Devlet

Devlet nedir? En kolay tanımıyla devlet, devleti kuran siyasi irade sahipleriyle vatandaşları arasındaki sözleşmedir.

Devleti kuran siyasi irade sahibi kimdir? Allah"ın cc kendi iradesiyle o vatandaşlar arasından, özel donatıp nimet yükleyerek; yani karizma vererek karizmatik halk kahramanı olarak bir anne-babadan dünyaya gönderdiği millî veya dinî kahraman kişidir. Bu kişi cennetlik saîd de olabilir; cehennemlik şakî de olabilir. Bu seçim tamamen Allah"ın külli iradesine bağlıdır.

Devleti kuran siyasi irade sahibi cennetlik ise; kurduğu devlet de Allah yanlısıdır. Devlet-vatandaş sözleşmesi olan anayasanın ikinci maddesi, yüce Mevla"mızın iyi ve hayır değerlerinin yazısız birkaç madde halinde kâğıt üzerine dökülmüştür.

Eğer devleti kuran siyasi irade sahibi cehennemlik kişi ise kurduğu devlet de cehennemliklerle doludur. Anayasasının ikinci maddesini Yüce Mevla"mızın kötü ve şerr olarak tanıttığı sosyal değer yargılarının yazısız birkaç maddeye getirilmiş biçimiyle süslemiştir.Böylece bu anayasayla dünya devletleri arasında yeni bir devlet oluşur ve diğer devletler de bu devleti resmen tanır. Bu devlet; halkının arasından doğan, büyüyen, genç yaşından itibaren her fırsatta kendini ifade edebilen ve gerekirse delikanlılık döneminde dağlara kaçan, birkaç arkadaşıyla dağbaşlarını mesken edinen ve zamanı gelince de millî veya dinî mücadele sonucu kurtuluş savaşını gerçekleştiren karizmatik halk kahramanı kişinin çabaları sonucu kurulur.

İşte Firavun"a karşı mücadele veren Hz Musa, delikanlılık döneminde rahat durmamış, ezilmiş insanları görünce kanı kaynamış ve Firavun"un adamlarını öldürmüştür ve sonunda Mısır"dan kaçmış, Hz Şuayb"ın ülkesi olan Ken"an iline kaçmıştır. “Bilmelisin ki Firavun, ülkede başına buyruk kesildi ve vatandaşı partizanlaştırdı; içlerinden iş yapabilenleri azınlık Mustaz"af ve gençlerini yönetim kurbanı görürken kadınlarının namusuyla uğraşıyor. Çünkü o, kundakçının biri!” Kasas Sûresi: 4.İşte Hz Musa, başına buyruk kesilen siyasi irade sahibine karşı, ezilmiş halk kesiminin yanında yer aldı. “Bu durumda, Mustaz'af sayılanları ayağa kaldırmayı, onları baş etmeyi ve devletin doğal sahibi olarak görmeyi arzularız” Kasas Sûresi: 5.
Mustaz"af ezilmiş halk kesimi demektir. O halk kesimini Hz Musa gibi karizmatik halk kahramanı o halkı silkindirmeyi ve ayağa kaldırmayı başardı, Allah cc o halkı baş ederek bir devlet sahibi olmalarını arzuladığı için Hz Musa"yı karizma sahibi kıldı.Hz İsa da Romalıların elindeki Yahudiye'de Tiberius iktidarı döneminde gençliğini yaşadı. Hıristiyanlık öncesi Neron'la zirveye ulaşan laiklik ve sekülerizm anlamındaki Pagan kültürü içinde büyüdü. Önce Celile'de sonra Kudüs'te insanları hak dine davet etti. Müşrik olan bu kültürde şiddet kutsallaştırılıyordu. Neron öz anne ve eşini öldürmüş bir insandı. İnsanların vahşi hayvanlara parçalatıldığı, ölümüne dövüştürüldüğü bu fetret döneminden sonra Hıristiyanlık doğdu.Tefsirci Prof Dr Suat Yıldırım"ın deyimiyle: “ Özellikle Ferisiler ve dünya makam ve menfaati için işgalci Romalı müşriklere yaranmak gayesiyle birbiriyle yarışan din adamları, iyi becerdikleri kurnazlıkları ve desiseleriyle, aleyhinde dikildiler. İdareyi, aleyhine kışkırttılar. Etrafına casuslar yerleştirdiler, komplolar hazırladılar.”Hz İsa"nın görevi, devlet kurmak değildi. Sivil toplum örgütü bünyesinde halkı Kiliseden yönlendirmek ve bilinçlendirmekti. Kötü devlet yöneticilerine karşı uyarıcılıktı. Başka bir deyimle cemâat düzeninde devleti gözetlemekti.

İşte okurlarım, dinî iki büyük şahsiyet ve karizmatik halk kahramanıyla devleti sizlere anlatmaya çalıştım. Ama bizim dinî kitaplarımızda ve özellikle böyle bir açıklama zor bulursunuz. Birbiriyle çelişen bir sürü abuk sabuk anlatımlar vardır. İşte bizler de bu gibi çelişkiler yüzünden bölük pörçük olmuş durumdayız.Benim bunlardan daha önce esas anlatmak istediğim bugünkü demokratik açılımlardır. Neden devletimizi ele alan siyasi irade sahipleri, 90 yıllık devleti kuran siyasi iradeyi devirmek, sorgulamak, onların güdümündeki sivil toplum örgütlerini ve medyalarını sallamak ve kendisini de etten duvar ören kolluk güçleriyle korunur duruma getirdiğidir? İşte esas konumuz budur.

İşin özü, 90 yıldır bir türlü gerçekleşmeyen millî anayasa konusunda toplumsal mutabakatın bir türlü sağlanamamasıdır. Çünkü 90 yıllık tek partici zihniyet bugünkü iktidar sahibine güvenememektedir. 90 yıllık Cumhuriyet anlayışlarıyla edindikleri kazanımlarını yitirmek istememeleridir. Kanla iktidarlarına oturduklarından kanla gidecekleri korkusunu bir türlü içlerine sindirememeleridir.
İşte demokratikleşme bir süreçtir. İçeriği henüz belli olmamış ve içi doldurulmamıştır. TBMM düzeyinde ve sivil toplum örgütleri bünyesinde içi doldurulacak ve toplumsal mutabakat sağlanacaktır. Ondan sonra da Türkiye Cumhuriyeti tarihinde benzerine rastlanmamış millî bir anayasa hazırlanacaktır.

“Sonunda ülkede siyasi irade sahibi olmalarını, böylelikle Firavun, Hâmân ve askerlerine, uykularını kaçıran hususları göstermeyi arzularız”. Kasas Sûresi: 6.

Ancak inşallah hükümet erkanı bu açılım sürecinde kendisini eritmez ve devlet adına verilen ödünler kendi tükenişine yol açmaz. Haberlerde okuduğumuza göre Diyarbakır ilinde normal statüde bir futbol takımı varken, etnik ayırımı körükleyecek “Amedspor” kuruluşuna valilik izin vermiştir. Bu çok tehlikeli bir açılımdır. Dağdaki eşkıya PKK"nın silahlı mücadeleyle gerçekleştiremediği etnik ayırımı simgeleyen yasak renkler, bu spor takımının kuruluşuyla zafer kazanmıştır.
Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti bütçesinin büyük bölümü Güneydoğu"ya kaydırılmış, Türkiye genelinde vatandaşın işsizlikten kıvranma yarası biraz daha irinlenmiş ve kabarmıştır. Bu cerahatlenme, inşallah hükümet erkanının yüzüne doğru bir patlama göstermeyecektir. Elbette yıllardır ihmal edilen Güneydoğu insanını PKK"nın kucağına itmemek için hükümetin şefkat elleri o insanlara açılacak, yol, hastane, sağlık ocağı o köylere doğru götürülecektir. Ama genelde ülke işsizliğine de daha etkin bir çözüm aranması da zorunludur.    
İnşallah gazetemizin sahibi ve başyazarı Adnan Bahadır"ı da Samsun devlet adamlarımızın adaletli çalışmalarıyla bir an önce aramızda görmemiz nasip olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR