Ahmet Ufuk Erkan

Ahmet Ufuk Erkan

MÜBÂREK OLSUN KURBAN BAYRAMIN

MÜBÂREK OLSUN KURBAN BAYRAMIN

        Kurbanını kes. Şöyle, büyüklüğüyle övüneceğin bir şey olsun ama. Hatta üstüne binmeyi dene. Şunu düşünme bunu denerken:Hadi seni taşır, ya ailenin diğer fertleri ne olacak? Sen bunu düşünme. Bıçağı vururken, sadece ne elde edeceğini düşün. Göz kırp sağındaki meleğe. Hânene bir sevap yazması için teşvik et. 

        İşte bu yüzden, hayvan severler anlamıyor seni bir türlü. Çünkü cidden, sadece bir hayvan kesiyorsun. Kibre varan gururunu kesmiyorsun, dedikodunu kesmiyorsun… Gözünle görmediklerini konuşmayı kesmiyorsun, vehimlerini gerçek sanmayı kesmiyorsun. Parmağını bile kesmiyorsun… Baban İbrahim, tam bir sunuşla, teslimiyetle… Öyle kessen, inan, sana da gökten inecek… İşte o yüzden, hayvan boğazlamayı aşamıyorsun ve kızıyor hayvan severler. Aslında sen de hayvan seversin, farkında değilsin. İçindeki hayvanı seviyorsun. Kibrini, cimriliğini, dedikoducu dilini… Ki bayram affetmektir, oysa sen kinini, nefretini seviyorsun. Hadi boğazla şimdi…

        Tamam, tamam, alınganlık gösterme hemen ey okuyucu. Sana demiyorum. Kendime diyorum. Kendime dersem, biliyorum, “haklısın” diyeceksin. Aman haklı ol. Haklı olmanı da kurban etme sen. 

        İşte ben yıllardır böyle, sadece hayvan boğazlıyorum. “Allah büyüktür” Allahu ekber yani, derken, gözüm komşunun hayvanında. Benimkinden, onun hayvanından fazla et çıkar; tartıyorum gözümle. Cipimin arkasından alıyorum koçu; benim arabam, onlarınkinden daha büyük. Aslında, bu arabayı kessem daha akıllıca olur. Sırattan uçarak geçer benim cip… Lâkin, ille de bir hayvan kesmek lâzım. 

        Anladın… Ben, kibriyle yaşayan, dedikodudan geri durmayan, gözümle görmediklerimin katmerli anlatımını yapan bir hayvanım. Ve bu hayvanı keseceğime, işte bu hayvanı kesiyorum. İşte o yüzden, hayvan severler ayaklanıyor. Zira ben cidden, sadece hayvan boğazlıyorum… 

        Sen bunu yapmazsın ey okuyucu. Bunu ancak ben yaparım. Bu hayvanlık, ancak benim mesleğim… O yüzden, sakın üstüne alma ve alınma… Eğer bunca dil dökmeme rağmen alınıyorsan hâlâ, sen de içindeki hayvanı kontrol et. Kızgınlığını da kurban et ey okuyucu… İçinde, bende olduğu gibi bir affetmemezlik varsa, onu da kurban et. Yoksa kıyma Allah’ın hayvanına…

        Dünya dünyayı kustuğunda, gök kendinden vazgeçtiğinde, anlayacaksın, ne kadar küçüğüz. Hükmümüz yok, anlayacaksın, anlayacağım… Yer gökle birleştiğinde bir gün, kibrinle birlikte geçeceksin yerin dibine, geçeceğim… İşte ancak öyle bir günde, komşuna değil, kendine bakacaksın, bir saniye zarfında. Başkasının hayatı değil, işte o an, belki ilk kez, kendi hayatının şeridi geçecek gözünden. Yanında götürdüğün ateşle birlikte, hiç kimsenin ateşiyle boy ölçüşmeyi düşünmeyeceksin, düşünmeyeceğim… 

        İlle de o günü bekleme, beklemeyeyim… Kendi derdine düşeceğin gün gelmeden, kendi derdime düşeceğim gün gelmeden, düş kendi derdine, düşeyim… Kes artık şu hayvanını… 

        Hayvanını kesmeyen, sadece hayvan kesmiş olur. Hadi mübârek olsun kurban bayramın…
Not: Bayramlar böyle geçtiği sürece, bu yazı her kurbanda yayınlanacak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Ufuk Erkan Arşivi
SON YAZILAR