ANCAK VE ANCAK O’NA...

ANCAK VE ANCAK O'NA İBADET ETMEYE TALİP OLMANIN MÜKAFATI

ldığımız namazların, her rekatında okuduğumuz Fatiha-i Şerif'te “İyya ke nabudu ve iyyake nestein” ayeti celilesini okuruz. Bu ayeti celile gerçek bağımsızlığın ve gerçek kulluğun nasıl olduğunun en büyük delilidir. Ayeti Celile'nin anlamı “Ancak sana ibadet eder, senden yardım bekleriz” dehşet bir olay değil mi? Allah'a hakkı ile inanan hiç bir kul O'ndan başka kimseden ne yardım ister, ne de ibadet eder. Fatiha-i Şerif'i “Kuran'ın kalbi” kılan da kapsadığı yedi ayetin tüm Kuran'ın bir anlamda özeti olmasıdır. Her Müslüman'ın ezberinde olan bu ayeti celilenin manasını da hakkıyla bilip, iman etmiş olsaydık inanın toplum olarak problemlerimizin tamamını çözme imkanına sahip olurduk. Yazıyı okuyan okurlarımızın bir kısmı ne alaka diye düşünebilirler ancak olayı biraz irdelediğimizde ne demek istediğimi rahatlıkla anlarsınız.

Fatiha suresinde önce insanın hamd etmesi ile başlanıp, hamdın alemlerin rabbına yapılacağı anlatıldıktan sonra ancak ve ancak O'na ibadet edilip, ondan yardım istenileceği anlatılıyor. Daha sonra doğru yolda olabilmek için rabbimizden yardım istiyoruz ve kendilerine nimet verdiklerinin yolundan gitmeyi talep ederek, dalalete düşenlerin yolundan uzak olmak için rabbimize dua ve niyazda bulunuyoruz. Tefsir alimlerinin görüşü tüm Kuran kaybolsa sadece Fatiha suresi insanlığın dünya ve ahiret saadeti için yeterli olacağı yönünde.

Bugünkü yazıma neden Fatiha suresi ve özellikle “Ancak sana ibadet eder, senden yardım bekleriz” ayeti celilesi ile başladığımı soracak olur iseniz, her gün çeşitli konularda insanlarımızın sıkıntılarını dinliyor, elimden geldiği kadar yardımcı oluyor, yardımcı olamadığım konuları siz değerli okurlarımla paylaşıyorum. Sıkıntılarını dile getiren arkadaşlarımızın bir kısmı o kadar sindirilmiş ki bizimle konuşurken adeta ürpererek konuşuyorlar. Anlatkları konular o kadar önemli konular ki insan dinledikçe tüyleri diken, diken oluyor. Toplum olarak o kadar sindirilmiş, o kadar korkutulmuşuz ki anlatmak mümkün değil.

Gerek kamuda, gerek özel sektörde, gerekse siyasi hayatımızda yönetici pozisyonunda olan insanlar o kadar ciddi ve fahiş hatalar yapmışlar ki insan dinledikçe hayretler içerisinde kalıyor, işin enteresan yanı yöneticiler yaptıkları hatalardan pişman olmak yerine bu hataların ortaya çıkmaması için yasa, vicdan, hukuk tanımadan ellerinden geleni yapmalarıdır. Seçim dönemi olduğundan bazı konulara ara verme gereği duymuştum, zira siyasi parti yöneticilerine baktığımızda biri birlerinden pek farklı olmadıklarını görebilirsiniz. Gerek yerelde, gerekse genelde iktidarı eline geçiren yöneticilerin ilk yaptıkları şeyin kendi çıkarları doğrultusunda icraatlar yapmak olduğunu hepimiz biliyoruz.

MHP İl Başkanı Abdullah Karapıçak İlkadım Belediyesi'ni partisi kazanınca ilk icraat olarak belediyenin tüm araçlarını kendi acentesi olduğu şirketten sigorta ettirmekle yetinmedi yakınlarını hatta öz kardeşini belediyede işe yerleştirmekten de geriye kalmadı. CHP İl Başkanı Halil Türk'le ilgili sendikacılık yaptığı dönemden önemli belgeler geldi elimize ancak gerekli incelemeyi yapmaya zaman bulamadığımdan şimdilik yazmıyorum. Kendim AK Parti'li olmama rağmen parti içerisinde yönetici pozisyonunda olup da yanlış yapanlarla ilgili doğruları yazmaktan geriye kalmamış olmam AK Parti'nin tüzel kişiliğine veya genel başkanına olan saygımdan en ufak bir şey kaybetmedim, ancak parti içerisindeki parazitleri kamuoyuna tanıtmanın mesleğimin gereği olduğuna inandım.

Kamuda yönetici pozisyonunda olanlar siyasetçilerle bir olup, devletin malını o kadar hoyratça harcadılar ki anlatamam. Sadece Aslan Karanfil'in Büyük Otel ve SGK'ya sattığı Özel İdare'nin arazisi ile ilgili devlete zararı 40 milyon lira (Eski Para ile Kırk trilyon lira) civarında. Belediye başkanlarının yaptıkları gereksiz harcamaları, siyasetçilerin kamuya yerleştirdikleri jeep arabasına binen personelden, manitalarına varıncaya dek o kadar sıkıntılı işler var ki anlatmakla bitirmek mümkün değil.

Diyeceksiniz ki bu haberler neden başka gazetecilere değil de size geliyor, işte onun cevabını yazı başlığımızda verdik, ancak ve ancak O'na ibadet edip, O'ndan yardım beklemenin mükafatını aldığımızdan bu bilgiler belgeleri ile birlikte bizdeler. Önümüzdeki günlerde bu bilgileri siz değerli okurlarımızla paylaşmak üzere kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR