Yerel Basında Bir İlk

Yerel Basın yaptığı haberlerin büyük bir bölümünü haber ajanslarından almak zorundadır. Çünkü haber yapmak için güçlü muhabir ağına sahip olmak gerekir. Onun için de ekonomik güce sahip olmak gerekir. Bu şehirde birçok yerel gazete var ama personel maaşını ödeyebilen, aldığı malın parasını ödeyebilen, piyasada okunma oranı belli sayının üzerinde olan iki gazete vardır. Bunlardan birisi de biziz. Gazetemiz kurulduğu günden bu günlere dek sürekli olarak ilklere imza atmanın mutluluğunu yaşamış; gerek haberde, gerek yorumda, gerek yazarlarımızın siyasi düşüncesinde her türlü fikre saygı duymuş, en ufak bir sansüre uğratmadan, olduğu gibi yayınlatmış, bu uğurda ödenmesi gereken bedel ödenmiştir.

            Yayın hayatına başladığımız zaman İHA ve AA ile çalışmakta idik. Ancak İHA" nın başında bulunan arkadaşın istediği haberi görüp, istediğini görmemesi bizi rahatsız edince; 01.01.2009 tarihinden itibaren abonelik sözleşmemizi yenilemeyip, kendi haberlerimizi kendimiz yapmaya başladık. Daha sonra AA"nın yaptığı haberleri de yetersiz bulunca bölge müdürüne durumu anlatmış olmama rağmen, herhangi bir düzelme göremeyince aboneliğini iptal ettik. Böylece Türkiye"de Kocaeli ili dışında kendi haberlerini kendisi yapan yerel gazete olma özelliğine kavuşmuş olduk. Bu hem çok iyi, hem çok zor bir durum. İyiliği yaptığımız haberin özel olması, zorluğu muhabir sayınız belli bir sayının altına indiğinde zorlanmanızdır. Şayet günde 25.000 kişi bu gazeteyi okuyor ise yaptığımız haberlerin fazlalığındandır. Her gün asgari 60 tane özel haber yapıyoruz. Bunu yapmak çok kolay değil, ancak çalışınca olmayacak şey yoktur. Yeter ki siz isteyin. Gazetecilik mesleği çok zor ama bir o kadar da keyifli meslektir. Haberden, görsele, matbaadan, dağıtıma başlı başına sorunları olan; 12 ay 24 saat çalışmak zorunda olduğunuz bir meslek. Cenaze, düğün, tatil bilmez bu meslek erbabı. Ancak sabah saat 9.00 da başlayan haber maratonundan, haberin yazılması, sayfaların görsel merkeze gelmesi, hele, hele birinci sayfanın yapılmasındaki titizliğin ardından, sayfaların matbaaya geçişi; oradaki filmi, banyosu, kalıba alınması, kalıp banyosu, derken gazete olarak ortaya çıkıp, dağıtımının da kendi personelince yapılmış olması insana zevk veriyor. Ancak çok pahalı ve zor bir zevk olsa da sevdim bu mesleği. Hele hele şu köşe yazılarından rahatsız olup, arayan veya araya birilerini koyarak aratanlar veya tehdit edip, ileri geri konuşanlar var ya; işte o zaman değmeyin keyfine.

            Bu konuda en son yaşadığım olayı sizlerle paylaşmak istiyorum: Gazete kurulduğu günden bu güne dek, gönderdiği her haberi yayınladığım, hakkında en ufak bir olumsuz yazı yazmadığım bir vekili, geçen hafta telefonla arayıp, görüşmek istedim. Ancak Beyefendi milletvekili - insanlarla fazla görüşmek istemediğinden olsa gerek- sürekli cep telefonunu değiştirdiğinden, bendeki telefonu cevap vermeyince sekreter hanıma; “Meclisteki odasını ara” dedim. Aramış, “yok” deyince dedim ki:“Danışmanı ile beni görüştür”. Görüştüm ve dedim ki: “Sayın vekile söyle beni arasın, aradan üç gün geçmesine rağmen aramadı. Ömrümde aradığım kişi bana dönmemişse bir daha aramamışımdır onu; isterse Bakan, isterse Başbakan olsun, hiç fark etmez. Ben aramışsan bir talebim olduğundan değil, önemli bir konuyu görüşmek için aramışımdır ve bunu beni tanıyan herkes bilir. Bu güne kadar da hangisini aramış isem dönüp, beni aramışlardır. Şu anda parlamentoda bulunan vekillerden, şahsım adına hiçbir talebim olmamıştır. Tam aksine Sayın Bakanı aradım ağabeyimin Erzurum DSİ" ye Bölge müdürü olarak tayininin çıktığını mümkünse durdurmasını talep ettim. Bu belki de bu ülkede yaşanmış ilklerden bir olaydır. Sayın vekili aramamın nedeni ise, beni arayan bir dostum geçen hafta vekilin yanına bir şoför alarak Ak Partiye küfreden zatı muhteremin arabasını alıp, üç gün seyahat ettiğini söylemesi üzerine, olayın doğru olup, olmadığını bizzat kendisinden öğrenmek istemedi. Beyefendi beni aramadı. Aradan birkaç gün geçince Çakal, Montofon Vekilin seyahate olayla çıktıkları haberi gelince kıyısından, köşesinden azıcık yazdım. Bizim vekil hazretleri olayla ilgili beni arayıp, yazıyla ilgili görüşmesi gerekirken tutmuş çok sevdiğim bir dostumu arayıp; serzenişte bulunmuş. İyi güzel de benim telefonum bu zatı muhteremde olasına rağmen, beni aramayıp, başkalarını araması beni o kadar çok sinirlendirdi ki, nerede ise bayramlık ağzımı açacaktım. Ama umarım bu uyarımı dikkate alır da gereğini yapar. Yoksa ne yapacağımı herkesten çok kendisi bilir. Tercih kendisinindir, dilediğini yapar. Her zaman dediğim gibi, hürriyet bedelini ödemek kaydı ile dilediğini yapmaktır. İsteyen istediğini yapar. Ancak her yapılanın bir bedeli olduğunu unutmamak gerekir. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR