SAMSUN’A NİYE GELMİŞ...

 BASIN  İLAN GENEL  MÜDÜRÜ  SAMSUN'A NİYE  GELMİŞ

                Bugünkü  konumuza girmeden önce dün yaşadığım bir olayı siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum. Dün sabah yazlıktan eve gelirken Atakum'da bulunan bir özel bankanın Atakum Şubesi'ne uğradım. Aslında o banka ile ömrümde hiç çalışmadım. “Neden çalışmadın?” derseniz özel banka olmasına rağmen çalışanların tavrı, birikimi, iş becerileri hiçbir zaman hoşuma gitmemiştir. Bu yüzden de bankayla  çalışmayı tercih etmedim. Hasbelkader  sattığım bir daireyi alan kişi o bankayla çalıştığı için şubeyle işim oldu. Sabah saat 11.20 civarında bankaya gittiğimde çalışanlardan sadece  gişede bir müşteri vardı, diğer gişeler ise boştu. Vatandaşlar beklemedeyken ben de fiş alarak sıraya girdim. Sıram geldiğinde ise gişedeki memur işimi kendisinin yapamayacağını ve yan tarafta dolu olan gişedeki bayanın “okey” verdikten sonra işlemi yapabileceğini söyledi. Beklemeye başladım. Yan tarafta dolu olan gişedeki bayan müşterisi ile sohbete dalmış lak lak yapıyor.  Bekleyen müşteriler hiç umurunda değildi.  Oysa ki bir çok müşterinin aracı dışarıda ceza yazılmasıyla karşı karşıya iken hanımefendinin öyle bir derdi yoktu.

                Yaklaşık on dakikalık bekleyişten sonra sırada bekleyen müşteriler çoğalmaya başladı. Gişelerden sadece tek bir tanesinin dolu, diğerlerinin boş olduğunu görünce “bu bankanın yetkilisi kim“diye sordum? Çalışan arkadaş  “Müdüre hanım yok ama şu köşedeki bayan yetkili” dedi. Bunun üzerine o hanımefendinin yanına gittim ve dedim ki “hanımefendi  gişelerdeki memurlar boş oturuyor vatandaşlar ise bekliyor bu nasıl iş. Buna bir çözüm bulamaz mısınız? Hanımefendi cevap verdi: ” O dolu olan bayanın işi bitecek ki diğer işlemler yapılabilsin aksi halde yetkimiz yok”… Bu safsatayı duyunca açtım ağzımı yumdum gözümü. Sizin yapacağınız bankacılığın da sizin de deyip başladım bağırmaya. Bunun üzerine anında olay çözüldü ve işler tıkır tıkır yürümeye başladı. Sorarım size bu ülkede gariban vatandaş işini nasıl çözecek?  Şayet biz bağırıp çağırmamış olsaydık öğlenden sonrayı beklemek zorunda kalacaktık. Bu ülkede bağırıp çağırmadan iş yaptırmak ne zaman mümkün olacak çok merak ediyorum doğrusu…

                Gelelim asıl konumuza;  Dün gazeteye gittiğimde personelim, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü'nün Samsun'a  geldiğini her gazeteden bir temsilcinin katılmasını talep ettiğini, bizden kimin katılacağını sorduklarında “hayır bizden hiç kimse katılmayacak” dedim. Aslında o toplantıya bizzat katılıp Basın İlan Genel Müdürü'ne o toplumun içerisinde birkaç söz söylemek isterdim.  Şehrimize misafir geldiği ve hemşerim olduğu için “kimse katılmasın” diyerek olayı geçiştirdim. Bunu söyleme nedenine gelince, Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü, DENGE Gazetesi'ne adeta  ergenekoncu gazeteciler gibi davranıyor. Gazetenin noktasına virgülüne kadar en ufak bir eksiklik olup, olmadığına bakılarak ceza uygulanıyor. Düşünebiliyor musunuz burç fallarında bir burçla ile ilgili yapılan yorum iki gün aynı oldu diye bizim gazeteye ceza kesildi. Sorarım size her gün yirmi dört sahife çıkan bir gazetede ufak tefek eksiklikler olmaz mı? Sadece bizim gazeteye ceza kesebilmek için dağıtım şirketinin ta geriye dönük iki yıllık tirajlarını denetlediler. Oysa ki biz sattığımızı noktasına virgülüne dokunmaksızın doğru yazarken, bazı gazeteler tirajda bizden çok çok geride olmalarına rağmen bizden önde gözükmelerine kimsenin sesi bile çıkmadı.

                Şunu açık ne net ifade etmeliyim ki; Bu şehirde sadece ve sadece Web ofset baskısı olan dört gazete basın ilanın istediği baskıyı yapma imkanına sahiptir. Bunun dışındaki tabaka baskısı ile baskı yapan gazetelerin hiç birisinin Basın İlan Kurumu'nun istediği baskıyı yapma imkanı teknik olarak mümkün olmadığını herkes bilir ama  onlara kimse sesini çıkartmaz. Basın İlan Kurumu zaman zaman ani denetimler yapıyor ancak bu denetimler olmadan birileri haberi buralara uçurup yapılacak denetimle ilgili tedbir aldırıyor. Biz bu gazetelerin kapatılmasını asla ve kata istemeyiz ancak hakkaniyet neyi gerektiriyorsa onun yapılması gerekmez mi?

                Geçtiğimiz yılın Kasım Ayı'nın 22. günü gazetemize yönelik bazı siyasetçilerin yaptırdığı operasyon sonucu personelimiz aylık icmal varakası denilen basit bir evrakı sadece sekiz gün geç verdi diye  tam onbeş bin lira Basın İlan Kurumu ceza kesti.  Konuyla ilgili bizzat kendim  Sayın Genel Müdürü arayarak olayı anlattım ve yaptığımız itirazın bu doğrultuda değerlendirilmesini talep ettim. Kendisi telefonda “olur elimden geleni yaparım” demiş olmasına rağmen cezayı aynen onayladı. Bizim dünya görüşümüz, yaşam biçimimiz, duruşumuz belli olmasına rağmen sırf bazı siyasetçilerin baskısı sonucu bize Ergenekoncu gazetelere yapılan uygulamalardan daha ağırlarının reva görülmesi siyasetin basın üzerindeki baskısının açık göstergesidir. Sayın Genel Müdür Samsun basını ile toplantı yapıp, mavi boncuklar dağıtabilir ancak bize mavi boncuk değil, adalet ve hak gerek.İşte bu nedenle biz bu toplantıya iştirak etmiyoruz. Yüce Rabbimden temennim Basın İlan Kurumu'nun verdiği ilana muhtaç  kalmaksızın yayın yapacak ekonomik güce erişmektir. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR