ONDÖRT YIL GERİDE KALDI

Ömür o kadar çabuk geçiyor ki anlatamam, çocukluk yılları, gençlik yılları, iş hayatı derken birde bakmışsınız ki yaş altmışa dayanmış. Geriye dönüp baktığınızda onca çile, onca uğraş, onca mücadele hayatınızdan bir parçayı koparmış götürmüş de sizin de haberiniz yok. Hayat gerçekten zor, hele hele sosyal hayatın içerisinde iseniz işiniz daha da zor, toplumda o kadar çok insan çeşidi var ki anlatamam, ikiyüzlüsünden karaktersizine, yalancısından üçkâğıtçısına herkesle uğraşmak zorundasınız. Bu zorlu mücadeleden ilkelerinden, inancından, duruşundan (olanlar tabii ki) taviz vermeden hayatı yaşayanlara selam olsun. Biz elimizden geldiği kadar bu ölçülere riayet ederek hayatımızı idame ettirmeye çalıştığımızdan ödemediğimiz bedel, çekmediğimiz çile, yaşamadığımız sıkıntı kalmadı ama geriye dönüp baktığımdan şunu neden yaptım, keşke yapmasaydım dediğim bir şey yok. Bugün olsa aynı şeyleri tereddüt etmeden yaparım, insanın yaşamasının bir anlamı olmalı, yiyip, içip, tuvalete gitmekten ibaret olan hayat her canlı için geçerli olsa da insanoğlu için asla geçerli değil, biz yaradılış gayemize uygun yaşamaya çalışan insanlarız, bunun için gereken bedeli de ödemek zorundayız.
   Buraya kadar olan kısım şahsımızla alakalı kısımdı, gelelim gazete olarak yaptıklarımıza, on dört yıl önce bu gazeteyi kurarken amacım şehirde yanlış giden pek çok şeye karşı duruş gösterip doğru olanları bu satırlardan siz değerli okurlarımla paylaşıp toplumu uyandırmaktı. Şu bir gerçek ki Dünyanın en zor işi doğrunun yanında olmaktır, doğrudan yana olmanın o kadar çok bedeli olur ki anlatamam. Menfaat birlikteliği olan insanlar Dünya görüşleri ne olursa olsun asla çatışmazlar, onlar için ölçü vicdanları değil, cüzdanlarıdır. Doğrudan yana tavır koyduğunuzda karşınızda o kadar çok insan olur ki aklınız şaşar, dost zannettiğiniz pek çok insan size öyle düşman olur ki sizin de aklınız şaşar. Verdiğiniz hak ve adalet mücadelesinde azıcık ayağınız kayıp zayıflarsanız dost zannettiğiniz insanların size olan hitap şekilleri dahi değişir ama azıcık güçlenip masaya vurduğunuzda ses çıktığını görünce köpek gibi etrafınızda dolaşırlar. Bu insanları gördükçe insanlıktan, toplumdan, hatta kendinizden bile nefret ediyorsunuz. Daha önce yağ bal olduğunuz insanlar on yıl aramayıp rahatlama dönemine girdiğinizde arayınca onların telefonlarına dahi bakmıyorsunuz.
   Ocak ayının yirminci günü hem benim hem de gazetemizin doğum günüdür, bu vesileyle gerek arayan, gerek yazı yazarak tebrik eden, gerek mesaj atan gerekse sosyal medyadan tebrik eden dostlarımıza teşekkür ediyorum. Normalde ben bu mesleği meslek olarak kabul etmiyorum, yaşadığım sıkıntılar nedeniyle kurdum gazeteyi beş yıl yapıp bırakmak istiyordum. Ancak yaşadığımız sıkıntılar ve bu işe giren bazı insanları görünce mesleği bırakamayacağımızı anladım. Bu can bu bedende olduğu müddetçe bu işi yapmaya devam edeceğiz, bazı insanlar hakketmese de bu şehri çakalların eline bırakmaya niyetim yok. Bu şehir Çetelerin, mafya bozuntularının ve sahtekarların cirit attığı bir şehir olmaması için elimden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğim. Keşke bendeki hassasiyet konuşurken mangalda kül bırakmayan bazı bürokrat ve siyasetçilerde de olsa. Sözü fazla uzatmadan burada kesmek istiyorum, nice on dört yıllara, nice doğru ve dürüst haberler yapmaya. Allah'a emanet olunuz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR