ARTIK GÜÇLÜ TÜRKİYE GÖRÜNTÜLERİ

Dünya kamuoyunu elinde tutan belli başlı iki lobi gücü var: İsrail ve Ermeni… İsrail bütün dünyaya lobi gücünü Amerikan kamuoyunda ve parlamentosunda gösterirken Ermeni lobisi daha etkin biçimde sesini ve varlığını Fransa kamuoyu ve parlamentosunda kendini gösterir. Rum lobisi şimdilik bu iki gücün arkasından gelir.

İşte şu andaki Türkiye siyasi iradesini elinde bulunduran iktidar, belki de yüz yıllık siyasi tarihinde ilk defa dünya kamuoyunda kedini belli etmektedir. Bir zamanlar Türk siyasi tarihinde çıkışlarıyla ünlü merhum Bülent Ecevit İsrail için devlet teröristi gibi ağır suçlamada bulunmuştu da İsrail siyasi iradesince çok sert karşılığını bulmuştu.

Eski sayfaları azıcık karıştırırsak Ecevit"in başbakanlığı zamanlarında, Türkiye oligarşisi ikiyüzlü bir tutumla bir yandan İsrail katliamlarını kınadı, diğer yandan "11 Eylül intihar saldırılarıyla süren terörü" eleştiren ifadeler kullandı. Başbakan Bülent Ecevit'in Meclis Grubu'ndaki konuşmasında "Filistin halkına dünyanın gözleri önünde soykırım uygulanıyor" demesiyle, İsrail'i destekleyen Yahudi lobilerinden gelen tepkiler üzerine tam 5 kez özür diledi. ABD'deki İsrail yanlısı Yahudi lobilerine bir mektup ileterek, "pişmanlık duyduğunu" açıklamak zorunda bırakıldı.

Önce Ankara'daki büyükelçiler, ardından ABD'deki Yahudi lobisi hem medyaya, hem de Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'ne Ecevit'in o sözcüğü niye kullanıldığını ve ne anlama geldiğini sorabildi. Şimdi de “One Minute” krizi halen sürmektedir. İslam dünyasında çok büyük olumlu tepki veren ve Tayyip Erdoğan"a kurtarıcı ve çağın mehdisi olarak gören Filistinliler ve diğer ezilmiş statüsündeki siyasi Müslümanlar sevgi gösterilerini gittikçe daha da arttırmaktadır. Ecevit"e o zaman meydan okuyabilen ve diplomatik dil ile sıkıştıran İsrail aynı sıkıştırmayı Erdoğan için kullanamadı ve Erdoğan asla özür dileme zilletine düşürülemedi.

Ecevit'in 5 kez özür dilemesini yeterli görmeyen ABD kongresindeki Yahudi üyeler, Ecevit'in "sözünü geri almasını" talep ettiler. Böylesine güçlü bir Yahudi Lobisinin karşısında bir devletin başbakanı olan Ecevit'in düştüğü onur kırıcı durum ve çaresizlik psikolojisi, Türkiye'nin bağımlı kılındığı emperyalist ilişkiler ağını bir kesitini ortaya çıkarmıştır. Ama one minüte krizinde gösteremedi.

İsrail Savunma Bakanı Yardımcısı, Suriye ile yapılacak olan barış görüşmelerinde Türkiye'nin aracılığını kabul etmeyeceklerini açıkladı.

Türk kamuoyundaki İsrail imajına büyük önem veren Tel Aviv, Ankara'dan sonra İstanbul'a da Türkiye'de doğup büyümüş bir diplomatı başkonsolos olarak atadı.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) 2001'den beri gerçekleştirdiği 'Anadolu Kartalı' tatbikatını uluslararası kısmını süresiz ertelemesi İsrail'de tepki yarattı. Tatbikatta İsrail uçaklarını istemedik, İsrail, Amerika ve İtalya: “Gelmiyoruz O Zaman”! dediler.

“Anadolu Kartalı” tatbikatından İsrail"in dışlanması konusunu değerlendirirken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail"in Gazze ile ilgili mevcut yaklaşımından duyulan rahatsızlığını ortaya koyarak “Gazze"deki durumun iyileşeceğini umuyoruz. Bu, Türk-İsrailli ilişkilerinde de yeni bir atmosfer yaratacak” şeklinde konuştu.

PKK ile mücadelede Türkiye'ye büyük katkı sağlayan ve insansız uçak olan Heron'ların satışı durduruluyor... Başbakan Erdoğan ile Peres arasındaki Davos tartışmasının ardından Türkiye"ye gelen İsrailli turist sayısında düşüşün sürdüğü bildirildi.

Yeni Şafak Yazarı İbrahim Karagül:

“Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya dikkat etmek gerekiyor. Son günlerde, Mescid-i Aksa'daki çatışmalara, Filistinliler'in tepkilerine, gözaltılara özellikle de binlerce Ortodoks Yahudi'nin Mescid-i Aksa'yı basmak için hazırlanmasına dikkat etmek lazım. İsrail, Mescid-i Aksa üzerinden bir kriz mi hazırlıyor? Binlerce Yahudi'nin bölgeye toplanması kendiliğinden mi? Senaryoyu kim hazırladı?” diyor.

İşte Türkiye"nin bugünkü siyasi iktidarının dünya kamuoyu önünde İsrail"e açık ve sert tepkisini göstermekte ve daha eski iktidarlar dönemi için: "Gizlilik kaydı olmasa ANAP, MHP ve DSP'nin İsrail'le yaptığı anlaşmaları açıklarım” açıklamasını yapmaktadır.

