Gazeteciler Cemiyetinin....

Gazeteciler Cemiyetinin yapması gerekenler

Bir önceki yazımı okuyan bir çok okurum, arayıp birçok şey sordu... Kimi takdir etti, kimi merak ettiklerini sordu, kimi de "uğraşma benimle" dedi. Ama içlerinden biri vardı ki, onun sözleri beni bu yazıyı yazmaya mecbur etti: "Şu, gazeteden ayrılan arkadaşlar meselesinin iç yüzü nedir, ortalıkta bir sürü  laf döndü, hala dönüyor, açıkçası bir sen konuşmuyorsun ama biz merak ediyoruz" deyince "demek işin gerçek yüzünü hala bilmeyenler varmış" diyerek başladım yazmaya...
Gazete kurulurken, genel yayın yönetmeni olarak aldığımız arkadaşımıza, tüm ekibi istediği gibi kurma yetkisini verdik. Ancak bir arkadaş vardı ki, alınırken ciddi anlamda itiraz etmeme rağmen "ben kefilim en ufak bir sorun çıkmayacak" şeklinde güvence verilince, itirazımdan vazgeçtim. İtiraz ettiğim arkadaş, daha önce çalıştığı iş yerlerini ciddi anlamda sıkıntıya sokmuş, bir önceki işyerindeki amirinin koltuğuna göz diktiği için ayağını kaydırma noktasına gelmiş olduğu anlaşıldığı için amiri tarafından görevine son  verilmiş biriydi. Üstelik de her gittiği iş yerinde işveren veya amire karşı çalışanları kışkırtan biri olarak tanınıyordu.
Bütün bunları bilmeme, daha önce onun beraber çalıştığı dostlarımın beni defalarca uyarmasına rağmen, sırf Genel Yayın Yönetmeni istediği için hayır demedim.
Ancak ne yazık ki, Denge'de çalıştığı 2.5 aylık süreçte de huylu huyundan vazgeçmedi. Gazete çalışanlarını, yönetimi ele geçirmek için birlik olmak adına kışkırtmaya başladı. Sorun çıkmayacağının garantörü Genel Yayın yönetmeni ise, kendisine defalarca yaptığım uyarılara kulak asmadı.  Ve ben bütün bu sıkıntılara rağmen, Matbaa tesislerimizi almak için şehir dışına çıkmak zorunda kaldım. İşte ne olduysa o bir haftalık sürede oldu. Gazeteyi teslim ettiğim arkadaşlarım, gazete içinde faaliyetlerine başladılar. İlk iş olarak, ileride piyasaya sürülmek üzere, manşetinde küfür sözcüklerinin yer aldığı bir ilk sayfa hazırlıyorlar ve prova çıktısı ile resim çektiriyorlar. Üstelik bunu da bilgisayarlarda saklıyorlar.
Sıra geldi asıl olaya... 6 Nisan Pazar günü, Genel yayın yönetmeni yanıma gelip iki tane haber yapmak istediğini söylüyor. Biri rotaryan kulüpleri diğer İlkadım Belediyesi ile ilgili...

Haberlerle ilgili belgeleri incelediğimde, dedikleri ile evrakların çok farklı olduğunu görüyorum ve kendisine "Arkadaş, biz kurulurken, doğru, dürüst, ilkeli habercilik yapacağız ve kendi aleyhimize olan haberi bile yazacağız demedik mi? Ama sen, iki haberde de belge ve evrak olmadan haber yapmak istiyorsun" deyince "Haklısın, beni arkadaşlar yanlış yönlendirdi bu haberleri yapmak doğru olmaz, yazdırmayacağım" diyerek yanımdan ayrıldı. Ertesi gün, sabah elime gazeteyi aldığımda bir de ne göreyim... Bana dediğinin tam tersini yapıp gazeteye asılsız mesnetsiz haberleri girmiş!.. Bunun hesabını kendisinden sorduğumda bana cevabı şu: "Bu gazeteyi ben yönetirim, istediğimi yazarım, istediğimi yazmam"...
Böyle bir durumda siz olsanız gazeteden kovmaz da ne yapardınız?.. Hoş kendisinin gazeteden ayrılması beş dakika içinde 13 kişiyi de yanına alarak oldu, bu 13 kişi beş dakikada nasıl ikna edildi orası tartışmalı diye de düşünmüyor değilim...
Ey Gazeteciler Cemiyeti Başkanı arkadaş!.. Şimdi sana soruyorum... Bu ihaneti, bu içten satmayı yapan arkadaşlar (gerçi sen de aynısını Halk gazetesine yapmıştın ya neyse...) sana gelip basın toplantısı yapmak istediklerinde, bir telefonla beni arayıp olan biteni soramaz mıydın? Sorsaydın, onların yanında o pozu verip kınama yayınlayamazdın değil mi? Gerçi senin işin belli olmaz belki de yayınlardın!..
Hadi yayınladın, hadi onların arkasında durdun, şimdi niye devam etmiyorsun? Bu insanlar bana tekrar dönüp "biz hata yaptık al bizi geri" dediklerinde "güvenemem" cevabını vermek zorunda bırakıyorsun beni. Madem o zaman arkalarında (ya da önlerinde) durdun, şimdi niye bu insanları aç açık ortalıkta bırakıyorsun? Yani birilerine düşmansın da birilerini kullanıyorsun gibi geliyor insanın aklına. Bir Cemiyet Başkanı olarak senden beklenen, Başkanı olduğun Cemiyetin üyelerine sahip çıkmandır. Onları kullanman değil...
 
Ama bak, sağolsun sayın Osman Kara aradı ve gazetecilik ilkelerine uygun bir  haber yaptı gazetesinde...
İşte dostlar bizim gazetede yaşanan olayların iç yüzü bunlar... Takdir sizin... İyi haftalar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR