GE-LE-ME-Dİ-LER

                                                     GE-LE-ME-Dİ-LER

             Konumuza girmeden önce geçtiğimiz yazıda unuttuğum bir kaç arkadaşı burada zikretmek istiyorum. Zira yıllarca birlikte arkadaşlık yaptığım, Dt. Ahmet Okuyucu ve Harita Mühendisi  Adil Tok kardeşimi, yazmayı unutmuşum. Müracaat eden aday adayları o kadar fazla ki içlerinden, arkadaş olduklarınızı dahi unutturacak kadar sayıca çok olduklarından, arkadaşlar mazeretimi makul karşılasınlar. Son yazımla ilgili şehir dışından o kadar çok arayan oldu ki anlatamam. Arayanların tamamı, ‘bizim düşündüklerimizi yazmışsın sağol’ diyorlar. Demek ki toplumun nabzını iyi ölçmüşüz veya biz de toplumun düşündüklerini düşündüğümüzden, onların duygularına tercüman olmuşuz. Toplum artık bazı şeylerin değişmesini istiyor. Yıllardır görmeye alıştığı simaları artık görmek istemiyor. Ulaşabileceği temiz simaları, Milletvekili olarak görmek istiyor. Umarım AK Parti Genel Merkezi bu hassasiyeti göz önüne alarak liste yapar.

        Gelelim asıl konumuza; malumunuz geçtiğimiz Cumartesi günü MHP

İl  Kongresi yapıldı ve Kongre’de Ömer Süslü Kardeşimiz İl Başkanı seçildi. Erkan Avcı ile ilgili düşüncelerimi daha önce yazmıştım. Bir nebze olsun onunla ilgili kamuoyunu bilgilendirdiğimi düşünmekteyim. Yazımı okuyup da arayanların tamamı aynen yazıya katıldıklarını ancak seslerini çıkaramadıklarını söylediler. Zaten ben de kimseden, düşüncelerini seslendirmesini istemedim. Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki Allah MHP’yi çok büyük bir badireden kurtardı! Şayet o zat-ı muhterem MHP gibi Türkiye’nin köklü partilerinden birisi olan bu Partiye İl Başkanı olmuş olsaydı, parti çok şey kaybederdi. Hatta sadece kaybetmekle de kalmaz, çok ciddi sıkıntıların yaşandığı bir örgüt haline gelirdi. Zaten arkadaşımız basına verdiği ilanlarda da aralarına tire işareti koymak şartı ile Ge-li-yo-ruz yazmıştı. Bu ne demektir bilir misiniz? Siz isteseniz de istemeseniz de biz geliyoruz, demektir. Ama MHP delegesi sağduyulu davrandı da bu insanların partinin başına geçmelerine engel oldu.

       Gelelim bir diğer konuya; Bir internet sitesinde Şaban Kılıç’ın bazı Çetelerin baskısı sonucu aday olmadığı yönünde haberler yapıldı. Bu konuyla ilgili Şaban Kılıç ile görüşme gereği dahi duymadım. Zira Şaban Kılıç, öyle çeteye meteye pabuç bırakacak bir arkadaş değil. Neden aday olmadığını bilmiyorum ancak MHP gibi neredeyse hiç Belediyesi olmayan bir Parti de İl Başkanlığı yapmak, hamallıktan başka bir şey olmadığını düşünürsek, ondan aday olmamış olabilir! Bir de Vekilliğe müracaat etmeyi düşündüğünden aday olmamış olabilir. Ben Şaban Kılıç’ı çok eskiden tanımasam da yaklaşık on yıldır tanıdığım bir insan. Gençlik yıllarından itibaren davasının içerisinde olmuş, çizgisini hiç değiştirmemiş bir arkadaş olduğunu çok iyi biliyorum. Ancak kendisine de ifade ettiğim gibi biraz ‘layt’ çıktı ben daha sert, daha otoriter, daha diktatör bir İl Başkanı olacağını düşünmekteydim. Ama yaptığı icraatlarla beni yanılttı. Zira şayet İlkadım Meclis Üyeleri listesine müdahale etseydi İlkadım’da sonuç farklı olabilirdi ama nasipten ötesi de olmuyor.

          Diyeceksiniz ki  Şaban Kılıç’a aday olmaması yönünde baskı yapan birileri  olmuş olabilir mi? Elbette ki olabilir. Zira daha önceki yazımda da yazdığım gibi, benim şahsen 2009 yılında yaşadığım saldırı olayında bana saldıran ve Çeteden yargılanan kişilerin Avukatlarının kimler oldukları ortada. Bu insanlara hayatım boyunca iyilik dışında hiç bir kötülüğüm olmamasına rağmen bana bu şekilde davranan insanların, menfaatleri için nasıl davranabileceklerini  düşünmek dahi istemiyorum. Ancak Şaban Kılıç bu tür işlere aldırış edecek bir insan değil. En azından  ben öyle biliyorum. Yok, farklı bir durum var ise onu da bilen arkadaşlar bize anlatsın da biz de yanlış düşünüyor isek yanlışımızdan vaz geçelim. Bu şehirde Çetevari insanlar çoktur ve onlarla en büyük mücadeleyi bu fakir yapmak zorunda kalmıştır. Yaptığımız mücadelede hiç kimse yanımızda olmadığı gibi neredeyse herkes Çetelerden yana tavır aldı. Ama Allah öyle bir Allah ki doğrunun arkasında dimdik durup onu namerde değil merde dahi muhtaç etmiyor.

      Bu şehrin en önemli sorunlarından birisi hâlâ daha Çetelerin var oluşu ve bazı  Belediyelerin isteyerek, bazılarının ise korkarak onları barındırmalarıdır. AK Parti iktidarlarının en takdir ettiğim yönlerinden birisi de Çetelere karşı verdiği  mücadeledir. Ancak  üzülerek söylemek gerekirse, bazı AK Partili Belediyeler de bu Çeteleri barındırmaya devam ediyor. Bırakın Belediyeleri, geçmişte Bakan seviyesinde Çetelerle ilişkilerin devam ettiğini çok iyi biliyoruz ama hamdolsun onları yazıp çizince artık ilişkilerini aleni olarak sürdüremiyorlar. Gizli sürdürseler de piyasaya çıkar diye çok korkuyorlar. Devlet olmanın en temel özelliklerinden birisi de Vatandaşın Mal ve Can güvenliğinin korunmasıdır. İnsanlar sokakta yürürken veya ticaret yaparken Çetelerden korkar iseler,  orada Devlet yok demektir. Hamd olsun son zamanlarda Devlet bu tür yasa dışı örgütlere fırsat tanımadığından eskisi gibi palazlanamıyorlar. Ancak aldığım bir duyum beni çok üzdü. Bir Belediyemiz bu tür insanlara, kendisine ait mekanları vermek için Meclise evrak getirmiş ama reddedilmiş. Şayet bu doğruysa, yazıklar olsun o Belediyenin yöneticilerine! Diyor ve sözlerime  son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR