İLKADIM MÜFTÜLÜĞÜ TEFTİŞTE

Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında ilk haberini yaptığımız İlkadım İlçe Müftüsü Keramettin Demir aradan geçen bir yıllık süreçte kendisine çeki düzen vermesi yerine bildiğinden geri kalmaması kafa yapısını ve yönetim biçimini açıkça ortaya koyduğunu ifade etmektedir. Bir yıl önce ilk yaptığımız haberde Kalkanca Kuran Kursu'na toplanan paralardan müftülüğe LVD TV aldığını belgeleri ile yayınlamıştık. Ardından Kalkanca Kuran Kursu'nda toplanan paralarla ilgili denetim yapılması gerektiğini, kursun aylık gideri ile camilerde toplanan paraların kontrol edilerek aradaki farkın tespit edilmesini istemiştik.

Bu konuda bizzat Vali Bey'e de bilgi vermiştim ve iki haftada bir Kalkanca Kuran Kursu için camilerden toplanan para işine son verildi. Geçtiğimiz Cuma günü sanırım yine Kalkanca Kuran Kursu için para toplandı ancak iki aydan fazla bir süredir toplanmadığı için çok yadırgamadım. Burada üzerinde durulması gereken en önemli husus toplanan paraların harcanma biçimidir. Bundan 15 yıl önce İl Müftümüz olan Ahmet Zeki Elturan Hoca'nın yaptığı en güzel icraat camilerden para toplanmasını yasaklamasıydı. İnsanların camiye giderken para verme işini akıllarının ucundan dahi geçirmemeleri gerekirken adeta her Cuma namazı çıkışı para toplamak bana çok doğru gelmiyor.

Ahmet Zeki Hoca'nın yaptığı uygulama çok güzel bir uygulama idi, yılda iki kez Samsun'un tüm camilerinden Kalkanca Kuran Kursu için para toplanıyordu ve bu para ile sadece Kalkanca Kuran Kursu değil Özören Kuran Kursu dahi ihtiyaçlanı temin ediyordu. Avrupa'da devlet kiliseye pay ayırır, kiliselerin tüm giderleri bu paylardan temin edilir. Ülkemizde camii yapılacak cemaatten para topla, kuran kursu yapılacak cemaatten para topla, müftülüğe lojman alınacak cemaatten para topla, böyle saçmalık olmaz, buna mutlaka bir çözüm bulunmalı.

Bir yıldan beri aralıklı olarak gündemimizde tuttuğumuz İlkadım İlçe Müftüsü Keramettin Demir'in yanlış gördüğümüz icraatlarından bir kısmını yayınladık, bir kısmını ise henüz yanlamadık, yayınladıklarımız arasında Doğumevi Hastanesi'nde Sağlık Bakanlığı'nın imamı olmasına rağmen tayin ettiği ikinci imam, Derecik Mahallesi'ndeki mezarlıkta bulunan Mescit'e imam vermemek için Diyanet işleri Başkanlığı'na yazı yazması, kendi arabasının tamir masraflarını Kalkanca Kuran Kursu'nun hocasına ödetmesi, Adalet Mahallesi'ndeki camii derneği ile gereksiz mücadelesi ve kuran kursunun elektriğini kestirmesi gibi nefsi egolarıtatmin etmek için yaptığı uygulamalardı.

Bizzat bana gelip serzenişte bulunan arkadaşlarım aylık toplantılarda İlkadım Müftüsü'nün yaptığı konuşmada üzerinde durduğu en önemli konunun toplanacak paralar olduğu, imamların sivilerini doldururken kriter olarak topladıkları paraları değerlendirmeye tabi tutacağını söylüyormuş. Kanaatimce Diyanet İşleri Başkanlığı'ndaki pozisyonu görevden alınması gereken müftülerin içerisine dahil edilmiştir.

Geçenlerde bizin Fırıldak Vekil bu müftü ile ilgili yazdığım yazıları bildiğinden bana haber gönderiyor ve diyor ki şayet ben müdahale etmeseydim bu müftü İl Müftüsü oluyordu haberi olsun. Ben bu adama Fırıldak ismini boşuna vermedim. Haberi getiren arkadaşa bir şey demedim ama işin aslını öğrenmeden de duramadım. Diyanetten Sorumlu Bakan'ı aratıp konunun ne olduğunu sordurduğumda aldığım cevap çok enteresandı Müftü ile ilgili yaptığımız haberlerin tamamı ve yazdığım köşe yazıları Bakan'ın önündeymiş hepsini de okumuş, çok kısa zamanda görevden alınması söz konusu imiş ancak seçimlerin geçmesini bekliyorlarmış. Bizim Fırıldak Vekil'in fırıldaklıklarını görüyorsunuz değil mi? Görevden alınacak olan bir adamı ben olmasam İl Müftüsü olacaktı diye bize yutturup, bizim gönlümüzü almaya çalışıyor. İnsan olur da bu kadar fetbaz, bu kadar düzenbaz, bu kadar üç kağıtçı nasıl olur çok merak ediyorum.

Hiç unutmuyorum geçmiş bir tarih Kanal A TV'de Melih Gökçek'i seyrediyordum, Ankara'daki Bent Deresi'ni kaldıracağını anlatıyordu, malumunuz Bent Deresi ahlaksız kadınların barındığı bölge olduğundan programa iki bayan bağlandı ve kendilerinin hayat kadını olduklarını, geçimlerini oradan temin ettiklerini, Bent Deresi'nin kalkması halinde işsiz kalacaklarını anlatıp, Melih Gökçek'ten iş istiyorlardı. Melih Gökçek onlara belediyede iş veremeyeceğini, başlarının çarelerine bakmaları gerektiğini söylediğinde kadının biri aynen şunu söyledi; “Bak Melih Bey biz hayat kadınıyız ama kırk tane hayat kadını bir araya gelse senin gibisini doğuramaz” Bunun ardından program anında kesildi. Bu tarifin bizim Fırıldak Vekil'e ne kadar uyduğuna siz karar verin. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR