Ahmet Ufuk Erkan

Ahmet Ufuk Erkan

ÖKSE

 

 

 

 

Kalbimdeki sabrı yakala. Dilimdeki metâneti… Aşınmış topuklarla yürüyüşümü yakala. Sızısını sırlayan kabuklu yaralarımı. Pelesenk olmuş adını yakala; dillerime yapışmış gibi.

Yorgun atlar gibi terleyişimi yakala. Pırıldayan terlemelerle suya kesilişimi yakala. Öksesine uçan kuş gibi ya da oltaya atlayan bir balık… Tekrar tekrar yakalanışımı yakala. Dudağımda kalan izlerle yaşayışımı yakala. Ya da teleklerimin yapışmasını öksene… Yakarışımı yakala benim, asla tuzaktan vazgeçme diyen, inleyen, yakalan o tuzağa diyen… Sesimi yakala, dillerimden sızım sızım sızan…

[Mora çalan kızıllıkla bir kan akıyor şimdi. Ruh nasıl kanar, ne renktir, bunu bilmiyorum ben. Kalbin sabrı ne renktir, bilmiyorum. Bilmeden geldik ve bilerek yaşar gibiyiz. Seçerek yaşar gibi. Ruh aldanması aslında, dünyayı eve çevir benim için. Dört duvarı dünya et ya da… Yoruldum yorgunluklardan, dinlendir beni. Ruhumdan bir ben yont, benim için. Demir zımparalarla alazla beni. ]

Aklımdan kalbime sızan, yoksa kalbimden aklıma yükselen mi demeli, yüzünü yakala işte, artık neredeyse, neremdeyse… Yüzünü yakala –ki her aynamda gizli- , bakışımdan çağıldayan seni yakala benden… Gözümden damlayan, kavuran ateşle, yakan, yıkan, o yangın minvâl virân eden yangınla, yangınımla yakala.

Steril dağlamalarla dağla, tarifim olan yaramı. Tarifimi ve tarihimi yakala. Tümden sen olmuşluğumu yakala. Tarifini ve tarihini yakala.

 

Dumana boğuyorsam, dumanlar arasında, sen oluyorsan o duman… Her cümle soru işaretiyle biter gibi bitiyorsa… Yarım ağız cevaplarımı yakala.

[Her ip, yağlı urgan gibi şimdi. Boyun nasıl kırılır, ayak nasıl epildek sallanır, bunu bilmiyorum ben. Sana âmâde bir boyun ne renktir, bilmiyorum ben. Bilerek koydum boynumu. Can yanar mı, yanmaz mı, bilmiyorum ben.]

Gecikmelerimi yakala. Vaktinde gelişlerimi de… Yakala… Tümden zamansın, zamanımsın. Herkes bigâne olsa, zihin çöplüğümde parıldarsın. O ince pırıltıyı yakala…

[Her parıltı sensin şimdi. Gölgen nedir, ne renktir, bunu bilmiyorum ben. Işıltında dolambaçlı yollarda dolaşan, nasıl bir gölgedir, bilmiyorum ben. Işıldadın da o yüzden gölgeyim, gölgedeyim, elini çekersen biter miyim, bilmiyorum ben.]

Gölgeden kara karanlığımı yakala.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Ufuk Erkan Arşivi
SON YAZILAR