Ayaklar Baş Olunca…

(Cumartesi Günü'nden devam)
   Kimse duymamalı, görmemeli… Görenler kralcı çıkar da okutmaz. Ne yazmış bakayım. Oooo saçmalamış Sayın idarecim, diyebilir. Kendini sorgulayacakken bu işi sana yaptırmaz. Aman dikkatli ol! Herkes de bu idareciliği istemeyeceğine göre, senin düzelmen lazım. Titreyip kendine gelmen lazım. Aynanın karşısına geçip kendini seyretmelisin. Oranın sana belki en dehşetli bir tuzak olacağını düşünmelisin. Dün maraba idin, bugün ağa oldun. Yarın marabanın içine bile giremeyebilirsin. Hiç düşünüyor musun?

   Dün eziliyordun. Bugün ezeceksin öyle mi? Zalimden farkın ne o zaman? Hırslarınla, duygularınla mı yöneticilik yapıyorsun? Kararlar verirken sol beyni hep devre dışı mı bırakıyorsun? Sen hiç Mevlana okudun mu? Hayır, hayır kitap okudun mu? Mevlana Hazretlerinin idareciler hakkındaki yorumlarını biliyor musun? Böyle bir konferans dinledin mi? Allah razı olsun Mustafa Yeşilyurt Hocam her çarşamba anlattı Mevlana"yı. Oraya tüm müdürler gelmeliydi. Okumuyoruz madem dinleyelim. Biz dinlemeyi, dinleyerek öğrenmeyi severiz. Mevlana şöyle diyor: Eğer bir insan idareciliği çok sever ve isterse o makam ona mezar olabilir. Orası ona felaketler getirebilir. Ancak başkaları birini o makama ehil görür, sen buraya idareci olmalısın derse, o kişi de duayla Allah utandırmasın diyerek bu görevi zorla kabul ederse başarılı olur. Allah ona yardım eder. Ama nerde? Mevlana"yı dinleyen mi var? Okuyan mı var? Ya Hz. Ömer"i? Ya Peygamberimiz Hz. Muhammet"i? Tanıyor muyuz bunları idareciler? Örnek almaya çalışıyor muyuz?

   Bir idareci önce ahlak dersi almalı. Hem de en iyisinden. Kendisinde nizam olmayanlar ele nasıl nizamat verirler? Bu akıl kârı bir iş midir?

   Sayın müdürüm, personelini sevk ve idare etmekten daha önemli işlerin oluyor mu? Hoşuna giden bir iş oldu mu bir çırpıda öğretmenlerini, çok sevdiğin öğrencilerini bırakıp gidebiliyor musun? Vicdanını nasıl rahatlatıyor, kendini nasıl kandırıyorsun? Sana pek çok insan yaptığının yanlış olduğunu söylemez. Kötü olmak istemez seninle. Ancak sana en büyük zararı, olgunlaşmamış nefsinle o kişiler verir. Farkında mısın? Sen idarecilik yolunda puan toplamak için uğraşıyorsun. Bu azim uğraş, seni öğretmenlerinden, öğrencilerinden, ideallerinden uzaklaştırmasın dikkatli ol!

   Bunlar niye yazıldı? Bunlar birine yazılmadı. Bu yazıyı okuyup benden mi bahsetmiş acaba derse bir kişi kendini sorgulasın. Kendine yeni bir format attırsın. Yeni halini göstersin bizlere. Samsun"da başarı için, Türkiye"de başarı için yazdım bu yazıyı. Hiçbir isim telaffuz etmedim. Etmem. Tarzım değil. İyilerde telaffuz ederim, överim isim isim. Belki olduğundan bir adım ötesini anlatırım. Öyle olmasını istediğim için yaparım bunu. Öyle değilse de bu yazıyı üstlenebilir. Kendini düzeltir. Düzeltemiyorsa Faruk Sözen"e uğrasın. Faruk Hocam iyi format atar. Çünkü ortada  aciliyet arz eden iki durum var: güncelleme ve format atma.

   Topluma faydalı öğrenciler için; öğrencilere iyi yaklaşan, daha faydalı olan, onların karşısına moralli çıkan öğretmenler gerekir. Öğretmenler için ter döken, mücadele eden, ağlayan ve gülen idarecilere ihtiyaç vardır. İyi bir topluma, iyi öğrencilerle; iyi öğrencilere kaliteli ve moralli öğretmenlerle; istenilen verimi sağlayacak öğretmenlere ise gerçek ve güvenilir idarecilerle ulaşılır. Başarı istiyorsak işte böyle gelir. Ancak ayaklar baş olunca olmuyor işte.              


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR