Gençliği yutan zehir: Rap
Türkiye’de son yıllarda rap müzik, özellikle de trap akımı gençler arasında büyük bir popülarite kazandı. Ancak bu yükseliş beraberinde ciddi bir tartışmayı da gündeme taşıyor. Bu müzik gerçekten bir sanat ifadesi mi yoksa genç nesiller için kurgulanmış bir tuzak mı?
Yıllarca rock ve metal müziğin gençleri şiddete yönlendirdiği, asi ruhları beslediği sıkça yazıldı çizildi. Oysa gelinen noktada suç kültürünün patlamasında en belirgin rolü artık rap müzik üstleniyor. Sözlerin şiddeti övmesi, çeteleri yüceltmesi, hızlı ve kolay zengin olma hayalini gençlerin zihnine yerleştirmesi, sadece bir tür müzikten öte bir kültürel zehirlenme olarak karşımıza çıkıyor.
Artık ritimler ve sözler sokakların diline, gençlerin hayat tarzına sızmış durumda. Hayal kuran değil, suç işleyerek hayatta kalmaya odaklanan nesiller yetiştiriyor.
Rap müzik, bir eğlence aracından çok suç kültürünün itici gücü haline gelmiş durumda.
Birçok şarkının sözlerine bakıldığında uyuşturucu, silah, kolay yoldan para kazanma, gece hayatı ve suç örgütleri gibi kavramların sık sık işlendiğini görmek mümkün. Üstelik bu durum artık münferit birkaç şarkıyla sınırlı değil. Neredeyse piyasadaki popüler rap eserlerinin büyük kısmı, gençlere suç ve uyuşturucu kültürünü normal ve hatta "cool" bir yaşam biçimi olarak sunuyor.
Asıl tehlike ise burada başlıyor. 13-14 yaşındaki bir genç, bu şarkıları dinlerken kendini sisteme başkaldıran biri gibi hissettiğini zannediyor. Oysa farkında olmadan şiddete, yasa dışı işlere ve uyuşturucuya özendirilen bir psikolojik operasyonun hedefi oluyor. Zira bu içerikler sadece müziğin sert dili olarak görülemez. Toplum mühendisliği gibi işleyen, gençleri yozlaştıran bir kültürel manipülasyonun ürünüdür.
Bir başka çarpıcı nokta ise rap sahnesinin bu kirli içeriğinin yalnızca sanatçıların bireysel tercihi olmamasıdır. Arka planda güçlü yapım şirketleri, dijital platform algoritmaları ve sponsor destekleriyle adeta organize bir şekilde suç ve uyuşturucu romantizmi pompalandığı gözlemleniyor. Artık gizlemeye gerek dahi duyulmadan bir operasyon yürütülüyor. Gençler müzik üzerinden bağımlılığa, şiddete ve umutsuzluğa sürükleniyor.
Oysa sanat her şeyden önce özgürleştirmelidir. İnsana yol göstermeli, umut aşılamalıdır. Bugün Türkiye’de rap müzik, ne yazık ki pek çok örneğinde bunun tam tersini yapıyor. Gençlerin enerjisini üretime, yeniliğe ve mücadeleye kanalize etmek yerine onları kolay para, sahte kahramanlık ve karanlık sokakların hayaliyle kandırıyor.
Bugün popüler müzik uygulamalarında en çok dinlenen şarkılara bakıldığında, kulağa çarpan negatif, özensiz ve buram buram alt kültür kokan bayağı söz ve ritimlerle ne dediğim çok net anlaşılacaktır.
Elbette rap müziğin tümü için böyle bir genelleme yapmak haksızlık olur. Her ne kadar tür olarak basit ve alt kültür ürünü görsem de toplumsal sorunlara dikkat çeken, emeği ve mücadeleyi öven, gençlere farklı bir bakış açısı sunan nitelikli rap şarkıları da var. Ancak asıl mesele, piyasaya hakim olan içeriklerin büyük bölümünün zehir niteliğinde olmasıdır.
Bugün anne babalar, eğitimciler ve toplumun her kesimi bu gerçeği görmelidir. Milyonlarca gencin kulağına gün boyu şiddet, uyuşturucu ve suç hikayeleri fısıldanıyor. Bu durum, sadece müzik zevkini değil yarınlarımızı da tehdit ediyor.
Gençlerimize gerçek müziği, gerçek mücadeleyi ve gerçek başarı hikayelerini göstermek zorundayız. Aksi halde şarkı diye dinlenen şeylerin aslında bir operasyonun parçası olduğunu, toplum olarak çok ağır bedeller ödeyerek anlayacağız.
Bugün sokaklarda artan çeteleşmenin, silahlı kavgaların ve uyuşturucu ticaretinin sadece polisiye meseleler olmadığını görmek gerekiyor. Gençlerin kulaklarında yankılanan şarkılar, onlara çete ol, kolay para kazan, yasa dışı işlerle itibar sahibi ol mesajını veriyor.
Her gün sosyal medyada binlerce kez paylaşılan bu içerikler, zaten halihazırda gelecek umudu olmayan çocukların bilinçaltına işleniyor.
Böyle bir ortamda büyüyen bir çocuktan ne beklenebilir ki? Şiddeti normalleştiren, öfkeyi bir ifade biçimi olarak benimseyen bir çocuğun sağlıklı ilişkiler kurması, empati geliştirmesi ya da geleceğe umutla bakması mümkün müdür? Sokağın ve medyanın dayattığı bu kültür, çocukların hayallerini sınırlarken, ruhlarında da derin izler bırakıyor.
Sokaklarda kavga eden, uyuşturucu batağına saplanan, silah taşıyan gençlerin önemli bir kısmı bu şarkılardan besleniyor. Rap sahnesi, adeta yeni nesil çete kültürünün propaganda makinesi haline gelmiş durumdadır. Eğer bu gidişata dur denmezse yarının doktoru, mühendisi olacak gençler sokaklarda çete olma hayalleriyle kaybolacaktır.
Rap müziğin maskesi düşürülmeli, çetelerin ve uyuşturucu baronlarının genç zihinleri teslim alma operasyonuna son verilmelidir. Çünkü bu sadece bir kültürel yozlaşma olarak tanımlanamaz.
Gelinen noktada ortaya çıkan tablo, toplumsal bir intihar girişimidir.
"Yetkililere" duyurulur...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.