Yontma Taş Devri'nden kalma zihniyetin garip uygulamaları....

 Siyasette veya bürokraside umduğunu bulamayan köhneleşmiş insanların çöreklendiği yerlerde hizmet beklemek veya üretimden bahsetmek abesle iştigal olur. Nasıl  ki siyasetin veya inançların Dinazorları var, Vakıfların, Derneklerin de Dinazorları vardır, bu adamların tek işi kendi egolarını tatmin edip, insanlara zulmetmektir, başka türlü mutlu olmaları mümkün değildir.
 Gazetemizin dünkü sayısında yayınlanan İlim Yayma ve Eğitim Vakfına ait binaların Doğumevi hastanesine kiraya verilmesi haberi gündemi hayli meşgul edecek gibi gözüküyor, İmam Hatip Lisesi"nin kuruluşundan itibaren o müesseseye hizmet etmiş ve para vermiş insanların vebalini taşıyacak bir vakfın başına Başkan olarak getirilen adam maalesef agresif, itici, adab, usul, erkan bilmeyen, beşeri münasebetleri sıfır denecek noktada, yontma taş devri zihniyetini taşıyan bir adam, bu adam sanki babasından kalma gayrimenkulleri idare ediyormuş gibi, alıyor karşısına Doğumevi Hastanesinin Başhekimini basit bir kira Kontratı imzalayıp, binayı kiraya veriyor, birde birkaç ilave madde ekliyorlar kontratın arkasına, binanın bahçesi Kiralayan Doğumevi tarafından Otopark olarak kullanılacak, alt bodrum katta İmam Hatip Lisesi öğrencileri okuyacak(aynı binanın bir kısmı okul, bir kısmı doğumevi, olacak şey mi), ayrı giriş verilecek, v.s. yani sizin anlayacağınız çok ilkel, gayri ciddi ve basit bir sözleşme ile işi bitiriyor.
 Doğumevi Başhekimi Devlet ciddiyetini ve bürokrasiyi bildiğinden İl sağlık Müdürlüğünden izin alarak yapıyor ancak Vakıf yönetimi ne Milli Eğitim Bakanlığına, ne Vakıflar Bölge Müdürlüğüne sormadan, kira kontratına da vakıf Mütevelli Heyetinin falanca tarihli oturumunda vakıf başkanına verilen şu numaralı yetki gereğince demeden veya böyle bir yetki almadan, direk kendi adı ile kontrat imzalayıp, binayı kiraya verme cüret ve cesaretini gösterebiliyor.
 Burada önemli olan iki konu var birincisi bu binaların yapımında hayli emeği geçen kurucu vakıf Başkanı Remzi Yavuz ileride ne olur, ne olmaz gelir kendini bilmez birileri bu binaları amacının dışında kullanmaya kalkar düşüncesi ile İmar Planına İmam Hatip Lisesi yani Eğitim alanı olarak işletir, Daha önceki yıllarda bu plandaki işlemeyi kaldırabilmek için milli eğitim bakanlığından izin istenmesine rağmen, bakanlık bu izni vermemiştir, imar planlarındaki belirlenen konu dışında bu binaların kullanılması mümkün değildir. İkinci ve daha önemli konu ise bu binalar yapılırken yardım eden hayırsever vatandaşlar eğitim amaçlı kullanılmak üzere yardım etmişlerdir, bu amacın dışında kullanılması vebal gerektirir, büyük hatadır.
 Elinde 1000 metrekare taban alanı olan 4 katlı iki tane bina olan vakıf yönetimi, bu binaları amacına uygun kullanamıyor da kalkıyor kiraya veriyor, adamlar Kurupelitin tepesine bina yapıyorlar özel okul kurup, öğrenci buluyorlar, insanlar okula para ödüyor, servise para ödüyor, yemeğe ve yurda para ödüyor binalar öğrenci ile doluyor, bizim yontma taş devri zihniyetindeki adamlar ise şehrin göbeğindeki binaları işletemeyip, 3000 metrekarelik binayı 8000ytl ye kiraya veriyorlar, ben size 15000ytl vereyim verin o binaları bana özel okul yapayım desem asla vermezsiniz, neden vermezsiniz, siz hizmete değil, egolarınızı tatmin etmeye talipsiniz de ondan.
 Bu insanların sayısı fazla olmamakla birlikte hem İlim yayma ve eğitim Vakfını, Hem de İslam Vakfını istila edip, kafalarına göre yönetiyorlar, şayet işlerine gelmeyen adamlar varsa onları derhal üyelikten silip, kafalarına göre adamları yazıyorlar oraya, birde uzaktan kumandalı yaşlı kurt Vampirleri var. O ne derse onu yaparlar, önemli olan Allah"ın rızası değil, yaşlı kurt vampirin gönül rızalığıdır, İslam Vakfı"nın Eski Sebze, meyve halindeki dükkânları ile bulunduğu yerin takasını da onların kaprisleri yüzünden gerçekleştirememişlerdir, içlerinde aklıselim adamı barındırmazlar, örnek mi istiyorsunuz işte size Ahmet Bayraktar, adam vakıf başkanlığını sırf bu vampirlerin yüzünden bıraktı. Allah bunların şerrinden emin kılsın diyerek sözlerime son veriyorum. Hoşçakalınız