Şimdi de Türkiye siyasi iktidarının Ermeni lobisine karşı mücadelesi var. Ermeniler 600 yıl beraberce yaşadıkları Türklerle beraber Osmanlı Devletinin temel unsurlarından birini oluşturuyorlardı. Ancak 1878 “Yeşilköy” Ayestefanos Antlaşmasından sonra Ermeni sorunu uluslararası bir belgeye yansımış ve Ermenistan diye bir bölgeden söz edilmeye başlanmıştır.

Ermeniler, Ruslar ve İngilizler tarafından kullanılmaya başlanmış ama aynı zamanda Rusların yayılmacılığına karşı ileri bir karakol vazifesi görmüşlerdir. Osmanlı Hükümeti, Emenilerin çıkardığı isyan ve yaptıkları katliamlar karşısında, Ermeni patriği, Ermeni milletvekilleri ve Ermeni halkının ileri gelenlerine “Ermenilerin Müslümanları arkadan vurmaya devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağını” bildirdi.

Osmanlının zorunlu göçe tabi tuttuğu Ermenileri soykırım amacıyla hareket ettiğini söylemek koca bir yalan ve iftiradır, çünkü bu Osmanlının çok uluslu devlet yapısına uymamakla beraber İslam dini ve Türklerin örf, adet, gelenekleriyle de örtüşmeyen bir tutumdur.

Osmanlının Ermeni halkıyla bir problemi yoktu. Osmanlı Ermenilerin tamamını tehcire göndermemiş hastalar, yetimler, tüccarlar ve orduda görevli olanlar kalmış; gönderilenler için ise kamplarda hastaneler kurmuş, çeşitli ülkelerin sağlık ekiplerine kamplarda çalışmaları için izin verilmiştir. Ayrıca tehcir edilen halkın yol masrafları karşılanmış, aşiretlerin ve sivil halkın saldırı ihtimaline karşı koruma olarak jandarma kuvvetleri görevlendirilmiştir.

Ermeni kimliğinin erimesinden dolayı varoluş tehdidi yaşamaya başlayan Ermeni Kilisesi, başta Hınçak ve Taşnak Partileri ve yardım kuruluşları aracılığıyla, ama Ermeni kimliğini canlı tutacak yegâne formül olarak soykırım iddialarını ortaya atmıştır. Ermeni Diasporası bunlarla yetinmeyip gayri yasal yollardan 1973 -1984 arası dünyanın çeşitli yerlerinde toplam 110 terörist saldırıda 42 Türk diplomatını ve vatandaşını öldüren ASALA gibi terörist grupları kurdu.

Ermeniler arasında değişik mezhepler yayılmış ve bu mezheplere bağlı oluşan cemaatlerle Ermeniler parçalanmışlardır. Rus ordusunun desteği ile 1990 yılında Dağlık Karabağ da başlayan ve 25–26 Şubat 1992"de Hocalı"ya ulaşan Ermeni kuvvetlerince gerçekleştirilen Hocalı katliamı ve Dağlık Karabağ"ın işgali ile sonuçlanan bir durum vardır.

Erdoğan, "Şimdi temennimiz odur ki, Azerbaycan ile Ermenistan arasında Yukarı Karabağ sorunu aynı şekilde çözüm yoluna girsin. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunlar çözüm yoluna girerse kamuoyumuz Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesini daha çok benimseyecektir. Biz Dışişleri Bakanımızın imzaladığı protokolleri Meclise sevk ederiz ama parlamentomuz bunları onaylamak için Azerbaycan-Ermenistan sorununda ne oluyor, ona muhakkak bakacaktır" dedi.

Erdoğan Ankara'da yaptığı açıklamada Ermenistan'ın Azerbaycan'a ait Dağlık Karabağ'dan çekilmesinin Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesini amaçlayan protokollerin TBMM tarafından onaylanmasını kolaylaştıracağını belirtti.

Bakü, "Ermenistan güçlerinin işgal altındaki Azeri topraklarından çıkarılmadan Türkiye'nin, Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmesinin Azerbaycan'ın çıkarlarına aykırı olduğunu" bildirdi.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ''Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin başarısı için ülkesinin elinden geleni yapacağını'' söyledi.

Türkiye bu sürece Ermenistan'a oranla kendinden daha emin bir şekilde yaklaşıyor. Ermenistan ise adeta her aşamada işkenceye tabi tutulmuş gibi kıvranarak ve zorlanarak adım atıyor.

İşte bu andlaşmada da hükümetimizin başarılı diplomasisi söz konusudur. Fransa'daki "Türkiye Mevsimi" etkinlikleri, Temmuz ayında yine Eyfel Kulesi'nin önünde Anadolu Ateşi dans topluluğunun gösterisi ve Mercan Dede konseriyle başlamıştı. Bu tanıtım etkinlikleri de Ermeni lobisini çok güçlü olduğu Fransa"da da Türk gücünü sergilemektedir.

İnşallah Türkiye kendisini diplomatik alanda da varlığını gösterecektir. Elbette ABD"nin bu konuda baskısı vardır, ama Türkiye sınır komşularla sıfır problem yaşamak istemekte ve askere az iş bırakmaktadır. İnşallah Türkiye, komşu ülkelerle barış içinde yaşayacaktır. Ermenilerle yapılan bu andlaşma o kadar da kolay uygulanamayacaktır. Birkaç kez daha yıkılıp yeniden imzalanacaktır. Diplomatik andlaşmalarda kelime, virgül ve hatta noktalı virgüller büyük rol oynamaktadır. Bir virgül yüzünden imzalar atılmadığı da olmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR