Yeniden Dersim İsyanı

Dersim neresi? Elbette ki bizim ilköğretim yıllarında Hozat ve şimdi 1935"te Tunceli Kanunu ile Tunceli adı verilir. Bugün Tunceli denince benim aklımda kalan; kendini Türkiye"den tamamen soyutlamış bir coğrafya parçası…

Celal Bayar"ın Başvekil ve Mareşal Fevzi Çakmak"ın Genelkurmay Başkanı bulunduğu 1938 yılında cereyan eden Dersim faciasında çok büyük ibret örnekleri de yaşanmıştır. O köy halkıyla hiçbir akrabalık bağı olmayan köy öğretmeni de kalslarla ateşin içine sürülerek zevkle yakılmıştır.

Osmanlının kızılbaş katliamları ertesi Dersim"in dağlık bölgelerine yerleşen bu insanların devletle arası kanayan yarayken, sorunlar yeni cumhuriyete kalmıştır. Pürüzler zamanında askeri takviye ve göçlerle bastırıldı bastırılmasına da sonuç tartışılır. Tunceli, nüfusu %100 alevi olan bir ildir. Hatta öyle ki, Sünni Osmanlı'ya karşı yüzlerce kez ayaklanmışlardır. İslam"a ve aşırı dindarlığa karşı olan tavırları yüzünden de komünist ideolojinin en kolay yayıldığı Anadolu ili olmuştur. Şeyda Said ayaklanması Güney Doğu Anadolu'da Şanlı Urfa vilayetinin sınırlarında başlamış, ardından Tunceli'ye kadar uzanmıştır.

Tunceli'de sadece bir tek cami vardır. O da devletin, diyanet yoluyla zorla yaptırdığı bir bina… Sadece sembolik olarak yapılmış, ibadet edilmeyen, ezan vakitlerinde ezan bile okunmayan boş bir bina görünümündedir.

1935"te çıkarılan kanun ile askeri vali Alpdoğan bölge valiliğine getirilir. Dersim, bu kanunla “Yasak Bölge“ ilan edilir. Ülkeye giriş çıkışlar özel izne tabi tutulur. Demenan aşireti ile bazı Nazımiye aşiretleri kendi bölgelerinde yapımı başlatılan karakollara baskınlar düzenlemeye başlarlar. Kahmut köprüsü yakıldı, Seyit Rıza ve arkadaşları idam edildi, yerine oğlu Bava geçti, ama o da öldürüldü.

Aşiretler kendi aralarında bir ittifak oluşturup sivil halk kitlesel halde Kutu ve Kalan derelerine sığınır. Asker hemen her dağın zirvesini ve her vadiyi işgal eder ve sığınaklarda sivil halktan binlerce kişi katledilir.

Dersim"de sürgün ve iskan gerçekleştirilir. Yaklaşık doksan aşiretten 347 önde gelen aile Batı"ya ve Trakya"ya sürgün edilir, bunlardan 72 ailenin Tekirdağ"a, 38 ailenin Edirne"ye, 56 ailenin Kırklareli"ne, 65 ailenin Balıkesir"e, 73 ailenin Manisa"ya ve 34 ailenin de İzmir"e iskanı önerilir. Tamamlanır, ama bu askeri planlama da terör konusunu çözümleyemez.

1938 Eylül"üne gelindiğinde toplu direniş bastırılmış, bütün Dersim 10 yıl için “Yasak Bölge“ ilan edilmiştir. Resmi ağızlar Dersim meselesinin bittiğini ilan ederse de dağlara sığınanların oluşturduğu gerilla birimlerinin mücadelesi 1946 affına dek sürer. 1923-46 arasında bunca Dersim ve Kürdistan mücadelesi, askeri mücadelelerle bugünkü devlet siyasi iktidarlarına emanet edildi. Bu durumlar, tamamen tek partici Halk Partisi hükümetlerinin başı İsmet İnönü"nün ektiği ürünlerdir. Her şey askeri saldırılardan beklenmiş ve bölgeye vali olarak da asker gönderilmiştir. Sivil otorite bölgeye gidememiş ve bu siyasi cesareti kendinde bulamamıştır.

Tunceli Kanunu, Genel Valilik, Yasak Bölge uygulamaları sonucu bugüne gelindi.

Ama şehirlerarası yollarda seyrederken ve dinlenme tesislerinde otobüsümüz mola verdiği dakikalarda Tunceli otobüs firmalarının çokluğu ilgimi çekmiyor değil. Çoğunluğu Zaza ama, Türkçeyi en güzel diksiyonla konuşabilmektedirler. Tuncelililer Kültür ve Dayanışma Vakfı Eski Genel Başkanı konuşmasında:

“Tunceli halkı laik ve demokrattır. Cumhuriyetimizin savunucusudur. Terör bitme noktasına gelse de ilimizin bir gerçeği olarak durmaktadır. Tunceli de terörün beslediği bir takım insanlar da vardır. Bu insanlar önümüze her defasında terör tehdidini koyabilirler. Bunları elimizin tersiyle itmesini bilmeliyiz. Tuncelililerde bu irade ve bilinç vardır. Ben bu tehditlere aldırmadan işletmemin bir bölümünü Tunceli"ye taşıyacağım” demektedir.

Şimdiki iktidarın demokratik açılım paketinde “Kürt Açılımı” dosyasını bu anlatılanlar açısından iyi değerlendirmeliyiz. Mesele 100 yıldır askeri önlemlerle bitirilememiştir. 100 sene önceki cibanbaşı halen aynen sürmektedir. Askeri önlemlerle çözülememiştir. Sivil ve siyasi inisiyatifin meseleye el atması gerekmektedir. İnşallah bu son mücadele biçimiyle devletin ekonomisini yüzyıl boyunca çökerten kangren, diplomatik girişimlerle; ne dağdaki eli silahlı eşkıya ve ne de onun siyasi uzantısı olan DTP"ye iş bırakmadan, aynı ülkenin vatandaşı olan Güneydoğu ve Doğu Anadolu insanının imdadına bugünkü siyasi iktidar yetişecektir. Bunun için Amerika ve Avrupa hükümetleri nezdinde şimdiye kadar hiçbir iktidarın gösteremediği diplomatik başarıların sağlanması için yoğun diplomatik girişimler gerekmektedir.

Tek partici Halk Partisi iktidarları bölgeye hiç giremeden askeri operasyonlarla ve Batı Anadolu"ya sürgünlerle hiçbir başarıya ulaşamamıştır. İnşallah bugünkü iktidarın askeri; kışlasına göndererek dünya çapında diplomasi ataklarıyla siyasi çözüm ürettiğini görebilirsek bayram edeceğiz. Türk halkı Türküyle, Kürtüyle topyekün bayram edecek, her tarafta korkusuzca fabrika bacalarını yükselterek işsizliğin de önüne geçecektir.Ortadoğu ülkeleriyle dostluğunu güçlendirerek Avrupa Birliğine de gereken dersi verecektir. Müslüman ülkeler, kendi aralarında önce ekonomik ve sonra da siyasi işbirliği sağlayarak vize korkusundan kurtulacak ve gerçek hacc ibadeti yapılması sağlanacaktır. İslam ülkeleri arasında Gümrük Birliği sağlanarak serbest ticaret gücü de artacak ve Müslüman iş adamları bütün İslam ülkelerinde faaliyet gösterecek, Osmanlı eski heybet ve vakarını yeniden elde edecektir.Yıllardır: “Avrupa!.. Avrupa!..” diyerek veya dedirtilerek Müslüman-Türk"ün adını unuttuk ve başkalarına köle edildik. İşte Suriye ve İran"la vize serbestîsi sağlandı. İnşallah Pakistan, Afganistan derken Sudan, Yemen vd ile de her türlü birlik sağlanır da ll. Abdülhamit Han"ın rüyalarını ve Turgut Özal"ın beklentilerini gün gibi açığa çıkaran bir siyasi iktidarla dünya devleti oluruz. Öte yandan Diyanetimizle de Hılafet Birliği"ni gerçekleştiririz ve gerçek haci oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR