NE DE BASIN BAYRAMI YA?

                                                      

 Malumunuz önce ki  gün  basın bayramıydı. Valilik basına iftar verdi. Ekibimi gördermeme rağmen ben katılmadım. Katılmama nedenim Vali Bey'e olan tepkiden veya farklı bir konu olduğundan  dolayı  değil, basın bayramı olarak adlandırdıkları  bayrama  olan  tepkimdendi. Zaten beş yıldır bu tür yemeklere katılmıyorum, geçmişte bu tür yerlere katılmak zorunda kaldığım için bana hiç hoş gelmiyor.

Beni tanıyan herkes siyasi düşüncemi, dünya görüşümü bilir ve bunu açıklamaktan da asla gocunmam. Yapılan yanlışlıkları yazmaktan da asla taviz vermem. AK Parti iktidarı bu ülkede ciddi anlamda güzel işler yaptı. Toplumun büyük sorunlarını çözdü. Sağlık, ulaşım, eğitim alanlarında yaptığı çalışmalar asla küçümsenemez. Basın konusunda ise bu iktidar bana göre sınıfta kalmıştır. Neden sınıfta kalmıştır derseniz; Cumhuriyet döneminde Milli Şef dönemini  dahi aratmayacak  derecede basın  camiası  kumpasa  alınmış durumdadır. İktidara yakın gazetelerle  ilgili yapılan  uygulamalarla iktidar karşıtı gözüken veya doğruları yazan gazeteler  çok farklı uygulamalara maruz kalmaktadırlar. Biraz dik durmaya kalkan gazeteler ve gazeteciler  için  bu  dönem Cumhuriyet döneminin en sıkıntılı dönemidir.

 Dilerseniz  anlaşılması  bakımından konuyu biraz daha açalım. Bir gazete belgeli, şahitli bir haber yapıyor karşı taraf onu şikayet edince hem tazminat yiyor,  hem de ceza alabiliyor ama başka bir gazeteci  sırf yalakalık yaptığı için ona en ufak bir ceza verilmiyor. Allah'a şükür olsun ki yüksek  mahkemeler var da bu yanlışların bir çoğu yargıdan dönüyor.  Yoksa emin olun ki bu ülkede gazetecilik yapmak mümkün olmazdı.

Örnek olarak İl Özel idaresi ile ilgili yaptığımız haberlerle ilgili bakın bugüne kadar ortada ses soluk var mı? Biz olayı bizzat Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmiş olmamıza rağmen konu İçişleri Bakanlığı müfettişlerine intikal ettirilmek suretiyle bir teftiş başlamış ama aradan geçen onca zamana rağmen teftişle ilgili en ufak bir ses yok. Bırakın sesi ellerinden gelse biz bu haberleri yaptık diye bizi divanı harbe verecekler, sorarım size basın özgürlüğü bunun neresinde. Yargıtay bir içtihat kararı alıyor ve diyor ki “basın özgürdür. Haber yaparken haberin güncelliğinin dışında hiçbir şeye bakmak zorunda değildir” diyor. Yerel mahkeme diyor ki, “Sen bu haberi yaparken yaptığın haber eleştiri sınırlarını aşmıştır” diyor.

 Geçtiğimiz aylarda iş adamı Galip Öztürk kendisi ile ilgili iddianameyi yayınladık diye, bize otuz bin liralık tazminat davası açmış. Nasıl oldu ise yerel mahkeme “bu haber belgeye dayalı yapılmıştır” diyerek davayı reddetti.  Bu  konuda Yargıtay'ın içtihat kararları açıkça ortada. Hatta geçtiğimiz hafta Sauna Çetesi ile ilgili haber yapan gazeteciye yerel mahkemenin verdiği yedi yıl cezayı Yargıtay bozdu. Yargıtay'ın gerekçesi aynen yukarıda dediğim gibi basının hür olduğunu ve dilediğini haber yapabileceğini gerekçe  göstererek  yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu.

Bizimle ilgili yerel mahkemelerin verdikleri tazminat cezalarının bir kısmı aynen Yargıtay tarafından bozuldu. AK  Parti'li yetkililer çıkıp “bizim iktidarımız döneminde basına özgürlük verdi” diyor iseler gördüğüm davalarla ilgili mahkeme tutanaklarını görmelerini tavsiye ederim. Bu ülkede basın asla özgür değil. Dün İstanbul'dan bir ajans gazetemizi arayıp reklam fiyatları alırken gazete sahibi ile de görüşmek istediğini söyleyince arkadaşlar bana bağlamışlar, hanımefendi diyor ki;  İktidara  yakın gazete iseniz size reklam verebiliriz. Hanımefendi açık ve net konuştuğu için hoşuma gitti. Kendisine dedim ki “Bak kardeşim ben AK Parti'liyim ancak iktidara yakın değilim” deyince, kadıncağız şaşırdı ve bu nasıl olur dedi. Kendisine dedim ki ben dünya görüşü olarak ve Başbakan'ın yaşam biçimine olan sevgimden ötürü AK Parti'liyim ancak AK Parti içerisindeki soysuzların en büyük düşmanı da benim haberin olsun…

 Vali  Bey'in verdiği  iftar nezaketen güzel bir iftar  yemeği olabilir ancak gerek ülkemizdeki  basın  üzerindeki  baskı  söylediklerimin ne anlama geldiği  daha iyi anlatacaktır kanaatindeyim. Bir ülkede basın toplumun vicdanı, gözü, kulağı olmadığı sürece o ülkede değil basın bayramından bahsetmek edilse edilse zulümden bahsedilebilir.

Biz yılmadan, bıkmadan, usanmadan duruşumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz. Dün ne demişsek bugün aynı şeyleri söylemeye devam edeceğiz. Unutmayın ki dünya kurulduğu günden bu güne kadar Hak ile Batıl Savaşmıştır. Bu savaşlar kıyamet sabahına dek devam edecektir. Biz inancımızın, kişiliğimizin ve mesleğimizin gereği ne ise onu her zaman yapmaya devam edeceğiz. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR