DEVLET OLMASA YAŞAMAK...

DEVLET OLMASA YAŞAMAK MÜMKÜN DEĞİL

 

Eskiden devletin ne olduğunu, ne iş yaptığını veya insanlara ne kadar gerekli olduğunu bilmeyenlerin çoğunlukta olduğunu düşünmekteyim. Hatta belki de gençliğimizde biz de onlardan birisi idik. Gerçi hayatımın hiçbir döneminde devlet düşmanı olmadım, ancak kıymetini anlama noktasında da bu günkü kadar bilinçli olduğumu söyleyemem. Gençlik yıllarımızda devleti sanal bir yapıda düşünüyorduk, ne işe yaradığını, ne kadar gerekli olduğunu, hatta insanın hava, su kadar ihtiyaç duyduğu bir şey olduğunu belli bir yaşa geldikten sonra fark ettik.

 

Bugün Filistin"de yaşanan olaylarda en önemli faktörün Filistin halkının kağıt üzerinde var olan ancak icraatta silahsız, askersiz, polissiz bir devlet olması sonucu yaşandığını hep birlikte gözlemliyoruz. Filistin halkı bunca eziyeti işte bu yüzden çekiyor, yoksa onların da İsrail gibi askerleri, polisleri, topları, tüfekleri olmuş olsa idi bu sıkıntılarla karşılaşmazlardı. Belki yine savaş olurdu ancak eşit şartlarda, eşit güçlerle olurdu ve her iki tarafın yaptığının bir ciddiyeti olurdu, şimdi ise bir tarafın elinde her türlü savaş teçhizatı var iken, diğer tarafın elinde taş ve sopanın dışında bir şey yoksa buna eşit şartlarda mücadele demek ne mümkün.

            Allah"a şükürler olsun ki devlet olma noktasında ciddi sıkıntılar çekmiş bir ecdadın torunları olarak bu nimetten hiçbir dönem mahrum olmadık, umarım dünya var olduğu sürece de bu böyle gider.  Zaman, zaman sıkıntılı dönemler yaşamış olsak da milletimizin bağımsızlık ve toprağına olan sadakatinden ötürü bu sıkıntıları her zaman bertaraf etmesi bilinmiştir.

            Diyeceksiniz ki düğün değil, bayram değil, nereden çıktı bu devlet muhabbeti, az sabırlı olursanız onu da izah edeceğim, ancak izah etmeden önce bazı temel öğeler üzerinde durmakta yarar gördüm. Zira o temel öğeler olmadan bir toplumda var olma mücadelesi verme şansımız olmadığını hepimiz çok iyi kavramak zorundayız. Devlet olmanın en temel özelliklerinden birisi vatandaşın mal ve can güvenliğinin korunmasıdır, mal ve can güvenliğinin olmadığı ortamlarda devletten bahsetmek mümkün değildir.

            Malumunuz geçtiğimiz yıl birileri tarafından canımıza kast edilmek sureti ile hayatımıza son verilmek istenmişti, hatta o günkü şartlarda bazı basın kuruluşları olayı o kadar farklı bir boyutta haber yapmıştı ki sanki vurulan ben değil, başkası imiş gibi gösterilmeye çalışıldı, hatta bazı basın organları gazete sahibi adam vurdu olarak bu olayı haber yaptı. İnsan sabırlı olunca ve mücadele azmini yitirmeyince gün geliyor her şey ortaya çıkıyor, ama kendiliğinden çıkmıyor. Devlet görevini yapınca bu işler ortaya çıkıyor.

            2010 yılının son gününde elime geçen ve mahkemenin kabul ettiği iddianameyi bu sütunlarda sizlerle paylaştığım zaman ne demek istediğimi çok daha net bir biçimde görme imkanına sahip olacaksınız. Yaşadığımız saldırı olayını kimlerin organize ettiğini, kimlerin işin arkasında olduğunu, hatta hangi gazetecilerin bu işlerle uğraştığını, kimlerin çete üyesi olarak yargılanacağını resmi evraklar ile birlikte sizlere sunduğumuzda eminim dudaklarınız uçuklayacak.

            Güneşin balçıkla sıvanmasına imkan olmadığı gibi, devletin olduğu yerde düzenbazlıkla, adam ayarlamakla, arka plan senaryoları yaparak gerçekleri saklama imkanının olmadığını bu toplum hep birlikte görecek. Bir kişinin tek başına doğruları savunabileceğini ve yazabileceğini, hatta bu konuda karşısında her türlü tehdit, hakaret, sindirme politikaları yapan birilerine rağmen bunları yapıp, sonunda bu insanların ipliğini pazara çıkarabileceğini hep birlikte göreceğiz.

            Yüce rabbimiz Yüce kitabında “Haklıysanız ve inanıyorsanız güçlüsünüz” buyurmaktadır, işte bu emri ilahinin nasıl tecelli ettiğini hep birlikte müşahede etme imkanına sahip olacağız. Bu fakirin sürekli olarak söylediği 25 kuruşa şoför mahalli döneminin artık kapandığını da yine bu iddianame sayesinde hep birlikte göreceğiz.

            Allah devletimize zeval vermesin, o kadar güzel bir çalışma yapılmış ki, kimlerin kimlerle telefonla görüştüğünden tutun da kimler, kimlerle gezdiğine varıncaya dek her şeyi delilleri ile ispat etmiş, tam on klasörden oluşan delillerde neler yok ki, dvd kayıtları, telefon görüşmeleri, resimler, şahit ifadeleri, daha neler neler. Sizin anlayacağınız önümüzdeki günlerde sizlere çok güzel haberlerim var, şimdilik bu kadar yeter. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR