ZOR DA OLSA DOĞRULARI...

ZOR DA OLSA DOĞRULARI KABULLENMEK ZORUNDAYIZ

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ifadesini günümüzde biraz daha genişletmek zorundayız, zira eskiden dokuz köyden kovuyorlardı ama şimdi doğru söyleyenin gidecek köyü yok. Gidecek köyü yoksa ne yapacak derseniz benim gibi şehirde yaşamayı tercih edecek nasıl olsa şehirde kimse kimseye muhtaç değil, herkes kendi eliyle kendi başını kaşıyabiliyor. Eskiden toplum nüfusunun büyük bir kısmı köylerde yaşadığından ve köylerde herkes birbiri ile yüz göz olduğundan yanlış adamların çoğunlukta olduğu köylerde düzgün adamların durma şansı yoktu. Kahveye gitseler çay içmeye arkadaş bulamazlar, sohbet etmek isteseler konuşacak kişi bulamazlardı ama şimdi durum çok farklı nüfusun ağırlığı şehirlere kaydığından herkes işiyle gücüyle uğraşıyor.

Peki şehirde durum çok mu farklı derseniz elbette değil, insanoğlunun bulunduğu her yerde durum aynı, Adem Peygamberden günümüze kadar doğruların yanında olanlar sürekli azınlıkta kalmışlardır. Musa Aleyhisselem 12 havari bulabilmiş, İsa Aleyhisselem 10 tane Nasrani bulabilmiş, bir iki ümmeti olan peygamber var. Buradan da anlaşılacağı gibi doğruları savunan veya yaşayanlar her zaman azınlıkta olmuşlar ama yanlış yolda olanlar sürekli çoğunlukta olup, egemen olmuşlardır. Günümüzde durum nedir derseniz tarihi seyrinde durum ne idiyse günümüzde de durum aynısı, güçlüler haklı, haklılar ise güçsüz olduklarından haksız duruma düşürülmekteler.

İşin daha da vahim boyutu kendisini Müslüman gösterenler veya bu işin önünde olduğunu iddia edenler toplumu yönlendirmeye çalışırlarken yaptıkları yanlışları topluma doğru imiş gibi göstermeye çalışmaları içler acısı bir durum. Bu insanlar kendi izzet ve ikballeri için bir iş yaparlar ama bunu topluma Allah rızası için yapıyorlarmış gibi gösterip toplumu yönlendirmek isterler, toplumdaki temiz insanlar da hüsnü zan gösterip bunların peşine giderler ama sonunda bu insanlar yapacakları işte istedikleri kadar siyasi menfaat bulamayacaklarını görünce veya işin altından çıkamayacaklarını anlayınca başkalarını suçlayıp işin içerisinden çıkıverirler.

Dilerseniz konuyu bir örnekle izah edelim; malumunuz Canik ilçemizde bundan iki veya üç yıl önce Mehmet Akif Ersoy İmam Hatip Lisesi yapmak üzere yola çıkıldı, bu teşebbüsü duyunca çok sevindim ve dedim ki başında düşmanım dahi olsa her türlü desteği vermeye hazırım her ne istiyorlarsa emirlerine amadeyim diye haber gönderdim, zira ortada bir ilim irfan yuvası var ise biz nefsimizi bir kenara bırakıp bu işe her türlü desteği vermek zorundayız. Önce kurulan dermeğe İmam hatip Lisesi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, ne kendisi, ne de çocuğu İmam Hatip Lisesinin kıyından köşesinden geçmeyen bir arkadaşı Başkan yaptılar. Buradaki amaç bu işin içerisinde olan Vekile yakın kişiyi derneğe Başkan yapmaktı, işin içerisinde Allah rızasından çok siyaset veya ikbal beklentisi olunca iş yürümedi, aradan bir müddet geçti Milletvekili ile dernek Başkanının siyasette yolları ayrıldı, her ikisi de Milletvekili adayı olunca İmam Hatip işi başka bahara kaldı. Dernek başkanı arkadaş istifa edince yerine eğitim camiasından bu işin içerisinden gelen bir arkadaş geldi, arkadaşımız samimi ancak memur olduğundan yapabileceği çok fazla bir şey yoktu, buna rağmen Milletvekili ile de uyumlu çalıştı, ancak Milletvekili ile Canik Belediye Başkanı ters düşünce Milletvekili çizdim ama oynamıyorum deyip işin içersinden çekildi.

Milletvekili arkadaş bu işe başladığında bizzat bana babamın vasiyetini yerine getirmek üzere bu işe girdim demesine rağmen daha sonra işin içerisinden çekilmesine hayret etmiştim, hatta kendisine konuyla ilgili soru sorunca bana Dernek yöneticilerinin disiplinsizliğinden bıraktığını söyledi ancak işin arka planının öyle olmadığı açıkça ortada idi. Milletvekilinin bu tavrının ardından olay farklı bir mecraya girdi ve okulu bir iş adamına yaptırmak için birileri devreye girip iş adamına elçiler göndermek suretiyle okulu yapmasını istediler, iş adamı da okula benim adım verilirse olur dedi. Bu gelişmeler üzerine dernek yönetimi toplanıp iş adamının teklifini değerlendirdiler, burada benim tavrım o gün de bu gün de açık ve net bir biçimde M. Akif Ersoy isminin değiştirilmesinin karşısında olmuştur, o konuda hala daha durduğum yerdeyim, zira Akif gibi bir Üstadın adının değiştirilmesine asla gönlüm razı değildi, ancak dernek yönetimi kabul edince yapacak bir şey kalmadı, Dernek iş adamının istediği kişilere devredilmek suretiyle Merhum Akif'in adı da değiştirildi. Ancak iş adamı hapse girip işleri sıkıntıya girince okul inşaatı suya düştü, şimdi okul derneği yeniden kongre yapmak üzere ilan verdi. Peki ne olacak derseniz babasının vasiyetini yerine getirmek üzere bu işe başlayan Vekil merhum babasının vasiyetini yerine getirmek için gereken ne ise onu yapmalı. Bu güne kadar benim bildiğim başlayıp da bitirdiği bir işini hatırlamıyorum, şayet var ise bana söylesin buradan sizlerin huzurunda kendisinden özür dileyeceğime söz veriyorum. Keşke ben haksız olsam veya yanlış hatırlasam da bu şehirde bir icraatını gösterebilsek. Başladığı işler çok bu bir gerçek ancak bitirdiğini ben görmedim varsa gören Allah rızası için söylesin yazalım. Sayın Vekile buradan söz veriyorum merhum Babasının vasiyetini yerine getirme konusunda kendisine her türlü desteği vermeye hazırım, yeter ki o okul yapılsın,umarım bu hayır yarım kalmaz. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR