İNSAN ÖLDÜKTEN SONRA KIYMETİ OLSA NE OLUR?

İNSAN ÖLDÜKTEN SONRA KIYMETİ OLSA NE OLUR?

Köşe yazılarımı okuyanlar bilirler, her fırsatta rahmetli Babaannemin bize yaptığı nasihati bu köşeden sizlerle paylaşırım. Rahmetli derdi ki "Yavrularım benim kıymetimi ben öldükten sonra anlayacaksınız ama benim için kıymeti yok". Hatta bu dediklerine ilave olarak şunu da söylerdi "Benim dediklerimi ben öldükten sonra anlayacaksınız ama nafile". Her ne hikmetse insanlar öldükten sonra yere, göğe sığdırılamıyorlar. Yok efendim, 'şöyle mübarek biriydi, yok efendim ölmeden önce şunu dedi, bunu dedi' deyip sürekli methiyeler düzülür. Merhum Erbakan Hoca, bu örneklerden en barizi. Adamı sağlığında adeta linç edenler, vatan haini ilan etmek isteyenler, iktidarda kaldığı bir yılda ülkenin ekonomisini ihya etmesine rağmen adama kan kusturanlar, ölümünden sonra hakkında öyle güzel şeyler söylediler ki aklım şaştı. Merhumun siyasete girmeden önce başlattığı Milli Görüş zihniyeti ile her fırsatta dalga geçenler, şimdi onun ne kadar büyük devlet adamı olduğunu, Milli Görüş'ten maksadının ne olduğunu şimdi anladılar ama rahmetli ninemin dediği gibi faydası yok.
Hafta başında bizim Vezir Hazretleri'nin anesi vefat etti. Allah gani gani rahmet eylesin. Haberlere bakınca zannedersiniz ki kadıncağızın vasiyetinden tutun da toprağa indirilmesine dek bizim Vezir Hazretleri O'na o kadar çok bakmış ki, adeta tam bir hayırlı evlat olma hakkını Rabbi katında haketmiş bir insan. Keşke öyle olsa da biz de bu anlamda kendisini takdir etseydik. Zira biz düşmanımızın dahi doğru işini takdir edecek durumda olduğumuzu bizi tanıyanlar iyi bilir. Daha önceleri bir çok konuda Vezir Hazretleri'nin haklı olduğu konularda destek verdiğimizi bilirsiniz ama bu konuda bildiklerimiz söylenenlerden çok farklı. Zira benim yakinen bildiğim, son on yılda merhumenin sürekli olarak Atakum'da oturan kızı tarafından bakıldığı, Vezir Hazretleri'nin sadece bayramdan bayrama ziyaretine gittiği, onun dışında merhumenin O'nu ısrarla istemesi dışında çok fazla ziyaretine gitmediğini çok iyi biliyorum.
Allah Resülü Sahabe-i Kiram'la birlikte oturup sohbet ederken, üç kez üst üste 'Yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun!' deyince, Sahabe-i Kiram 'Ya Resülullah kime yazıklar olsun diye sorar bunun üzerine Efendimiz "Yaşılılıklarında anası, babası yanında olup da onların duasını alamayanlara yazıklar olsun" buyurmuş.  Anne, babamız öldükten sonra onu kendi elimizle mezara indirmek, cenaze merasiminde törenler yapmak, çok üzülüyormuş gibi gözükmek anne babaya hizmet etmek değildir. Anne, babaya hizmet etmek onların sağlıklarında sürekli ihtiyaçları ile ilgilenmek, hizmetlerini yapmak, hasta yataklarında onlara bakmak veya bakıcı tutmaktır. Anne, babamızın sağlığında ayda-yılda bir onları gidip, ziyaret edip gönüllerini almak, onlara karşı vazifemizi yerine getirmek anlamına gelmez.
Anne babamızın sağlığında bir gün dahi evimizde onlarla birlikte olup yiyip içememiş isek, onların hastalıklarında onlarla birlikte olamamış isek, dünya işlerimizi onların bakımından daha önde tutmuş isek, ana babamıza karşı görevlerimizi yerine getirememişiz demektir.
Cennetin anaların ayaklarının altında olduğunu vaadeden bir dinin mensupları olarak, ana babamıza karşı sadece ölümleri esnasında millete hava atmak için üzüntülü gözüküyor isek yazıklar olsun bize! Ana babamızın hayır duasını alamadıktan sonra dünyanın en şatafatlı makamları, mevkileri, malları, mülkleri bizim olsa ne yazar. Toplum olarak öyle bir hale gelmişiz ki adeta ana babamız belli bir yaştan sonra sanki ölmeyi bekleyen insanlarmış gibi bir muamele yapmaya başladık. Oysa ki insan hayatının her yaşı Allah'ın bizlere verdiği en güzel lütuflardandır. Ana babamızın haslalığı dahi bizler için büyük bir imtihan vesilesidir. Rabbimden o imtihanı veren kullarından bizleri eylemesini niyaz ederek bu konuyu burada kapatıyorum.
Sözlerimin sonuna gelmişken bir konu un üzerinde durmak istiyorum. Elime yeni geçen Büyükşehir Belediyesi Denetim Komisyonu 2014 yılı Denetim Raporu'nu biraz inceleme fırsatım oldu. Bizim Vezir Hazretleri her zaman yaptığı gibi yine en has adamı Yavuz ağabeyi komisyon Başkanı yapmış. Zavallı Yavuz ağabey bu raporu hazırlarken komisyonda ne sıkıntılar çektiğini üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum. Zira daha önceki dönemlerde yaşadıklarını bilen birisi olarak, bu konudaki sıkıntıları çok iyi biliyorum. Denetim Raporu ile ilgili tespitlerimi yazacağım ancak burada üzerinde durulması gereken en önemli konu, İmar İnşaat şirketinin mutlak surette denetimden geçirilmesi konusudur. Zira Atakum Belediyesi'ne bağlı şirket denetlenmiş ise Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İmar İnşaat şirketi de denetlenmelidir. Bu konuda herkes üzerine düşeni yaparsa Büyükşehir'de yaşanan birçok gayri yasal işler ortaya çıkar. Umarım matlup hasıl olmuştur. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR