MHP'de Yaklaşan İl Kongresi ve Adayların Durumu

“Sürekli Ak Partide olup, bitenleri yazıyorsun” diyen arkadaşların bu yazıyı da okumalarını tavsiye ediyorum. Ancak hangi yazının ne kadar okunduğunu çok iyi bildiğimden, bu yazının okunma oranını da merak ediyorum. Çünkü bu güne kadar siyasetin dışında kültürel ağırlıklı yazıların okunma oranının düşük olduğunu pek ala bildiğimden, bu yazının ne kadar okunacağını da merak ediyorum.

            Eskiden ülkücü olmakla, MHP"li olmak nerede ise biri birine denk ifadelerdi. Ancak şimdi durum biraz farklı. MHP"liler birkaç kategoriye ayrılıyor. Bu kategorileri tasnif edecek olursak hayli bir gruplandırma yapmamız gerekecek. Ancak biz yine de elimizden geldiği kadar sadeleştirerek izah etmeye çalışalım. İlk grup MHP"liler eski adıyla Ülkü Ocakları"ndan yetişmiş, 12 Eylül ihtilalinde hapse düşüp çile çekmiş ülkücüler. Bunlar da üç kısma ayrılıyor; birinci kısım kendisini tasavvufa verip, siyaseti bırakanlar; ikincisi hapisten çıktıktan sonra ekonomik sıkıntıya düşüp, gayri yasal işlere girmek zorunda kalanlar, üçüncü kısım ülkücüler ise dava, ilke, duruş siyaseti yapıp bazıları MHP ye bazıları BP ye gidenlerdir. İkinci grup MHP"liler atadan, dededen, babadan aldıkları siyasi mirası devam ettirmek isteyen MHP"lilerdir. Üçüncü grup MHP"liler ise siyaseti istikbal, beklenti veya bugünkü deyimi ile politika olarak yapanlardır. Merhum Alparslan Türkeş"in ölümünden sonra ülkücü camianın tamamı MHP kadrolarında barınmamış veya barınamamış olsa bile; büyük bir bölümü dava, ilke, ideal uğruna partilerinden vazgeçmemiştir. Davanın çilesini çeken bu insanlar, sıra çileye geldiğinde ön saflarda iken, sıra nimete geldiğinde horlanmaları, dışlanmaları onları kahretmiştir, ama yinede davalarından vazgeçmemişlerdir. Dünyanın her yerinde her zaman dava adamları horlanmış, dışlanmış, çile çekmiş, ama kimseden takdir görememiş olmalarına rağmen yine de davalarından vazgeçmemişlerdir.1980 yılından önceki dönemde 5000 civarında ülküdaşını kaybetmiş bir davanın mensupları, kolay kolay davalarından vazgeçecek insanlar olmadıkları aşikâr. Allah"tan o kötü günlerin bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.

            Bu kadar izahattan sonra gelelim önümüzdeki İl kongresindeki adaylara. Adaylardan şimdiki İl Başkanı uzun zamandır tanıdığım, sevdiğim bir insan. Ailesinden tutun, ticaretine kadar düzgün bir insan kazanıp, kazanmayacağını bilemem. Ama iş görme kabiliyeti partililer tarafından en çok eleştirilen yönü olsa da bana göre düzgün bir insan. Diğer adaylara gelince Şaban Kılıç birebir tanımadığım bir arkadaş. Ancak anladığım kadarı ile yukarıda bahsettiğim ocaklardan yetişme bir arkadaş. İhtilalde hayli uzun bir zaman içeride yatmış. Ocaklardan yetişme ülkücülerin de onu desteklediği söylenmekte. Bir diğer aday arkadaşımız Yekta Yılmaz"ı da tanımıyorum. Ancak yanında bulunan arkadaşların büyük bir kısmı tanıdığım insanlar. Merhum Süslü Hafız Hoca Efendi"nin oğlu Mustafa Ayhan, sevdiğim tertemiz bir adamdır. Kendisine faydası olmasa da, kimin işi düşerse anında koşan, fedakâr, dürüst bir arkadaştır. Lokantacı Hasan ise hepimizin tanıdığı, sevdiği dürüst, şahsiyetli bir arkadaşımız. O da Yekta Yılmaz"ı destekliyor. Bu arkadaşlarımızın basından bir serzenişleri var. Geçenlerde Yekta Yılmaz"ın adaylığı ile ilgili istişare toplantısı yapan bu heyeti, birileri sabote edip; gazetelere, “Avukat Yekta Yılmaz İl Başkanlığı"na aday oldu” diye haber yapıp, yollayınca; sanki parti dışında bir mekânda adaylığını açıklamış pozisyonuna düşürülmek istendiğini, basının da bunu haber yaptığını, hâlbuki önümüzdeki hafta bir basın açıklaması ile bunu açıklayacaklarını belirttiler. Doğrudur,arkadaşlarımız haklıdır. Ancak biz basına gelen haberi yapar iken, çoğu zaman araştırıp yaparız. Ama bazen muhabirler biri birine haber paslarlar. (Bu da muhabirlerin üç kâğıtçılığıdır) İşte o zaman bu türden hatalar rahatlıkla yapılabiliyor. Arkadaşımıza çalışmalarında başarılar diliyoruz.

            Gelelim son adayımız, benim eski meslektaşım, eski komşum, uzun yıllardır tanıdığım Erdal Türker"e. Erdal Türker bana göre geleneksel ülkücülerden farklı siyaseti gereği için yapan bir arkadaşımız. Severiz, sevmeyiz, bizim gibi yaşar, yaşamaz.Ama adam politika yapıyor, “Politikanın gereği ne ise onu yaparım” diyor. Bu, o arkadaşımızın tercihidir. Saygı duymak zorundayız, “Vay efendim bilmem hangi meyhanede gününü gecesini geçiriyormuş, yok ülkücülük davasından gelmemiş.” filan, falan. İyide kardeşim bu arkadaşımız MHP" den İlkadım İlçe Başkanı, İl Genel Meclisi Üyesi, MHP Grup Başkan Vekilliği yaptı. Ben mi yaptım? Yoksa MHP"liler mi yaptı? O halde bu arkadaşımız sapına kadar MHP"lidir. Seçimi kazanır, kazanmaz beni ilgilendirmez. Ama bildiğim tek şey, siyasette yarış vardır ve işin doğrusu da budur. Hani diyorlar ya, “Havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız yerinde olsun”, şimdi ben de diyorum ki: Seçimi kim kazanırsa kazansın, yeter ki kırılma, dökülme ve küsme olmasın, tüm adaylara başarılar dileyerek, hepinize mutlu pazarlar diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR