Bayrağın gölgesinde...
Her milletin tarihinde bir dönüm noktası vardır.
Bir daha asla eskisi gibi olmayacağı, küllerinden doğacağı bir an…
Türk milleti için o an 29 Ekim 1923’tür.
Yüzyıllarca süren imparatorluk yorgunluğunun ardından, bir sabah yeniden doğduk.
Adını Cumhuriyet koyduk.
Anadolu’nun dört bir yanında tüten yoksul bacalardan, top seslerinin yankılandığı cephelerden, gözyaşıyla yoğrulmuş bir toprak parçasından doğdu bu milletin yeniden var oluşu.
Bu doğuşun başında, gözleri ufka bakan bir lider... Mustafa Kemal Atatürk.
1919’un o puslu mayıs sabahında, Bandırma Vapuru, Karadeniz’in azgın sularında ilerlerken, geminin güvertesinde rüzgara karşı dimdik duran bir adam vardı. Gözlerini Samsun kıyılarına çevirmişti. Yaveri Cevat Abbas, “Paşam, karaya yaklaşıyoruz.” dediğinde Mustafa Kemal’in bakışları kararlı ve derindi.
O anda belki de kimse neyin başarılacağını tam olarak bilmiyordu. Ama o biliyordu. Çünkü, milletine inanıyordu. O inanç, 19 Mayıs'ta Samsun'da başladı. Sakarya’da dirildi, Dumlupınar’da şahlandı, İzmir’de zaferle taçlandı. Nihayetinde Anadolu'nun dört bir yanında...
29 Ekim 1923’te ise artık bu milletin kaderini sultanın fermanı değil, halkın iradesi belirleyecekti.
Mustafa Kemal Atatürk kürsüye çıktı.
Meclis alkışlarla inledi.
Cumhuriyet ilan edilmişti.
Bir milletin alnına yeniden gurur yazılmıştı.

Bugün 29 Ekim’de sokaklarda dalgalanan her bayrak, o günkü Meclis’te yükselen alkışların yankısıdır.Her çocuğun elindeki kırmızı balon, Bandırma Vapuru’nun güvertesinden esen rüzgarın hatırasıdır. Ve her gözyaşı da bu toprakları bize vatan kılanların zafer narasıdır.
Mustafa Kemal Atatürk bir konuşmasında şöyle demişti:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Bugün o sözü, yüreklerimizde hissediyoruz. Çünkü Cumhuriyet sadece bir yönetim biçimi değildir. Cumhuriyet, bir milletin küllerinden yeniden doğma iradesidir.
Bugün, sadece geçmişi anmıyoruz. Aynı zamanda, o geçmişin bize bıraktığı en büyük emaneti koruyacağımıza söz veriyoruz.
Her 29 Ekim sabahı, dalgalanan bayrağa baktığımda içimden aynı cümle geçer:
“İyi ki vardın, Paşam.”
Rüzgar bayrağı dalgalandırırken, o rüzgarda Bandırma Vapuru’nun tuzu, Sakarya’nın barutu, Dumlupınar’ın sabrı canlanır içimde, çok derinlerde bir yerde.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.