BAYRAM’I DEĞERLENDİRMEK…

Bayramda erken kalkmak, gusletmek, misvak kullanmak, güzel koku sürünmek, yeni ve temiz elbise giymek, sevindiğini belli etmek sünnettir.

Bayram günü karşılaştığı müminlere güler yüzle selam vermek, fakirlere çok sadaka vermek, dargınları barıştırmak, akrabayı, din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye götürmek sünnettir.

Bayram gecelerini ihya edenin büyük saadete kavuşacağı bildirilmiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü günde ölmez.”

Dargın olanların, bayramı beklemeyip, hemen barışması gerekir. Allahü Teâlâyı ve Peygamber efendimizi seven kimse, insanların kusurlarına bakmaz, hoşgörülü olur.

İyi insan, yani mümin, herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır. Bir kusurundan dolayı kimseye darılmamak gerekir.  Dargınlık olsa bile üç günden fazla sürmemelidir. Şayet bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalıdır.

 “Birbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah’ın kulları kardeş olun!

Bir Müslümanın diğer kardeşine darılarak üç günden çok uzaklaşması helal değildir.

Müslümana üç günden fazla dargın duran, Cehenneme gider. Birbirine dargın iki kimseden, hangisi önce selam verirse, günahları affolur. Verilen selamı öteki almazsa, bu selamı melekler alır. Selam almayan kimseye de şeytan, sevinerek iltifatta bulunur.

İki kişi, birbirine dargın olarak ölürse, Cehennemi görmeden Cennete giremez. Cennete girseler de birbiriyle karşılaşamazlar. Din kardeşiyle bir yıl dargın duran, onu öldürmüş gibi günaha girer.

Ameller, pazartesi ve perşembe günleri Hak teâlâya arz olunur. Hak teâlâ da, kendisine şirk koşmayan herkesi affeder. Ancak bu mağfiretten birbirine kin tutan iki kişi istifade edemez. Hak teâlâ "O iki kişi barışıncaya kadar amellerini bana getirmeyin" buyurmaktadır.

Bayramlarda fasık olan, günah işlememize sebep olacak akrabayı ziyaret gerekmez. Fakat salih olan akrabayı ziyaret şarttır. Salih arkadaşları ziyaret de çok sevaptır. Ziyaret, yalnız Allah rızası için olmalıdır.

Peygamberimiz bir Hadis_i Şeriflerinde buyururlar ki; “Bir kimse, köydeki arkadaşını ziyarete gider. Hak teâlâ, buna bir melek gönderir. Melek o adama der ki: - Böyle nereye gidiyorsun? - Bu köyde bir arkadaşım var. Onu ziyarete gidiyorum. - Bunun sana bir iyiliği, bir yardımı dokundu da onun için mi gidiyorsun? - Hayır, sırf Allah rızası için ziyaretine gidiyorum. - Müjdeler olsun sana! Beni Allahü teâlâ gönderdi. Hiçbir karşılık beklemeden arkadaşını ziyarete gittiğin için Allahü teâlânın sevgisine mazhar oldun.” “Bir din kardeşini ziyaret edene bir melek, "Ne mutlu sana, Cennete girmiş oldun" der.

Yüce Allah; kendisi için başka bir kimseyi ziyaret eden kuluna, Cennette hoşlanacağı mükafatlar vereceğini müjdelemiştir.

Kabirleri mutlaka ziyaret etmek gerekir. Hastaları, kimsesizleri, dul, yetim ve öksüzleri de ziyaret etmek ve onlara yardım etmek lazımdır. Yaşlılar unutulmamalıdır.

Bayram akşamları da kutsal kabul edilen gecelerden sayılır. Bu gecelerin de tövbe ve dua ile geçirilmesi doğru ve güzel bir değerlendirme olacaktır.

Bayramda özellikle dul, yetim, kimsesiz, ihtiyaç sahibi olanlar unutulmamalıdır. Bayram namazlarına çocuklar da götürülmeli, bu güzellik onlara gösterilip, öğretilmelidir.

Bayram akşamı, son iftar yapıldıktan sonra, ailece ramazanın bir özeti paylaşılmalıdır. Özellikle çocuklarla görüş alış verişi yapılmalı, hafızalarında yer edecek bir takım değerlendirilmelerde bulunulmalıdır.

Bayramınız mübarek, dualarınız kabul, Allah Yar ve Yardımcınız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR