ZOR EFENDİYİ BOZAR

 

Her zaman söylediğim sözü  söyleyerek  bugünkü  yazıma  başlamak  istiyorum, her şeyin  bir   bedeli olduğu  gibi  dürüstlüğün de bedeli vardır. Dünya kurulduğu  günden itibaren doğruları  savunanlar  sürekli bedel ödemek  zorunda  kalmışlardır. Bu  bedeli ödeyenler  bazen  canlarını dahi  vermek  zorunda  kalmışlardır. Hakkı savunmak veya  haktan yana olmak  gerçekten zor iştir, ama o kadar keyifli bir iştir ki  tadına doyulmaz.

            Dün  bir tapu işlemi için eski  bir  arkadaşıma  uğradım, yaklaşık bir buçuk yıldır  yüz yüze  görüşmediğim  bu arkadaşı  görünce şaşırıp  kaldım. Neden şaşırdığımı  soracak olur iseniz henüz  ellili yaşlarda olan bu arkadaşın  bastonla  yürüdüğünü  görmek beni fevkalade üzdü. Bu şehirde üç tane dürüst  adam  say  deseler bana, ilk sıraya o arkadaşımı koyarım. Bu arkadaşımın ismini vermeyeceğim ancak yazımı okuyan birçok inşaat müteahhidi ve siyasetçi kim olduğunu   tahmin  edecektir. Aslında ismini vermekte bir  sakınca  yok  fakat kendi rızasını almadan yazmanın doğru olmayacağını düşündüğümden  ismini vermiyorum.

            Bu  arkadaşımız o kadar  güvenilecek  dürüst  bir arkadaş ki birçok müteahhit  kendi adına ona satış yetkisi vermiştir. Çok sevilmesi ve disiplini nedeniyle siyasetçilerin de paylaşamadığı bu arkadaşımız bir kaç dönem siyasetin  içerisinde de bulunmuş  ve çok başarılı çalışmaların altına imza atmıştır. Hiç hak etmediği iki olay yaşayan bu arkadaşımıza hiç kimse sahip çıkmamış ve onurlu duruşundan  vazgeçmemek  adına  elinde, avucunda ne varsa  kaybetmiş, ardından yaşadığı  haksızlıklara vücut direnci dayanamayınca  felç geçirmiş ve değnekle yürüyecek kadar sağlığını kaybetmiştir. Toplum olarak bu tür onurlu, dürüst insanlara sahip çıkamıyorsak yazıklar olsun bize. Bu arkadaşımızı yıllarca siyasette kullanıp, onun sayesinde en güzel çalışmalara imza atmış olanlar, şimdi milletvekili adayı olabilmek için paranın hesabını yapmazken böyle kaliteli insanlara sahip çıkmıyorsa, bu ayıp onlara yeter de artar bile.

            Gelelim asıl konumuza bazı gerçeklerin ortaya çıkmasından  rahatsız olan bir kısım zavallı insanlar  kafalarına göre  tezgahlar kurup, kurguladıkları şeyleri  kaleme alarak öteye beriye yazılar  gönderiyorlar. Allah'a şükürler olsun ki bu şehirde giydiği iç çamaşırına varıncaya tüm edinimlerinin hesabını vermiş ender kişilerden birisiyim. Bu  yetmedi, geçtiğimiz yıl beni çok seven birileri!... isim vermeksizin Ankara  mali suçları araştırma kuruluna şikayet etmiş, Balina adlı bir operasyonla bu  soruşturma yapıldı ve Allah'a  şükürler olsun ki  her şeyimiz tertemiz ortaya çıkmış oldu. Ben birisini  şikayet  ettiğim zaman altına ismimi, telefonlarımı ve adresimi de yazarım ki yaptığım şikayet  adam gibi olsun. Öyle korkak kediler gibi bir yerlere saklanıp, fırsat bulunca ortaya çıkmam. Düşmanın da kalitelisi adam gibi düşmanlığını ilan eden kişidir.

            Geçtiğimiz hafta Başbakan'a bir mektup yazdım, mektubun sonuna adımı, soyadımı, ne iş yaptığımı, adresimi de koydum, zamanı geldiğinde bu satırlarda sizinle paylaşacağım onu. Yaklaşık yirmi yıldır bu şehirde güçlüler haklı, haklılar güçsüz olduklarından suçlu muamelesi gördüler. Ne zaman ki Denge Gazetesi gerçekleri yazıp durum değişmeye başlayıp, hak yerini buldu. Bu durumu hazmedemeyen karanlık güçler adeta  çıldırma  noktasına geldiler. Sizin anlayacağınız zor efendiyi bozdu.

            Yüce rabbimiz Kuranı Kerim'de “Kafirler istese de istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır” buyurduğu gibi artık bu şehirde birileri istemese de, zorlansa da, isyan etse de doğru şeyler ortaya çıkmaya devam edecektir. Bizim inandığımız Kitap'ta kulun canını ancak ve ancak verenin alacağı yazılıdır ve buna olan imanımız sonsuzdur. Yıllar yılı bu şehrin kanını emenler, işe gitmeden maaş alanlar, kamunun malını birilerine peşkeş çekenler, siyaseti kendi çıkarları için yapanlar tek tek ortaya çıkacak, kamuoyu kimin ne olduğunu görecektir. Kimse imzasız, isimsiz kağıtlara sığınmaya çalışmasın, adam gibi derdi olan derdini söylesin ki derman bulsun, yoksa öyle kötü  hastalığa yakalanırlar  ki ben bile kurtaramam onları. Hakkın hakim olduğu bir dünya  temennisiyle kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR