ÇANAKKALE RUHUNDAN VAZGEÇİLMEZ.

                 ÇANAKKALE RUHUNDAN VAZGEÇİLMEZ.

      Tarihin en çetin, en kapsamlı, en ilginç ve en kanlı savaşlarından biri Çanakkale Savaşıdır. Tam manasıyla Hak- Batıl savaşı verilmiştir orada. Gücün ve kuvvetin değil, maddenin ve silahın değil, ruhun ve mananın, sevginin ve imanın üstün geldiği, en çetin şartlar altında kazanılmış mucizevî bir zaferdir. Dünyada Çanakkale’ye benzeyen bir savaş, bir zafer bulmak mümkün değildir. Her iki tarafta da neredeyse tüm dünyanın içinde yer aldığı bir savaştır. En büyük kandırılmışlıkların, aynı zamanda en büyük kahramanlıkların yaşandığı bir savaştır. Haçlı ordusunun milletimizi ve medeniyetimizi yok etmek için düzenlediği son hamlenin son mermiyle vurularak kovulduğu savaştır.  Akif’in; bedrin Aslanlarına, Uhud’a benzettiği şehitlerimizin ruhuyla kazanıldığı bir savaştır.  Öyle ki İslami tebliğin işkence döneminde görülen Allah'ın yardımı burada da açıkça görülmüştür. İmanın teknolojiyi yendiği ender savaşlardan biridir.

    Çanakkale ruhun nefse, sevginin nefrete, imanın küfre üstün geldiği bir can pazarıdır. Adeta bir kıyamet yaşanmıştır orada. Kurşun yağmuru altında ölüme atlarcasına cepheye koşan, gözünü kırpmadan canını veren yiğit evlatların harmanlandığı yerdir Çanakkale. Bu gün Çanakkale toprağını kazsan her tarafta şehit fışkırıp duruyor. Böyle bir toprak parçası dünyada neredeyse yok gibidir.   

     100. Yılı dolayısıyla Çanakkale Zaferi için çeşitli etkinlikler, kutlama programları yapıldı. Ancak çoğunda Seyyit Çavuştan ya bahsedilmedi ya da çok yüzeysel olarak değinilip geçildi. Oysaki Seyyit Çavuştan bahsedilmeyen bir Çanakkale programı eksik yapılmış bir programdır. Ruhsuz bir programdır. Bu olay İstiklal Harbinden bahsedip Sütçü İmamdan bahsetmemek gibidir. Seyit Çavuşun 260 kiloluk mermiyi nasıl tek başına kaldırıp topun ağzına sürdüğü, nasıl ateşleyip düşmanın son gemisini batırdığı anlatılmazsa Çanakkale anlaşılmaz. ‘‘Çanakkale Zaferi ancak imanın ve ruhun üstünlüğü ile kazanılmıştır’’, gerçeği anlatılmazsa yapılanların hiçbir önemi kalmaz. Bu şekildeki ruhsuz Çanakkale etkinlikleri bazılarına göre normal gibi olsa da, aslında hiç de normal ve masum değildir.  Çanakkale ruhunu bize karşı savaşan düşman bizden daha iyi anlamıştır. Bize karşı Çanakkale'de savaşıp yenilen  İngiliz donanma komutanı Wniston Churchill şunları söylemektedir. “Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale’de Türklerle değil Allah ile harp ettik! Tabii ki yenildik.” İşte Churchill’in itiraf ettiği gibi yada gördüğü gibi biz savaşı Allah’ın yardımı ile kazandık. Bu gün gençlerimiz, nesillerimiz bu gerçekten habersiz, bu ruhtan uzak yetişiyorlar. Okullarımızda bu ruh kovulmuş durumdadır. Okullarımızda matematik, Fen, Sosyal gibi bilgiler verilmeden önce bu ruh verilmek zorundadır..

     Bu gerçeği gören medeniyetimizin ezeli düşmanları bir kez daha bu ruha, bu imana sahip olmayalım diye bizi kendilerine benzetmeye çalışmaktadırlar. Bundan dolayı bize dost görünmektedirler. Yoksa bu emellerinden asla vazgeçmiş değiller.  Unutulmaması gerekir ki bizim ezeli düşmanlarımız ve onların sinsi planları hakkında, bizi yok etme politikaları hakkında uyanık olmazsak, tedbirli olmazsak aynı durum karşısında aynı kararlılığı, aynı kahramanlığı, aynı başarıyı gösteremeyiz. Nitekim Seyyit Çavuş, yıllar sonra kendisini ziyarete gelen Mustafa Kemal’in ’’o mermiyi bir kez daha kaldırabilir misin, bir hatıra fotoğrafı çektirelim?’’ şeklindeki isteğine karşılık demiştir ki; ’’ben aynı mermiyi bu gün kaldıramam, ancak aynı şartlar oluşursa, aynı iman ve heyecan oluşursa ancak o zaman kaldırabilirim.’’ İşte Çanakkale ruhu budur, Çanakkale ruhu Kurandır.  Çanakkale ruhu imandır, namustur, sevgidir. İşte bundan dolayı Churchill diyor ki; Eğer Türklerin elinden “Kur’an’ı alamazsanız, onları mümkün değil yenemezsiniz”. Bundan dolayı bizi tarih sahnesinden silmek, yok etmek için en hassas yerimizden, imanlı kalplerimizden vurmak için tüm güçleriyle çalışıyorlar. Bunun için zehirli dinsizlik oklarını kalbimize doğru çevirmiş bulunmaktadırlar. Hıristiyan, emperyalist batı dünyasının bu sevdadan vazgeçtiğini söylemek cehaletten başka bir şey değildir. Bu yalana inanmak için ancak gaflet içinde olmak gerekir. Günümüzde bu amaçlarına ulaşmak için yani Çanakkale’yi geçebilmek için sadece yöntem değiştirdiler. Bu gün Avrupa Birliğine uyum için bize dayattıkları şartlar, çıkarılan yasalar hep bu amaca yöneliktir. Amaç ahlak ve maneviyatı yok etmek, kalplerimizdeki imanı boşaltmak ve Çanakkale Ruhunu unutturmaktır.

     Dost ve müttefik görünen Emperyalist, Vahşi Batının gerekirse ülkemizi yeniden işgal edebileceğini etrafımıza baktığımız zaman anlayabiliriz. O halde Çanakkale ruhundan asla vazgeçilmemelidir. Hatta o gün Çanakkale’yi geçemeyen vahşi batı bu gün onları engelleyen birçok ülkeye; Irak’a, Suriye’ye, Mısır’a, Libya’ya, Afganistan’a daha pek çok ülkeye fiilen girmiş durumdadır. Hiç şüphesiz sıranın bir gün Türkiye’ye de geleceğini herkes söylemektedir. Bunu engellemenin bir tek yolu vardır; o da iman kalesini tahkim kılmaktır. İman kardeşliği ruhunu yeniden diriltmektir.

    1914’te geçilmeyen Çanakkale bu gün geçilecek mi, geçilmeyecek mi? Bunun kararı okullarımızda verilen ruh ve iman eğitimiyle verilecektir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR