ŞAŞAN ÖRDEK KIÇ'TAN DALARMIŞ

İnsanın kendisine yaptığı kötülüğü cin alem bir araya gelse yapamaz. Hazreti Hüseyin Küfe'ye giderken kendisine engel olmak isteyenlerin tamamına dediklerinin doğru olduğunu ancak alın yazısı ne ise ona razı geleceğini söyleyip yola çıktı. Kendisine biat edeceğini söyleyen onaltıbin kişiden sadece yirmi otuz kişinin dışında kimseyi yanında bulamadı ve Kfe'de Yezid'in askerleri tarafından hunharca ve zalimane bir biçimde şehit edildi.

Türk toplumu olarak sünni itikadına sahip olsak da şii, sünni çatışmalarında mensubu bulunduğumuz mezhebin arap yarımadasındaki politikalarını asla tasvip etmenin mümkün olmadığını rahatlıkla söyler, Yezid ve taraftarlarının Hazreti Hüseyin'e ve ailesine yaptıkları zulmü asla tasvip etmediğimi ifade etmek isterim. İslam dünyasının kanayan yaralarından birisi olan bu çatışmanın bir an önce durması için dua etmekten başka çaremiz yok.

İslam dünyasında bu konuda en mutedil toplum bizim toplumumuz sünnilerle alevilerin simgesi olan Hazreti Osman ve Hazreti Ali'nin isimlerini bir araya getirip çocuklarına Ali Osman ismini veren islam toplumu sadece Türk toplumu olduğunu da unutmamak gerek. Ecdadımız bu anlamda her iki tarafa karşı saygı ve sevgide kusur etmemiş, her iki tarafın da evladı Resul olduğunun farkında olarak sorumluluk almış ve gereğini yapmıştır.

Bu kadar izah neden verdin derseniz yazılarımız sadece günlük politikalardan oluşsun istemiyorum, konumuza benzerlik arz eden tarihteki konuları da ele alarak onların ışığında günümüz olaylarını değerlendirmek ve yeni nesilin tarihte yaşanana olayları öğrenmeleri için onlara ışık tutmak amacıyla bu tür detaylara giriyorum. Umarım bir nebze katkı sağlarım.

Konumuza gelince bazı yöneticilere yaptığım uyarıları dikkate almadıkları için başları beladan çıkmıyor. Buna rağmen para hırsı bu insanların gözünü kör etmiş olmalı ki hatalarında ısrarcı davranıyorlar. Geçtiğimiz ay yapılan HAZİNE operasyonu ile ilgili bir hayli yazıp, çizdik, haber yaptık yetkili makamlar sağolsunlar gereğini yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar ancak olayın muhatapları hiç bir şey olmamış gibi yollarına devam etmelerine söyleyecek söz bulamayınca aklıma üstadım Ali Duran'ın merhum dedesinin ona söylediği bir söz geldi. Ali Duran'ın merhum dedesi torunlarına nasihat ederken çocuklar Allah insanı şaşırtmasın şaşan insan ördeğe benzer ziar şaşan ördek suya kıçından dalar dermiş.

Ali Duran merhum dedesinin söylediklerini çok fazla idrak edememiş, ne zaman ki bir ördeğin kaçarken göle kıçından daldığını görmüş o zaman dedesinin söylediğinin ne anlama geldiğini anlamış. İşte Bizim Belediye yöneticilerinin durumu da aynı ördeğe benziyor. Cumhuriyet savcılığı soruşturma başlatmış, İdare Mahkemesi yapılan imar planını iptal etmiş kimin umurunda adamlar yeniden imar planı yapmışlar illa da bu arsa Vahap Çelik'e verilecek diye ısrar ediyorlar. İyi güzel de arkadaşım bu olay mahkemelik olmuş, işin arkasında dönen dolaplar açığa çıkmış, İdare Mahkemesi yapılan imar planını iptal etmiş hala daha bu ısrar ne diye sorarsanız kanaatimce cevapları tamamen duygusal olacaktır.

Zira işin içerisinde duygusal ilişkiler olmamış olsaydı o arsa çoktan boşaltılıp, ilgili Belediyesi tarafından halka açık otopark olarak kullanılırdı. Ama gelin görün ki bunu yapmak mümkün gözükmüyor, çünkü değneğin iki ucu da pislenmiş durumda bir yanda işi alan adamın birilerine verdikleri var, diğer yandan plan değişikliği için direnen menfaat şebekelerinin menfaatleri söz konusu, olayı yasal boyutuna taşıyıp, gereğini yapmak çok zor gözüküyor ancak onlar istese de istemese de yargının gereğini yapacağına inancım sonsuzdur. Belediyecileri şu veya bu şekilde halletmek mümkündür ama yargıçların büyük bir bölümü çok düzgün insanlar belki içlerinde belediyelerde yakınları olanlar var ama bu işle ilgilenenleri tanıyorum çok kalite arkadaşlar olduğuna inancım sonsuz. Umarım bu işte ısrarcı davrananlar yaptıkları hatadan bir an önce dönerler de ileride başlarına gelecek felaketten daha az zayiat vererek kurtulurlar. Geçtiğimiz Pazar günü Sabah gazetesinde köşe yazan Rasim Ozan Kütahyalı Genelkurmay eski Başkanı ile ilgili daha önce yazdığı yazıları hatırlatıp İlker Başbuğ'un bu yazılardan ötürü kendisini 53 kez mahkemeye verdiğini ama sonunda kendisnin hapse girdiğini yazmış. Bu ve beni sürekli mahkemeye veren diğer arkadaşlara tavsiyem mahkemelerden sakın geri kalmasınlar ama sonucunu da hep birlikte göreceğiz. Kalın sağlıcakla