulaşıklar soğuk su ile hijyen olmayan ortamda yıkanıyormuş, neymiş efendim İl Sağlık Müdürü'nün yaptığı açıklamaya aklı (Varsa tabi) şaşmış, mış, mış, mış.

Peki işin doğrusu nedir derseniz Gazi Devlet Hastanesi'nde çalışan hiç bir işçi maaş alamama gibi bir problem yaşamamış, sadece yapılan yeni ihaleden ötürü işi bırakan taşeron ile işi yeni alan taşeron arasındaki farkın tahakkukundan kaynaklanan sekiz günlük ücret gecikmesi dışında en ufak bir problem yok. Bulaşıklara sıra gelince bulaşıklar otomatik bulaşık yıkama makinesi ile yıkanmakta olup, suyunu da makine ısıttığından böyle bir şeyin olması teknik olarak mümkün değil. İnsan bir şeyi yazarken azıcık araştırır da ondan sonra yazar.

Merdi kiptiye tavsiyem önce çalıştığı kurumun başındaki adamın Samsunspor kulübünde yediği naneleri iyi okusun ondan sonra başkalarını eleştirsin. İçişleri Bakanlığı Dernek Denetçileri'nin 2002 yılında tuttukları resmi raporda Samsunspor kulübünün o günkü parayla 7 küsür trilyon lira ile dokuz milyon dolarının kayıp olduğunu, bu paraların yönetim kurulunda bulunan üç kişiden tahsil edilmesi gerektiğini yazmış ve Valilik makamına bildirmiş. Bu üç kişiden birisi bizim Merdi kiptinin çalıştığı gazetenin patronu. İnsan kendi evinin önündeki tonlarca pislik varken başkasının kapısına bakar mı? Çalıştırdığı personelin maaşını ödemeyip, sokağa koyan bir patronun yanında çalışmaktan mutlu olan bu arkadaşımızın ne yapmak istediğini ben de merak ediyorum. Yanına Necaseti Galizayı (Ağır Pislik) aldıktan sonra onun ahlakı ile ahlaklanmaya başlayan bu arkadaşımıza tavsiyem, kötüyü değil, iyiyi örnek almasıdır. Gazetecilik kamu görevidir, yanlış gördüklerimizi elbette yazacağız, sadece yazmakla da kalmayacağız sonuna dek olayın arkasında olacağız. Bakın Kızılay olayında nasıl kararlı davrandık ve ne güzel sonuç aldık, keşke bu insanlar bu hataları yapmasalardı da bugün hapiste olmasalardı ama Kızılay gibi göz bebeğimiz olan bir kurumun bu şekilde yönetilmesine asla gönlümüz razı olmaz. Merdi kiptiye tavsiyem gazetecilik mesleğine devam etmek istiyorsa birazcık bizi örnek alsın, Necaseti galizayı örnek alırsa burnu necasetten çıkmaz. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR