ESKİ VEKİLLERİN TECRÜBELERİNDEN YARARLANILACAKMIŞ!..

ESKİ VEKİLLERİN TECRÜBELERİNDEN YARARLANILACAKMIŞ!..

Konumuza girmeden, iki hususa değinmek istiyorum. Birincisi Mübarek üç aylara girdiğimiz şu günlerde Rabbim’den hepimizin geçmiş günahlarını affetmesini temenni ederek, üç ayların hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Üç aylar gerçekten af ve mağfiret aylarıdır. Değerini bilenler için manevi iklimin üzerimizde hissedildiği bir iklimdir. Rabbim hepimize hayırlı eylesin. Gelelim ikinci konumuza, son zamanlarda sosyal medyada yoğun olarak gündemde olan Cübbeli Ahmet Hoca ile Prof.Dr. Mehmet Okuyan Hoca’nın tartışmalarına tanık olmaktayız. Bu konuda acizane benim de söylemem gerekenler var. Öncelikli olarak, benim üzerinde durduğum konu, Allah Resulü’nün “Alimler de helâk olacaklardır ancak ilmi ile amel edenler hariç” Hadis-i Şerif’inden yola çıkarak şunu söylemek isterim ki, Mehmet Okuyan Hoca çocukluğumdan itibaren tanıdığım, yaklaşık kırk yıldan fazla bir zaman diliminde, ailesinin tüm fertlerinden dostlarına varıncaya dek mümin, muvahhit  ve  Kur’ani yaşam tarzına uygun  hayat biçimleri olan insanlar olduklarına şahidim.

Yapılan tartışmalara bakıldığında, Mehmet Okuyan Hocay’ı Kâfirlikle suçlayacak kadar ileri gidenlerin, ilim noktasında, onun eline su dökemeyecek insanlar olduklarını da açık ve net söylemekte yarar görüyorum. Kaldı ki Okuyan Hoca’yla bu konuda en ufak bir görüşmem olmadığı gibi, olma gereği de duymam. Çünkü onun, eşinden çocuklarına, merhum babasından kardeşine, varıncaya dek tüm aile bireylerini tanırım. Kul olarak hepimizin yapmakta olduğu ufak tefek günahlarının dışında en ufak bir gayri İslami hatalarının olmadığına bizzat şahidim. Ayrıca Okuyan Hoca dışında, Ondokuzmayıs Üniversitesi’ni ülke genelinde tanıtan başka bir ilim adamı olmadığını da açıkça ortada olduğunu düşünecek olursak  Okuyan Hoca’ya sahip çıkmak hem İslami etik adına, hem de şehrimiz adına bir görev olduğunu da unutmayalım. Okuyan Hoca’ya Kâfir diyecek kadar ileriye giden bazı cahillerin yaşam biçimlerine bakıldığında, aile boyu yaşamlarından tutun da, oturdukları Villalara varıncaya dek, hiç bir tanesinin mütevazilik de Okuyan Hoca’nın eline su dökemeyeceğini de rahatlıkla söylemekte yarar var. Konuşmaya sıra geldiğinde ‘Samsunluluk’ veya ‘Samsunculuk’ oyunu oynamaya çalışan arkadaşlara bu konuyla ilgili ne yaptıklarını sormakta da yarar görmekteyim, diyerek bu konuyu şimdilik bu kadar anlatarak geçiyorum.

Gelelim asıl yazı başlığımıza, Başbakan Davutoğlu, AK Parti’nin son Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşmada, yeni vekillerin, eski vekillerin bilgi ve birikimlerinden istifade etmesi için bir çalışma yapacaklarını, bu nedenle eski vekillerin göreve hazır olmaları gerektiğini ifade etmiş. Davutoğlu’nun bu açıklamasını okuyunca hemen aklıma, bizim Vekillerin yeni Vekillere hangi tecrübelerini aktaracağı sorusu geldi. Sorunun cevabını düşünürken, Vekillerin tek, tek geçmiş on iki yıllarını düşündüm ve sonunda kimlerin neyinden istifade edileceğine karar verdim. Dilerseniz bu düşüncelerimi sizlerle paylaşayım. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Vekillerimizin tamamının çok güzel bazı meziyetleri olduğunu söylemekte yarar var. Örneğin eski Bakan Demir’in en önemli özelliği, Ramazan ayında verdiği iftar yemeğini dahi, gidip kendi ilçesinde verip onu da basına servis etmesi, örnek alınacak bir davranış biçimidir. Samsun’dan seçilip, Asar deresinde iftar vermek, çok farklı bir şey olması gerek. Yeni vekillerimiz Sayın Demir’in bu yönünü örnek almaları gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca Gerek Bakanlığı, gerekse Vekilliği döneminde göreve getirdiği insanları, Asar deresinden veya oraya yakın yerlerden seçmesi de örnek alınması gereken bir davranış biçimi olduğu kanaatindeyim.

Kendisine Reis denilmesinden hoşlanan Cemal Vekile gelince, onun da örnek alınması gereken çok önemli özellikleri var. Örneğin siyasete başladığı gün itibariyle dostu olup da, bugün halâ daha dostu olarak kalan tek bir Allah kulunun olmaması çok enteresan bir durumdur. Bir insan etrafında olan insanları nasıl bu kadar kolay uzaklaştırmasını becerir onu da araştırıp örnek almakta yarar görmekteyim. Ayrıca gezip dolaşmanın dışında on iki yıllık Vekilliği döneminde en ufak bir icraatı olmayan, ender Vekillerden birisi olduğunu da söylemekte yarar var. Eski Bakan Kılıç’la ilgili çok fazla bir şey söylemeye dahi gerek görmüyoruz adamın her hali örnek teşkil ettiğinden, hallerini saymakla bitiremeyiz o nedenle onu geçelim.

Peki, seçilecek yeni vekillerimizin, eski vekillerin  farklı yönlerinden istifade edecekleri yönleri yok mu derseniz, ben şahsen Tülay Hanım’ın çalışkanlığına asla söz söyleyemem, o yaşa rağmen karınca gibi çalışmış, üzerine aldığı hiç bir işi ıskalamamıştır. O nedenle kendisini bu yönü ile takdir ediyorum. Ayrıca Meclise ziyaretine gidildiğinde, misafirlerine yemek ikram eden tek vekilin Ahmet Yeni olduğunu da söylemez isem ona haksızlık etmiş olurum. Gerçekten Ahmet Bey izzet ve ikramı bilen tek vekilimiz olduğunu da buradan açıklamakta yarar görüyorum. Diğer Vekillerin bir kısmı Ankara’ya giden ziyaretçilerini, Meclis dışındaki lüks lokantalara çağırıp, orada onlara hesap ödetecek kadar alçaldıklarını da çok iyi biliyorum. Umarım bu yazdıklarım yeni seçilecek vekillerimizin kulağına küpe olur da gereğini yaparlar. Eski Vekillerimizin başka özelliklerini de daha sonra anlatmaya devam edeceğimi belirterek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR