SİYASETÇİLERİN FİNO KÖPEĞİ

                                  

            Uzun zamandır tarihi Amisos kentinde yaşanan olaylara zaman ayırıp, yazamamıştık. Bugün Amisos kentinde yaşamış olan, dedeleri Rum Pontus eyaletinden tarihi Amisos kentine  göç etmiş olan, asıl  mesleği gözlük işleri ile uğraşmak olup, ticari işlerinin yanında siyasetle uğraşmaktan da zevk alan zatı muhteremin hayat hikayesinden bazı kesitler sunacağız. Umarım bu arkadaşımızın hayat hikayesi birilerine ders olur da onun düştüğü

duruma düşmezler, aksi halde bizden sonraki nesillere insanlık onurunu anlatma şansımız olmaz.

            Amisos kentinin de bağlı olduğu büyük İmparatorlukta anarşi ve terörün zirveye çıkması ile birlikte Nitekim Paşa lakaplı zatı muhterem beraberindeki heyetle birlikte yönetime el koyup, ülkeyi üç yıl süre ile dikta rejimi ile yönetmelerinin ardından demokratik hayata geçildiğinde Ümmül Vatan adlı bir hizip kurulup, iktidar oluyor. Gözlük işleri ile uğraşan arkadaşın tüm sülalesi Hizbulşimal olarak adlandırılan sol cenaha mensup hiziplerde siyaset yaparken, bizim zatı muhterem de Hizbulşimal adlı fırkanın gençlik kollarında görev alır, ancak daha sonra Nitekim Paşanın darbesinden sonra kurulan Hizbi Ümmül Vatan da görev almaya başlar. Ümmül Vatan Hizbi dört eğilimli bir hizip olduğundan, bizim gözlükçü efendi hizbin sosyal demokrat kanadında yerini alır. Hizbi Ümmül Vatan yaklaşık sekiz yıl iktidarda kalıyor. Bizim gözlükçü efendinin bu dönemde yaptığı en önemli icraat nerede sol görüşlü bir insan varsa ona bürokraside destek verip, önemli göreve gelmesini sağlamakmış. Konuştuğu zaman dedesinin büyük alim olduğunu ve kadılık görevlerinde bulunduğunu anlatır, ancak icraata sıra geldiğinde mensubu bulunduğu Hanif dininin gereklerini yerine getirmemek için her türlü çabayı verirmiş. Destek verdiği partide İl Başkanlığı görevinde de bulunan bizim gözlükçü efendi bilahare tenzili rütbe ederek İlçe Başkanlığı görevine getirilmiş. Bu görevde iken partisi Meclisi Mebusan"a girmek için yeterli oyu alamayınca meclis dışında kalmış. Bizim gözlükçü yıldızlı beni Ademin yıldızı öttüğü dönemlerde onun çanağını yalarmış, ne zaman ki yıldızlı beni Ademin devri iktidarı bitti, bu kez başlamış  çaktığı yerden ateş çıkan  Mehmet Efendi"nin çanağını yalamaya. Çaktığı yerden Ateş çıkan Mehmet Efendi"nin mensubu bulunduğu hizip iktidardan düşünce, bu kez bizim gözlükçü efendi Tranociris adlı Vezirin çanağını yalamaya başlamış, hem öyle bir çanak yalayıcısı olmuş ki. Bu arada yaşanan çok enteresan bir durum ona asıl unvanını kazandırmış. Tranociris adlı zalim yönetici aşırı derecede ırkçılık yapan ve kafakas ırkına mensup birisi imiş, kendi ırkına mensup olmayanlara insan gözüyle bakmaz, onları aşağılarmış. Tranociris lakaplı zalim yönetici her sabah yürüyüşe gidermiş, yürüyüş arkadaşlarının bir kısmı meddahlığa merak salan esnaflardan, bir kısmı bürokraside terfi bekleyen bürokratlardan, bir kısmı ise Tranociris"den menfaat uman tüccarlardan oluşurmuş. Tranociris beraberinde tiye alabileceği birkaç yareni olsun diye gözlükçü efendiyi de yürüyüş kervanına katmış. Tranociris her yürüyüşün ardından mesaiye geldiğinde gözlükçünün taklidini yaparmış. Nihayet bir sabah mendireğe doğru yürüyüşe çıkan Tranociris  mendireğin bitiminde bulunan beton direğe yazılan yazıyı görünce dünyalar onun olmuş. Peki mendireğin direğinde ne yazıyormuş deyu sual  buyuracak olur iseniz  kendisini bilmez sarhoşun birisi beraber kafayı çektiği Oflu arkadaşına olan kızgınlığından,  Ofluları……….. diye bir yazı yazmış. Bizim Tranociris gözlükçü efendiyi o yazının altına koyup, cep telefonu ile resmini çekmiş, ardından işe gidince daireye ziyaretine gelenlerin tamamına o resmi göstermeye başlamış. Bu yaptığı işten Tranociris o kadar zevk alıyormuş ki sormayın gitsin, adam kendi ırkdaşlarının dışındakilerden hırsını almanın tam zamanının geldiğini düşünüp, bunun keyfini çıkarmaya başlamış. İşte o günden sonra bizim gözlükçü efendinin adı siyasetçilerin fino köpeği olarak değişmiş. Bir insanın kendisine saygısı olmayabilir, ancak doğduğu bölgede yaşayan insanlara, atalarına, dedelerine, akrabalarına, arkadaşlarına, eşine, dostuna da saygısı yoksa  ondan değil insan, hayvan bile olamaz, olsa, olsa ancak fino köpeği olur.

            İnsanlığın yeryüzünde varlığını idame ettirdiği günden beri bu tür insanlar olmuş, hatta kıyamet sabahına kadar da olacaktır. Siz, siz olun bu tür insanların karakterlerini kendinize örnek edinmeyin. Bu Hikayeyi neden anlattığımı merak edenleriniz şunu unutmasınlar ki Yüce rabbimiz de Kitabında bu tür insanları Münafıklar olarak vasıflandırıp, Cehenneme gidecek olanların en alt tabakasında bulunacaklarını beyan buyurmaktadır. Yüce Rabbimden temennim bu tür insanları ıslah etmesidir, şayet ıslahları mümkün değilse insanlık aleminin şerlerinden emin olması temennisiyle mutlu Pazarlar. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR