RİYAKÂRLIĞIN BU KADARINA DA PES YANİ!

                                     RİYAKÂRLIĞIN BU KADARINA DA PES YANİ!
       Bazı insanların hâl ve gidişâtlarını davranış biçimlerini görünce inanın insanlığımdan utanıyorum. Merhum Demirel siyasi hayatımıza çok şeyler katmış bir siyasetçiydi, Dün söylediğinin ertesi günü tam tersini yapınca, dün dündür bugün bugündür, diyerek işin içerisinden çıkıyordu. Ancak o siyasetçiydi; günün şartları değiştiğinde yapması gerekenin o olduğuna inanıyordu. Zira siyaset yapanların  muhalefette konuştukları ile iktidarda konuştuklarının örtüştüğünü görmek pek mümkün olmuyor. Ancak bazı siyasetçiler, hayatları boyunca dün dedikleri ile bugün dediklerini değiştirmemeye çalıştıklarını rahatlıkla görebiliriz. Merhum Erbakan Hoca, 1969 yılında Milli Nizam Partisi ile başladığı siyasi hayatında, ölünceye dek Milli Görüş zihniyetinden hiç vazgeçmemiş bir siyasetçiydi; Allah mekânını cennet eylesin.
     Siyaset yapanlar  böyle yapar iken diğer insanların da onlar gibi yapması çok ama çok abes bir durum değil mi sizce? Çok değil,  bundan iki yıl öncesine kadar yere göğe sığdıramadıkları Cemaat mensupları ve onların kurumları ile ilgili şimdilerde yerden yere vuran gazetecileri görünce iğreniyorum. Daha düne kadar o kurumların boy boy reklamlarını alıp, başlarındaki insanları yere göğe sığdıramayan bazı yalaka basın mensupları şimdi aynı kurumlarla ilgili manşetlerde yaptıkları haberleri görünce şaşırıp kalmamak mümkün değil. Biz onları o kurumları yere göğe sığdıramadıkları günlerde, sadece aklımızı kiraya veremeyiz dediğimiz için Cemaatin hedefi haline gelip operasyonlar geçirirken, o yalakalar onları yere göğe sığdıramıyorlardı. Şimdi konjonktür onların aleyhinde olunca gazetelerinin manşetlerinde falanca okula şu operasyon yapıldı, feşmanca kuruma bu operasyon yapıldı, terör örgütü Cemaatle ilgileri olup olmadığı araştırılıyor, demelerine ne kadar içerliyorum anlatamam.
     Allah aşkına soruyorum size bugün ülkede yapılan operasyonlarda terör örgütü üyesi denilen insanlar daha düne kadar iktidara en yakın insanlar değil miydi? Bu adamlar kara paraları filanca holdingde veya feşmanca kurumda aklamış iseler bu yeni mi olmuş, yoksa yıllardır yapılmasına rağmen iktidara yakın oldukları için göz mü yumulmuş? Bizimle berabersen her şey mubah ama bizi terk edersen yaptıklarını ortaya çıkarıp, hallaç pamuğuna çeviririz mantığı ile devlet yönetmek ne kadar doğru? Bu şehirde benden çok Cemaat tarafından dışlanan ve zulmedilen ikinci bir kişi yoktur ama bana bunlar yapıldı diye şimdi 'oh olsun' diyemem, buna vicdanım elvermez. Kaldı ki o kurumlar bize tek bir tane dahi reklam vermedikleri gibi abonem olan cemaat mensuplarını teker teker dolaşıp aboneliklerini iptal ettiler. Hiç unutmuyorum Subaşı civarında aktar dükkânı olan Cemaat mensubu bir arkadaş, gazeteyi arayarak aboneliğini iptal edince, demiş ki, siz bizim cemaatin düşmanısınız aboneliğimi iptal edin. Bunun üzerine o arkadaşı arayıp görüştüm ve O’na dedim ki, “Arkadaş sen benim yaşam biçimimi, aile yapımı, inancımı, itikadımı biliyor musun da böyle konuşuyorsun? Benim çocuklarımın tamamı bu cemaatin okullarında, dersanelerinde veya evlerinde kalmalarına rağmen, ben nasıl cemaat düşmanı olabilirim ki?” Bunun üzerine arkadaş aynen şunu söyledi “Ben onu bunu bilmem, bana falanca abi geldi( kerestecibaşından bahsetti) ve senin cemaat düşmanı olduğunu söyledi, ben ona inanırım sana inanmam” dedi, ben de saygı duydum.
       7 Haziran seçimlerinde listeye giren Çiğdem Karaaslan Hanım’la ilgili, o günlerde, olmaz, tutmaz, bu şehrin insanı değil, diyenlerin tamamına yakını şimdi aynı Çiğdem Hanım’ı yere göğe sığdıramıyorlar. Yok neymiş efendim, sorunları çözecekmiş, onun MYK’ya girmesi Samsun için büyük bir şans imiş, yani sizin anlayacağınız yalakalığın bini bir para... Çiğdem Hanım insan olarak iyi bir insan, listede de muhtemelen olacak, ancak geçmişte Samsun’da kalmadığından tanınmayan bir isim. Bunu dün de söyledik, bugün de söyleyeceğiz yarında söyleriz. Dün bazı siyasetiler için yağcılık yapanlar, bugün onları görmezlikten geldikleri gibi yarın da Çiğdem Hanım makamından ayrılınca O’nu da tanımazlıktan geleceklerinden en ufak bir şüphem yok. Bu insanlar nasıl insan anlayamıyorum. Dün mahkemelik olup, hakkında demediklerini bırakmadıkları, toplumun tamamına yakınının lanetlediği bazı kişilerin verdikleri payeleri alacak kadar küçülen bu insanlara ne demeli siz takdir edin. İşin enteresan tarafı, utanmadan, sıkılmadan çıkıp toplumda birleştirici rolü oynamaları kadar rezilce bir duruma düşmeleri de onların kişiliklerinin dışarıya yansımasıdır. İnsanların azıcık  ilkeli, dürüst, şahsiyetli, dün dediğinin bugün tam tersini söylemeyecek kişiliğe sahip olmaları gerekmez mi?  
     Önceki gün tanımadığım bir numara üst üste iki kez aramış, ben cevap verememişim. Kim bu arayan diye merak edip döndüğünde bir de ne göreyim, yıllarca hakkımda her türlü hakaret, küfür, saldırı haberleri yapan sitenin görünürdeki sahibi arıyor. Buyur derdin ne deyince, adam başladı evelip gevelemeye. Yok efendim, ben yazmadım falanca yazdı ama ben kimin yazdığını bilmediğimi söyledim, savcılık ifademde şu kadar hapis cezası, bu kadar tazminat aldım, yarın da mahkemelerimiz var ben her şeyin gerçeğini anlatacağım ama siz devam eden davalarınızdan vazgeçin deyince, O’na dedim ki “ Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye”. Daha önce nerdeydin? Şimdi bu tür adamlar ve beraberindekilerin kurduğu cemiyetlere gidip poz veren adamlara ne demeli, siz takdir edin. Kalın sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR