HSYK depremi

Şimdi de iktidarla yargı arasında hukuk depremi ve fırtına etkisi… Bugünkü iktidarın depremleri çok… Abdullah Gül"ün Çankaya Köşküne çıkış depremi… MGYK"nın sivilleştirilmesi depremi… Fazilet Partisi"nin Mart 1989 Belediye Başkanlığı seçimlerinde, Ankara"nın başkanlık seçimini kazandığında medyanın savaşı duyururken: “Ankara da düştü!” dediği deprem…

1987 genel seçiminden beri ilk kez 2002 seçimlerinde AKP tek başına iktidara geldi. AKP, 1950"den sonra tek başına iktidara gelen 4. parti oldu. Demokrat Parti 3 kez, Adalet Partisi 2 kez, ANAP da 2 kez tek başına iktidara gelmişti. AKP, 1957"den bu yana tek başına iktidara gelen partiler arasında en fazla milletvekili çıkaran parti oldu. 1957"de Demokrat Parti 419 milletvekili çıkarmıştı.

Ankara'da iktidarla yargı arasında büyük bir hukuk savaşı yaşanıyor. Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner Ergenekon'dan tutuklandı. Adalet Bakanlığı, Başsavcı hakkındaki soruşturma ve kovuşturmanın usüle uygun olduğuna dair açıklama yapmıştı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı A. Yalçınkaya da devreye girdi. "Cumhuriyet'in kazanımlarını kollamayı sürdüreceklerini" söyledi. Habur, Erzincan, Erzurum adli tatbikatlarını mercek altına aldı. Medya köşe yazarlarının kanaatine göre Mayıs ayına doğru AKP"yi kapatma dilekçesini Anayasa Mahkemesine sunabilir.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin 'HSYK yetki gaspı yapmıştır. Hukuk kaosu yaratmıştır. Yargı reformu ile HSYK'nın yetkilerinin daraltılması zorunlu hale gelmiştir' dedi.

Son olarak iktidarla yargı arasında büyük bir savaş yaşanıyor.

Yargıtay Ceza Kurulu Onursal Başkanı Osman Şirin “HSYK"nın kararı doğrudur. Parlamenterler ve hakimlerimiz kendilerini o başsavcının yerine koyarak düşünsünler. Öyle yorum yapsınlar. Gelecek konusunda son derece kaygılıyım” dedi.

Ana muhalefet partisinin başkanı, kadrolaşmadan söz ediyor. Acaba HSYK kadrolaşmamış mı? Hiç gereği yokken ayağa kalkan Danıştay ve Yargıtay yetkili kurullarının bildiriler yayınlamaları bir kadrolaşmanın ürünü değil mi? Cumhuriyet tarihi boyunca kadrolaşmışlar ve kenetlenmişler. Şimdi de en küçük bir depremde tsunamiden boğulacaklarının hesabını yapıyorlar.

 “HSYK normal olarak Adalet Bakanlığı"ndan müfettiş istese günlerce süren bir soruşturma söz konusu olacaktı. Müfettiş istenmesi o başsavcının günlerce cezaevinde kalması anlamına gelecektir. Bunu mu istiyorlar?

Demek ki başsavcılarını hemen dışarı alacaklarına inanmışlardı. O kadar güçlü idiler ki hükümeti tozpembe görüyorlardı. Ama sert kayaya tosladıklarına benziyor. Yargıtay Başsavcısı da Onursal Başkan Osman Şirin de apar topar yardımlarına koştu:

“Tutuklama infazın başlaması demektir. Türk yargısı zaten sorgulanır bir duruma getirildi. İki senedir Türkiye"de öyle işlemler var ki son derece üzücüdür. Yargının faaliyetlerini siyasallaştırmak için iktidar ve muhalefet hoyratça davranmaktadır.”

Erzincan"a atanır atanmaz ayağının tozuyla cemâatleri ele aldı. Kısa süre sonra Fethullah Gülen Cemaati, Süleymancılar ve Menzil Cemaati adlı grupları da içine alarak 19 ili kapsayacak şekilde genişliyor. Hatta mahalli bir savcı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ankara"daki eski bakanları bile sorgulayacak güçte kendini görüyordu.

Sonunda savcı, gözaltına alındı. İnönü Mahallesi"ndeki Adliye Lojmanları"ndaki konutunun çevresinde sivil görevlilerin bulunması dikkat çekti. Makamdaki aramalarda elde edilen belge, bilgi, not, CD ve bilgisayar kasalarına el konuldu. Beyaz otomobile bindirilen Cihaner, Erzurum"a götürüldü. Cihaner, yaklaşık 6.5 saatlik sorgusunun ardından tutuklandı

Cihaner, neden tutuklandı? İşi gücü bırakmış, cemâat üyelerinin avına çıkmıştı. Valilik'teki İl Güvenlik Kurulu toplantısında, bazı grupların taban genişletme ve eleman kazanma gibi faaliyetlerinin olduğu; yurt, vakıf ve derneklere gelir temini amacıyla etkinlikler yapıldığı belirtildi.

Bu iddialarla ilgili polis "hayır", jandarma da "evet"" yanıtını verince, Jandarma eliyle operasyon başlatıldı. İki yıl boyunca yapılan tatbikat ve dinlemelerden sonra İsmailağa Cemaati hakkında çok çarpıcı iddialarda bulunuldu.

Cihaner"in soruşturmasında kimler yok ki… Kadir Topbaş, Yenişafak gazetesi sahibi Ahmet Albayrak, Cüppeli Ahmet Hoca vd 235 şüpheli vardı. Dosyanın silahlı örgüt suçlarını inceleme yetkisine sahip olan Erzurum"a gitmesinin ardından yalnız 13 şüpheli hakkında dava açıldı. Cemaate yönelik dinlemelere eski Bakan Osman Pepe ile Hilmi Güler de takılmıştı.

İddianameyi hazırlayan Erzurum savcılığı hazırlayacaktı. 235 şüpheliyle aldığı dosyayı 16 sanıkla sınırlandırınca "sümenaltı" iddiaları gündeme gelmişti. "Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüs ve kanuna aykırı eğitim kurumu açma" suçlarından dava açıldı.

Yenişafak gazetesine göre "Cihaner"in soruşturması, Albay Dursun Çiçek imzalı "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nın (AKP ve Gülen"i Bitirme Planı) parçasıydı. Jandarma görev alanı dışında olmasına rağmen şehir merkezinde 17 vakıf, işyeri ve eve operasyon yaptı, gözaltına alınanların baskıyla asılsız suçlamalarda bulunmaları sağlandı."

Gizli bir tanık kadın: “Bir perdenin arkasındaki hoca ile tanıştırıldım. İstemediğim bir kişiyle zorla evlendirildim. Kocam dövüyordu, kocamın buna hakkı olduğunu söylediler. Kocam karşısında başörtüm açılsa dövüyordu. Evlerde televizyona, pencereye çıkmama, telefon açmama bile izin vermiyorlardı. Ne zaman ağlayıp pişman olduğumu söylediysem, "Hele dur, büyük sevaba girdin, her şey güzel olacak" diyerek engellediler.”

“Desem de sonra uyum sağladım. Kadın namaz kılmazsa, kocası çağırdığında yatağa girmezse, erkeğin dövebileceğini söylüyorlardı. Bana, İsmailağa Camii"nde değerli bir kadın hoca çarşaf giydirdi. Bir hafta sonra çarşafla Erzincan"a döndüm. İstanbul Fatih"te 4-5 yaşındaki kız çocuklarının rubadan elbise giydikleri okul donanımında kalabalık yerler gördüm”.

Cemaate bağlı Medine Vakfı"nın kentte ve bazı ilçelerdeki evlerinde çocuklara yatılı dini eğitim veriliyordu. Hemen dinleme kararı alındı. Karapara aklama, sahte diploma hazırlama, cemaatin isteği doğrultusunda Diyanet"in imam ataması, çocukların okula gönderilmemesi, bunu engellemek isteyen MEB görevlilerini pasifize etme, bazı polislerin şüphelileri haberdar etmesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi"nin imara aykırı yapılaşmaya göz yumması, siyasi sebeplerle tayin, sahte seçmen kaydı, ihaleye fesat karıştırma, bazı belediye başkan adayları hakkında ses dosyası hazırlama, rüşvet, iki bakanla ticari çıkar için görüşme..

23 Şubat"ta düğmeye bastı. Operasyonda 30'a yakın kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden 9'u tutuklandı. Operasyonda yatılı din eğitimi alan 60"a yakın çocuk tespit edildi. Medyanın iddiasına göre dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek: "Seçimler yaklaşıyor, bu soruşturma bizi zora sokuyor" dedi. Cihaner savunmasında Ceza İşleri Genel Müdür Yardımcısı Çetin Şen tarafından böyle soruşturmaların insanın başını derde sokacağını, Ankara"da ortalığın toz duman olduğunu, yaptığı soruşturmanın Ergenekon soruşturmasına misilleme olarak algılanacağını söylediğini de belirtti.

İşte avukatının tutuklamaya itiraz dilekçeleri de kar etmedi. Demek ki mahkemeye sunulan deliller sağlam…

İktidarın işi zor… Muhalefetten bir tane dostu yok. Muhalefet, hükümeti gensoru yağmuruna tutuyor. Sokaklar tekel işçilerinin vb direnişiyle ayakta… Rabbim kolaylıklar ihsan eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR