ENKAZA DÖNEN EVLİLİKLER
Eşini yıllar içerisinde enkaza dönüştürmüş biri o enkazın üzerinde mutluluk inşa edebilir mi?
İnsan bazen farkında olmadan tüketir herşeyi.Sevgiyi tüketir, sabrı tüketir, anlayışı, bekleyişi tüketir.Bazen elde etmek için uğraştıklarını elde ettikten sonra tüketir.Çünkü kıymeti bilinmeyen herşey tükenmeye mahkumdur.
Bir kadın danışan eşinden bahsederken bana ; yıllardır evliliklerinde maddi manevi çabayı yalnızca kendinin gösterdiğinden bahsetti.İkisi de çalışıyordu ama adamın çalıştığı kendi keyfine gidiyor,hep borcu oluyor ve o borcu ödemekte ikisine kalıyordu.Çocukların ihtiyaçlarını,evin ihtiyaçlarını karşılayan hep kadındı.Buna rağmen görmek istediği takdiri,sevgiyi, onayı ve ilgiyi göremiyordu eşinden.
Yıllar geçmiş,kadın yorulmuş ve evlilik artık bitme noktasına gelmişti.Ama yine de "ben onu çok güzel sevdim,sadece ondan da sevgi istedim"dedi.
Üstüne yıkılan yüklerin yorgunluğuna rağmen yine taşımaya razıydı belki ama sevgiyi, saygıyı hissedememek, değer görememek daha ağır geldi ona. Bir eşin ruhu paramparça olmuşsa o yuvada mutluluk olabilir mi? Evlilikte en çok anlaşılmamak,duyulmamak yorar insanı.En çok uğradığı haksızlıklar yakar canını.Farkına varılmamak, ilgi görememek,sevgisiz kalmak acıtır kalbini.
Evlilikte yalnız kalan eş çıkmaz yollarda hisseder kendini. Yol arkadaşı bıraktıysa elini,can havliyle çabalar,çabaladıkça yorulur.Yılların yorgunluğu, duygularının ağırlığı bir taş yığını gibi çöker üzerine.Sessiz çığlıklarla,zorlama çabalarla o enkazdan çıkmaya çalıştıkça tüketir nefesini.Kendi nefesi kesilince nefes olduklarına da fırtına gibi esmeye başlar.O evlilik bir girdaba dönüşür,ikisini de çeker içine.Sonuçta rüzgar eken fırtına biçer.
Bütün bunlar eşlerin her ikisi için de geçerlidir.İş birliği, güven,anlayış,empati önemlidir ilişkilerde, en önemlisi konuşabilmek, duyguları açıkça ifade edebilmek ve dinlemek çok önemlidir. Karşıda empatiyle dinleyen,anlamaya çalışan birini görmezse eşler, artık susmaya, sustukça eşine uzaklaşmaya başlar.O zaman da kalpler soğur birbirine.Evlilikte yapılanlar bir görev halini alır.Görevini yapmayan göze batar, yapanın da zamanla şevki kaçar.Artık soğuk rüzgarların estiği yuvada en çok üşüyen de çocuklar olur.
Doğan Cüceloğlu "Var mısın " kitabında şöyle der;"Evliliğinizde insan insana konuşmayı önemseyin.Çünkü kadın -erkek ilişkisi uzun sürmeyecek.Esas olan sizin can cana duruşunuz olacak.Bir "insan"la evlendiğinizin farkında olmak ve insan insana konuşmayı başarmak evliliğin temelidir."Karı -koca olmakdan ziyade "can cana olmak"ne güzel ifade.
Evlilik bir paylaşımdır.Hastalıkta ve sağlıkta denir ya; sağlığı paylaşırken hastalık paylaşılmazsa,mutluluk paylaşılırken hüzün paylaşılmazsa, varlık paylaşılırken yokluk paylaşılmazsa,hafiflik paylaşılırken yük paylaşılmazsa,duygular düşünceler paylaşılmazsa,kalpteki yorgunluk,sevgi paylaşılmazsa ne anlamı kalır hayatı paylaşmanın. Bir omuz atmayacaksa eşi insana ne anlamı kalır biz olmanın.
Bir hocamın dediği gibi; "İçinde bulunduğun ilişki seni olduğundan daha iyi biri yapmıyorsa o ilişkide bir sorun var demektir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.