TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM

Her toplum kendi değerlerinden beslenir. Değerlerine sadakat gösteren toplumlar, bu sadakatleri oranında ayakta kalırlar. Toplumun değer yargısı nasılsa, o toplumun bireyi olan kadının da erkeğin de değer yargısı aynıdır. Bunlar, birbirini tamamlayan dönüşümü sağlarlar. İnsanlar bir araya gelerek toplumu oluşturur, toplum da bireylerini bir arada buluşturur. Birey nasılsa toplum öyledir, toplum nasılsa birey de öyledir.

İnsanların hayatını şekillendiren unsurlar inançları, gelenekleri, örf ve adetleridir. Toplumları da aynı unsurlar şekillendirir. İnançların kaynağı, kutsal metinlerdeki ilahi mesajlardır. Bu metinlerde kainatın yaratıcısı olan Allah(c.c.)’ın emirler ve yasakları vardır. Toplumu oluşturan bireyler kutsal metinlerde emredilen ilahi mesajlara göre hayatlarını şekillendirmişlerse, oluşturdukları toplumda vahiy mahsulü bir yaşam tarzı ortaya çıkar. İlk insanla başlayan dünya hayatının toplumsal şekillenmeleri böyle olmuştur. İnsanlık tarihi sürecinde, zaman zaman insanlar kutsal metinlere itibar etmemiş, bu metinlerdeki ilahi mesajları kendilerine hatırlatan Allah(c.c.)ın elçilerine kulak vermemiş, böylece de değersiz toplumlar oluşmuştur. Bu durumlarda Yüce Yaratan yeni bir Peygamber ve zaman zaman da yeni mesajlar göndererek insanlığın düzelmesini ve fıtratına uygun toplumsal yapıya dönüşmesini murat etmiştir.

Toplumsal dönüşümler eğitimle sağlanır. Bunun için de, insanın davranışlarını şekillendiren değerlerin o insanlara öğretilmesi gerekir. Bunu, son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)e kadar Peygamberler yapmıştır. İtikadımıza göre Peygamberlik zinciri tamamlanmış ve Peygamberimizden sonra kıyamete kadar başka Peygamber gelmeyecektir.  Öyleyse ! Değerlerinden ve kutsallarından kopan insanları değerleriyle kim tanıştıracak, fıtrata uygun toplumun oluşmasını kim sağlayacak, şaşıran ve yanılan insanları ilahi istikamet üzere bir yaşamla kim buluşturacak, yanlış yön tayini yapmış olan toplumları kim dönüştürecektir?

Toplumsal dönüşümü sağlayacak olan eğitim, öncelikle ailede başlar, okulda devam eder, camide şekillenir ve böylece de bir hayat tarzı, yaşam biçimi oluşur. Eğitimin unsurları ilahi merkezli ise, fıtrata uygun bir toplumsal yapı meydana gelir. Vahyin ürünü bilgilerle eğitilmiş, Peygamberi sünnetle şekillenmiş, İslam merkezli bir anlayışla yetişmiş insanlar, bu unsurlarla örtüşen toplumu da oluştururlar.

Fıtratından sapmış, vahyin mesajından uzaklaşmış, Peygamberiyle tanış(a)mamış insanları; okullar ve camiler, öğretmenler ve din adamları fıtratına döndürecek, nereden ve niçin geldiklerini kendilerine hatırlatacak, onları İslam’la buluşturacaktır. Toplumsal dönüşümler günübirlik yapılamaz. Bunun için, kısa ve uzun vadeli planlar, uygulayıcılar, finansman ve yöntem bilgisine/tecrübesine ihtiyaç vardır. Yani tacirler, amirler ve alimlerle ancak toplumsal dönüşüm sağlanır. Bu üç konumdaki insanların aynı düşünce etrafında buluşarak, samimi duygularla ve ihsan anlayışıyla çalışması ve yarışması gerekir. Her öğretmen ve din görevlisi bu anlamda Peygamber(s.a.v.) varisidir. Bu veraset, imkan değil sorumluluk gerektiren bir mirastır. Mahşeri hesapta zorlanmamak için herkes üzerine düşeni yapmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR