BİR BAŞKA AÇIDAN REFERANDUM...

BİR BAŞKA AÇIDAN REFERANDUM DEĞERLENDİRMESİ         Dikkat ettiyseniz Referandum süreci ile ilgili köşe yazısı yazmamaya itina gösterdim. Nedenine gelince bu konuda istişare ettiğim dostlarım beni tanıyanların bu konuda ne düşündüğümü bildiklerini, malumun ilanına gerek olmadığı yönündeki düşünceleridir. Son zamanlarda bazı köşe yazarlarının ısrarlı yazıları beni rahatsız edince gazetede seri halinde neye evet vereceğiz şeklinde bir yazı dizisi yayınlattım. Bu yazıyı okuyan bazı okurlarımız hayli rahatsız olup, yorum yazınca bizim sadece yeni anayasa taslağını tanıttığımızı, vatandaşı aydınlatmaktan başka bir şey yapmadığımızı belirterek, tepkilerin yersiz olduğunu izah ettik.

            Gelelim asıl konumuza, dün gerek yerel medyada, gerekse yaygın medyada Referandum sonuçları konusunda yapılan yorumların birçoğunu izleme ve okuma fırsatı buldum, yorumların büyük bir bölümü yapılan oylamanın Ak Parti"nin bir anlamda oy oranını da ortaya çıkardığı ve toplumun Ak Parti"ye olan güveninin artarak devam ettiği yönünde oldu. Bu tespit bir yere kadar doğru olmakla birlikte olayın biraz irdelenmesi halinde daha farklı olduğunu görmek mümkün olacaktır. 12 Eylül 19890 ihtilalini bizzat yaşamış birisi olarak sizlere enteresan bir hatıramı anlatmak istiyorum; Lisenin son iki sınıfını Trabzon"da okuduğumdan, ihtilalde orada bulunmakta idim. Lisede Akıncılar teşkilatında aktif görev almamış olmama rağmen, Ortahisar"da bulunan binasına sık sık gider, konferans, eğitim seminerlerine katılırdım. İhtilal günü Cuma gününe denk gelince okulun mescidinde bazı hocalarımızla buluşarak Cuma namazı kıldık. Namazda müezzinlik yapma işi bana kalınca gayri ihtiyari olarak hutbeden önce hazreti Resüli Ekrem ve Nebiyi muhterem diye başlayan duanın sonunda devletimizin de bekası için, bilhassa Allah rızası için El Fatiha deyip, ezan okumaya geçtim. Aradan bir hafta civarında bir zaman geçince beraber namaz kıldığımız hocaların tamamı aranmaya başlandı, hocaların bir kısmını bir iki gün evimde sakladım, nihayet polis aramaya devam edip, her gün ısrarla okula gidince merhum okul müdürü hocalar teslim olmaları gerektiğini, aksi halde memuriyetlerine sıkıntı gelebileceği haberini gönderince hocalar teslim oldu. Bizim hocalar Erdoğdu Kışlası"nda kırk günden fazla bir süre kalınca ziyaretlerine gittim. Beni görünce başladılar gülmeye ve dediler ki Cuma namazı kıldığımızda yaptığın duayı bilerek mi yaptın, hayır deyince dediler ki işte o dua sayesinde sen dışarıdasın, biz içeride. Bizim hocalar kırk gün hapis yattıktan sonra serbest kaldılar, ancak çektikleri çileler, yapılan işkenceler yanlarında kar kaldı. O yıllarda Erzincan"a gidip, sakatlanarak geriye dönen birçok arkadaşım var. Bu konuda en çok çile çeken dostlarımdan birisi de Ali Duran"dır. Ali ağabey konuşmayı çok sevmeyen bir insandır, ancak bazen der ki iki yıl tenekeye tuvaletimi yaparak hücrede yattım, Allah o günleri kimseye göstermesin. 12 Eylül sabahına kadar kan gövdeyi götürürken, 12 Eylül sabahı her şeyin güllük gülistanlık olması enteresan değil de nedir? O günleri yaşamış olan insanların bu oylamada hayır kullanmaları mümkün mü? MHP beş bin şehit verdik diyor ki doğrudur, peki o şehit yakınlarının bu anayasa oylamasında hayır vermeleri mümkün mü? Hiç unutmuyorum yeni adı Anadolu Lisesi, o günkü adı ile Kolejin orada oturan Hamsi lakaplı İbrahim Aslan"ın hiçbir haklı neden olmaksızın öldürülmesinden sonra onun annesi Hava teyzeden ve babası Mustafa amcadan hayır oyu kim isteyebilir, istese de havasını alır. Aynı şekilde yok yere öldürülen onca solcunun ailesinden hayır vermeyi kimse beklemesin. Olaylara bakarken sadece siyasi argümanlarla bakmak fevkalade yanlıştır, burada bedel ödemiş yüz binlerce insan ve ailesi var, bu insanların bir o kadar eşi, dostu, akrabası var, bunların etkileşim alanını da hesaba katmak gerekmez mi?

            Gelelim zafer kazanmış komutan edasıyla hareket eden Ak Partili yöneticilere, bu arkadaşlar o kadar sevinmesinler, alınan oylar onların oyları olmadığı gibi milletvekillerinin hiç değil, bu toplum neye evet dedi biliyor musunuz? Bu toplum 28 Şubat sürecinde yaşanan zulümlere, 12 Eylül sürecinde yaşanan işkencelere, bu toplum çocuğu askeriyeye gireceği zaman aile hakkında yapılan derin araştırmalara, bu toplum hak ve özgürlüklere evet demiştir. Yoksa Adem Güney"e, Y. Ziya Yılmaz"a, C. Yılmaz Demir"e, Birnur Şahinoğlu"na bakarak asla evet dememiştir. Bunun böyle olmadığını iddia edenler önümüzdeki genel seçimde gerçeklerle karşılaştıklarında vakit çok geç olacak. Ak Parti dilerse bu saydığım isimleri milletvekili sıralamasında aşağıdan yukarıya koysun, bakalım % 67 mi alır, yoksa % 35"lerde mi kalır görelim. Halep orada ise arşın buradadır, bunu 2009 seçimlerinde görmedik mi? Artık vatandaş oyunu verirken bilinçlendiğini kimse unutmasın. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR