SAVULUN VEZİR HAZRETLERİ TAM GAZ GELİYOR

                  

            Rahmetli babaannemin sözünü hatırlatarak bu günkü yazıma başlamak istiyorum, Rahmetli bize nasihat ederken derdi ki; “Evlatlarım dediklerimi anlayacaksınız ancak buna benim ömrüm yetmeyecek. Başka bir ifade ile ben öldükten sonra söylediklerimin ne anlama geldiğini anlayacaksınız ancak bu da bir işe yaramayacak” derdi. Bu ifadeler benim için de geçerlidir desem sizlere haksızlık etmiş olurum, zira hangi meclise gidersem gideyim tanıyanların tamamı yazılarımı adeta ezberlemiş durumda karşımda durduklarını görünce sorumluluk duygularım daha da artıyor. Zira insanlar yazıları o kadar kanıksamış ki nerede ise konuşma literatürleri bu doğrultuda cereyan ediyor. İlk görünüşte bu durum insanın nefsine hoş gelebilir, ancak çok ağır bir sorumluluk altında olduğunuzun farkına varınca bu sorumluluk insanı adeta eziyor.

            Peki yazdıklarımız, şikayet ettiklerimiz veya haber yaptığımız konuların doğruluk payı nedir derseniz nerede ise %100 ü doğru olduğu elimize ulaşan evraklardan anlaşılıyor. Dün İl İdare Kurulu"ndan şahsıma hitaben bir yazı geldi, yazıda diyor ki; Şikayette bulunduğunuz Özel Mediva Hastanesi"nde Ruhsata esas projede mevcut olmayan alanların bulunduğu, bu hususta gereğinin yapılması üzere Hastane mesul müdürüne yazı yazıldığı, bu konuda Sağlık Müdürlüğü"nün seçimlik bir uygulama hakkı bulunduğundan,   memurlarla ilgili soruşturma açılmasına izin verilmemiştir. Yani hastanenin bir bölümünün halen kaçak olduğu yapılan denetimler sonucu ortaya çıkmıştır, ancak bu işin uygulaması ile yetkili İl Sağlık Müdürlüğü"dür. İl Sağlık Müdürlüğü de konuyu Bakanlığa yazmış, Adem Güney siyasi kimliğini kullanmak sureti ile hastanenin kapatılmasını engellemiş, hatta alınması mümkün olmayan bazı bölümlere ruhsat almıştır. Her ne kadar alınan ruhsatlar olsa da, hala daha Hastanenin bir bölümü kaçak. Şurası açıkça ortada ki Hastanenin balkonlarının tamamı kapatılmış ve ameliyathane olarak kullanılmaktadır, bu durum yasalara uygun değildir.

            Gelelim asıl konumuza sanırım bir veya iki ay önce basındaki yapılanmalarla ilgili bazı bilgileri sizlerle paylaşmıştık. Dilerseniz yazdıklarımızı biraz hatırlayalım, bundan bir yıl önce büyük tantanalarla yapılan birleşme sonucunda bir gazete, bir uydu kanalı ve bir de yerel kanal birleşmişti. Bu birleşmenin dağılma noktasına geldiğini ve KAZ TV"yi Vezir Hazretleri"nin finanse edeceğini yazmıştık. Bu dediklerimizden çok kısa bir süre geçince olay gerçekleşme aşamasına geldi. Vezir Hazretleri Anakent Sosyal Tesisleri"nde Belediyeye ait yeri, KAZ TV ye tahsis etmiş, yakın zaman içerisinde oraya taşınacakmış, hatta Vezir Hazretleri KAZ TV"nin sahibi ile o kadar yakınlaşmış ki açılışlara dahi birlikte gidiyorlarmış. Bu iki insanın yan yana gelmesini gerektiren ortak özellikleri pek yok,  Vezir Hazretleri"nin her şeyi vardır ancak, henüz olgunluk derecesi yuvarlaklaşma seviyesine gelmemiştir, boyu uzun  aklı kısa olan arkadaşımızla birlikte olmaya başlamışlar. Boyu uzun aklı kısa olan arkadaşımız bir arkadaşımıza, uzun olduğunu nereden bildiğimi sormuş, heyhat be kardeşim onu bilmeyecek ne var, o kadar uzun olmasa idi arkaya yetişip, kendisine yetecek hale gelir miydi? Adam o kadar olgunlaşmış ki kendi kendine yetecek hale gelmiş. Peki nereden biliyorsun kendine yettiğini derseniz birlikte yurt dışına gittiği arkadaşlarından bir kısmı gazeteci olmasına rağmen, çektirdikleri resimleri beş para etmeyen gazetesinde yayınlatıp, arkadaşına vermemesi kendi, kendisine yettiğinin delili değil de nedir? 

            Vezir Hazretleri dokunulmazlık zırhına bürünmeyi o kadar kafasına koymuş ki tüm yardakçılarını toplayıp, görevlendirmiş. Hatta daha düne kadar ırz düşmanı deyip, daire başkanlığından şube müdürlüğüne indirgediği Kocakelle"yi dahi devreye sokup, başında bulunduğu kurumun ne kadar çalıştığı kuruluş varsa bizzat arattırıp, destek verdiği gazeteye reklam istettiriyormuş. Hatta daha önce keresteci kardeş vasıtası ile kontrolüne aldığı gazeteye başyazar olarak gönderdiği kurum müteahhidini oradan, nolaydın da nolaydın gazetesine gönderdi, şimdi de yeniden Evladı Sadıkan"ın Gazatası"na geriye göndermiş. Evladı Sadıkan o kadar sadık ki bizim Alaş dahi onun kadar sadık olamaz, ama bedelini derhal almış zira tüm bilbordlarda reklamları var, belediyenin çalıştığı bankalar, kamu kurumları ve diğer kurumlar reklamlarını vermek zorundalar. Peki bu gazatları, TV leri toplasanız tamamının tirajı, etkisi nedir derseniz, gazetemizin onda biri dahi olmadığından rahatlıkla emin olabilirsiniz. Vezir Hazretleri  ne yaparsa yapsın bir gün yaptıklarının karşılığını bulacağını bilmeli, değil uyduruk gazata, TV yanına çekmek, isterse şehrin en etkili ve yetkililerini yanına alsın akıbetinin çok ama çok kötü olacağını bilmeli. Korkunun ecele faydası olsa idi dünya nüfusunun olduğunun belki yüz, belki de bin katı olması gerekirdi. Bu günlük de bu kadar yeteceği kanaatindeyim. Kalın sağlıcakla 

                  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR