DÜNKÜ YAZIMIZA KALDIĞIMIZ....

DÜNKÜ YAZIMIZA KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDELİM

Dün sizlerle hasbihal edelim derken sayfa bitti asıl yazmak istediğimiz konuya başlayamadık. Konumuz sadece Suat Kılıç'ı tanımak değildi, onunla birlikte hareket eden sevgili kayınçom kamyon şoförü, Erdoğan Tok ve Yeşilyurt ailesinden biraz bahsetmek istiyordum ancak bize ayrılan yer bittiğinden asıl konumuzun sadece giriş kısmına başlayabildik. Bugün kaldığımız yerden devam etmek istiyorum.

Suat Kılıç siyasete girmeden önce Doğan Grubu'nda TV programcılığı yapan bir personeldi, işi gereği amirleri ile samimi olması kadar doğal bir şey olamaz ancak yazdığı kitabın önsözünü Tuncay Özkan'a yazdıracak kadar samimi olması için hiç bir neden yok. Bir insan yazmış olduğu kitabın önsözünü çok güvendiği veya kendisine idol olarak kabul ettiği kişilere yazdırır. Bugünkü manşet haberimizde de gördüğünüz gibi 2002 yılında yazmış olduğu kitabın önsözünü fikir dünyasında kendisine rehber edindiği veya otorite olarak kabul ettiği Tuncay Özkan'a yazdırmış olması enteresan bir durum değil mi sizce?

AK Parti'nin kurulduğu dönemde R.Tayyip Erdoğan'la ilgili bazı eski bant kayıtlarının Doğan Grubu'ndaki TV kanallarında yayınlanmasının altında yatan ismin de Suat Kılıç olduğu o günlerde fısıltı gazetelerinde dolaşmakta idiyse de biz pek itibar etmemiştik, ama Son Ispartalı kitabını görünce bizim de kafamızda bazı soru işaretleri oluştu. Bir insanın bazı şeyleri yapmaması için o davaya inanması veya çilesini çekmiş olması gerekir. Suat Kılıç hayatında inandığı şeyler yüzünden eline diken dahi batmamış bir adam olduğuna göre ondan bazı şeyleri beklemek kadar doğal bir şey olamaz.

2007 yılında yaşadığım ilk medresei yusufiyye tecrübesinden sonra Suat Kılıç'ın bana bir geçmiş olsun nezaketini göstermediği bir yana, bir yerel gazetede gölge adam köşesinden başladı bana sallamaya. Arabaya bindim her yere makam arabası ile gittiğimi yazdı, yaya gezdim yediklerini eritiyor diye yazdı, baktım ki bu adamla mücadele etmek için tek yol basın camiasına girmek gazete kurmaya karar verdim. Her şeye rağmen gazeteyi kurarken kendisini aradım ve dedim ki kuracağım gazetede bana yardımcı ol, adamın cevabı ne olsa iyi “sen bir gazetenin kaça kurulacağını biliyor musun, gazete kim, sen kim” ona döndüm dedim ki ben sana gazete kurmayı düşünüyorum ne diyorsun demedim, gazete kurmaya karar verdim bana yardımcı olur musun diye soruyorum dedim. Bırakın yardımcı olmayı elinden gelen her türlü zararı verdi.

Beraber olduğu kimler varsa hepsine baskı yapıp, reklam vermelerine engel oldu. İmza giyimin ortaklarından Yakup Şahin babadan kalma arsasına dokuz kat imar istemişti, vezir hazretleri olmaz deyip karşı çıkmasına rağmen çocuğun ekonomik sıkıntılarını çözebilmek adına istediği imar durumunu meclisten geçirmiştim. Bu arkadaşımız bize reklam verdi diye ondan dünyanın fırçasını yediğini bizzat bana anlattı, ben de derhal reklamları kestim. Daha sonra partide yaşadığım bazı sıkıntılarla ilgili bizzat devreye girip, disiplin kuruluna sevk edilmem için aramadığı yönetim kurulu üyesi kalmadı.

Suat Kılıç'la ilgili bir kitap yazsam kanaatimce 500 sahifeyi bulur, adamla o kadar çok şeyler yaşadım ki anlatmam mümkün değil. Hiç unutmuyorum 2006 yılında bir akşam Amisos Kafe'de otururken Cemal Yılmaz Demir'in Ankara'nın bir ilçesinden Samsun'a Çanakkale savaşlarının sergilendiği bir tır getirip dolaşacağını, buna mutlaka engel olmamız gerektiğini, bu tırı büyükşehir hudutlarına sokmamamız gerektiğini söyleyip, bize ateşi verdi, kendisi kenara çekilip bizim yaptığımız Çanakkale tır savaşlarını seyretti. Aradan 5-10 gün geçince beni telefonla arayıp, Ankara'dan gelecek olan tırın üzerinde Cumhuriyet Meydanı'na girmek istediğini söylediğinde deliye dönmüştüm. Nihayet tüm AK Parti teşkilatlarının toplandığı genişletilmiş İl Divan Toplantısı'nda Cemal Yılmaz Demir beni hedef alarak bir konuşma yaptı. Divanda oturan Suat Kılıç'ın gıkı çıkmadığı gibi, konuşmak istediğimi söylediğimde beni de susturdu. Bu adamın görev yaptığı sekiz buçuk yıllık dönemde Samsun'a kazandırdığı tek olumlu şey Anadolu Ajansı'nın başına getirdiği çok kıymetli bir müdürdür. Bu arkadaşın yakasından düşse veya adamı rahat bıraksa adamcağızın hem Samsun'a, hem kültürel camiaya, hem de muhafazakar kesime çok yararları olacağına canı gönülden inanmama rağmen adamcağızı özel kalemi gibi kullanmaya kalkmasının adamcağızın da psikolojisini bozduğu kanaatini taşımaktayım. Keşke egolarını tatmin etmekten vazgeçip bir nebzecik hakka hizmet etme yolunda gayret sarf edebilse, keşke nefsine yenik düşmese. Allah ıslah etsin diyerek sözlerime son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR