TOPLUM OLAYLARA DUYARLI DEVLET DE BOŞ DURMUYOR

               TOPLUM OLAYLARA DUYARLI DEVLET DE BOŞ DURMUYOR

            Köşe yazılarını yazarken, hangi yazının ne kadar okunacağını, toplumun ne kadar ilgi göstereceğini bilerek yazarız. Ayrıca olayları tahlil ederken veya kişilerin üzerine giderken olayın nereden patlak vereceğini de az, çok tahmin ederiz. Geçtiğimiz yıl 30.11.2009 tarihinde Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı"na bizzat adımı da vermek kaydı ile yazdığım bir mektupla ilgili yasal takibat başlatılmış, geçtiğimiz aydan itibaren hazırlanan iddianameler, açılan davalar ve yapılan soruşturmalarla ilgili cevabi yazılar elime ulaşmaya başladı. Aslında yazdığım mektupla ilgili Devlet bir çalışma başlatmış, konularla ilgili kovuşturma ve soruşturma aşamasına henüz gelinmemişti. Mektup süreci biraz hızlandırdı, biraz da önünü açtı, bilinmeyen bazı olayların aydınlatılmasına vesile oldu. Bu olaylar daha önce de araştırılmış olmasına rağmen mağduriyeti olan hiç kimse vermesi gereken gerçek ifadeyi vermediğinden soruşturmalardan netice alınamamıştı.

            Önceki gün şehrin nimetlerinden istifade edip, taşın altına elini koymayanlarla ilgili yazmış olduğum yazıya beklediğimin çok üzerinde bir ilgi ve bilgi geldi. Benim gayem şehirde yaşayıp, şehrin tüm imkanlarından istifade eden insanların sürekli ceplerini doldurmaları yönündeki hareketlerinden vazgeçip, biraz da toplumsal olaylara duyarlı olmalarını temin etmekti, ancak gelen bilgiler o kadar enteresan ki anlatmakla bitmez. Güneydoğudan başlayıp, İstanbul üzerinden Avrupa"ya yapılan sevkiyatlarla ilgili enteresan iddialar var. Bu konu toplumu o kadar ilgilendirmiş ki anlatamam, telefonla arayıp, bilgi vereninden tutun da, adını saklamak kaydı ile bizzat yanıma gelip enteresan gelişmeleri anlatanlar var. Bu olayın Devlet tarafından da izlenmekte olduğunu tahmin edebiliyorum, zira bu insanların ilişkide oldukları kişilerin durumu, yaptıkları bazı enteresan ticari olaylar olayların seyrini başka tarafa doğru yöneltmektedir. Gelen iddiaların yüzde onu doğru olsa dahi İtalya"daki temiz eller operasyonunun bir benzerine ihtiyaç olduğu muhakkaktır. Elimdeki belgeler bu insanların bir takım gayri yasal işlere girdiğini açıkça ortaya koyuyor. Tarihi eser kaçakçılığından tutun da tehdit, şantaj, çete ile iş birliği konusunda hazırlanmış olan iddianame bunu açıkça ortaya koymaktadır.

            Köşe yazısına gelen yorumları okuduğunuzda olaya taraf olanların nelerden bahsettiklerini, hangi işleri yaptıklarını rahatlıkla görebilirsiniz. Adamların Samsunspor veya SBK veya başka sivil toplum kuruluşlarına destek vermelerine imkan olmadığını şuradan anlıyoruz ki adamlar yaptıkları yanlış işlerin karşılığında ayakta durabilmek adına,  bir yerlere ödedikleri bedel ağır olduğundan, başka taraflara ödeme yapmalarına gerek de yok, imkanları da buna müsait değil. Dilerseniz bazı anekdotlar üzerinde durursak işin hangi noktada olduğunu daha rahat çözme imkanımız olacak. Kavak ilçemize doğru yola çıktığımızda henüz Çakallı"ya varmadan rampaya vardığımızda bir benzin istasyonu var. Bu istasyon pek iş yapacak durumda olmamasına rağmen, her türlü lükse sahiptir. Benzin istasyonunun iş yapma imkanı olmayan bir bölgede tercih edilmesinin nedeni sizce ne olabilir? Benim kanaatimce burada gözden uzak bir bölgede bazı işlerin yürütülmesi, hatta Güneydoğudan gelen bazı kıymetli eşyaların başka bölgelere sevk edilmesi daha kolay. Anlatılanlar doğru ise bu işin İstanbul ve Avrupa ayağı var, hatta dünyanın her bölgesine ulaşıldığı iddiaları da gelen haberler arasında. Yazdığım köşe yazısında Diyarbakırlı olduklarını yazınca hemen itiraz geldi, biz de düzelttik. Aslında onu bilerek yazdım, zira Mardin, Arap, Süryani kelimelerini telaffuz etmek istemediğimden biraz hedef şaşırtayım dedim, ancak bizim sazanlar oltaya erken düşüp, bu detayları verdiler. Allah"a ve ahret gününe inanan hiçbir Müslüman bu tür yanlış işlere tevessül etmez. Yasalar izin vermiş olsa bile ki vermediği açıkça ortada azıcık vicdanı olan insan bu işlerin kıyısından, köşesinden geçmez.

            Tarihin hangi döneminde olursa olsun, insanlığa zulmeden, insanların ekonomisini, aklını, aile saadetini mahveden insanlar sonunda kendileri helak olmuşlardır. Firavunlar, Nemrutlar, Karunlar belli dönemlerde hükümranlıklarını sürdürmüş olsalar da sonları hüsran olmuştur. Para ne için kazanılır, aile mutluluğu, toplum mutluluğu ve rahat bir yaşam için kazanılır. Ailesiyle, toplumla, garibanla paylaşılamayan paranın hiç kimseye faydası olmayacağını tarih bize gösterdiğine göre, bugün yapmamız gereken şey bu tür yanlışlara düşen insanlara engel olmaktır. Zira Dinimiz zaliminde, zulmünü kaldırmamızı emrediyor. İşte bu nedenle bu tür olayların üzerine gidip, yapılan yanlışların düzeltilmesini istiyoruz. Toplumumuzsa hassasiyetinden ötürü şükranlarımı sunarken, devletimizin de gereğini yapacağından emin olarak sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla                              

 

                  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR