SAMSUNSPOR’LA İLGİLİ YAZDIKLARIMIZIN....

SAMSUNSPOR"LA İLGİLİ YAZDIKLARIMIZIN SAĞLAMASI SÜLEYMAN SALUR'DAN GELDİ

            Allah'a şükürler olsun ki bu şehirde az sayıda olsa da doğruları yazabilen, yazdıklarının arkasında adam gibi durabilen köşe yazarları da var. İşte bu az sayıdaki arkadaşlarımızdan birisi olan Süleyman Salur Bey'in 20.12.2010 tarihinde Halk Gazetesi"ndeki köşesinde yazmış olduğu köşe yazısını noktasına virgülüne dokunmaksızın sizlerle paylaşmak istedim;

 

Denge Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Baş Yazarı Adnan Bahadır tarafından 17 Aralık Cuma günkü Denge Gazetesi"nde kaleme alınan “Delikanlı Geçinen Eski Samsunspor Yöneticileri” başlıklı yazısındaki konular ile ilgili, çeşitli dönemlerde yönetim kurulu üyeliğinde bulunmam nedeniyle,  bilgi sahibi olduğum konuları okuyucularımız ile paylaşmayı uygun görmekteyim.

 

Bu kentte herkes birileri hakkında kapalı kapılar ardında konuşur. Yan yana gelindiğinde ise can ciğer kuzu sarması olunur ve sanki o kişi veya kişilerin aleyhinde hiç konuşulmamış gibi bir politika izlenir. Yani “bana dokunmayan bin yaşasın” mantığı güdülür.  Kişileri bağlayıcı isnat ve iddiaların muhatabının fotoğrafı, kişiler ile sınırlıdır. Ancak bir kenti ilgilendiren konularda ise fotoğraf artık vesikalık değil bilboard"lardan da öte bir kimliğe bürünür.

 

Samsunspor"un bugünkü konuma gelmesindeki nedenleri zaman içinde eski bir yönetici olarak köşeme taşıyarak bazı isnat ve iddialarda bulunmakta ve hatta direkt olarak birilerini suçlamakta iken, bugüne kadar adı geçenler “dur bakalım arkadaş sen kimsin ki, bizim hakkımızda böyle aslı astarı olmayan  şeyler yazıyorsun, kişilik haklarımıza tecavüz edip hakkımızda ispatlayamayacağın dedikodular üreterek kamuoyu oluşturmaya çalışıyorsun” gibi bir uyarı ve ikaza muhatap olamamanın üzüntüsünü yaşamaktayım.

 

Aslında üzüntümün nedeni, Samsun"da herkesin yaşananlar konusunda üç maymunu oynamalarıdır. Sorumsuzca harcanan ve bana göre de açıkça tekrar ifade ediyorum ve rant elde edilen paralar, yöneticilerin babalarının kurduğu işler ile kazandıkları paralar değildir. Samsunspor"un her kuruşunda, Hastane başında yaşayan ve pazarlarda sebze satan kişiden, İlyasköy"de simit satan kişilerin de hakkı vardır. Her şeyden önemlisi kul hakkı vardır. Yani “her ne suç ile gelirseniz gelin af ederim, ama kul hakkı ile gelmeyin” diye buyuran Cenabı hakkın emir ve yasaklarına boğun eğmemek vardır.

 

Adnan Bahadır"ın gündeme getirdiği Celil Sağır ve Hüseyin Başgöl ilişkisine, Fuat Köktaş tarafından futbolcular ile transfer görüşmeleri için Suat Çakır, Tahsin Kosif ile birlikte görevlendirilen yöneticilerden biri olmam nedeniyle bilgi sahibi olmuştum.  Ancak konuya geçmeden önce bir konudaki kanaatimi ifade etmek isterim.

 

 Yusuf Bayraktar"ın Samsunspor sevgisi ve bağlılığı elbette ayrı bir olaydır. Her Samsunlu gibi bu kulübün yönetiminde görev alabilir ve Samsunspor"a hizmet edebilir. Nitekim Bayraktar ile aynı dönemde görev yapan bir yönetici olarak, kendisi Samsunspor yönetiminde bulunduğu sürece de bu görevi yerine getirmiştir.  Ancak İsmail Uyanık"ın,  Yusuf Bayraktar"ı yönetim kuruluna almasının asıl nedeni, Celil Sağır"ın Bayraktar"a olan borcu nedeniyle biraz daha zaman kazanma taktiği olduğu da bir gerçektir.

 

Olay ile ilgili bildiklerime gelince: Yusuf Bayraktar"ın Celil Sağır"a satmış olduğu gayrimenkulden dolayı o dönemde alacağı olduğu doğrudur. Sezgin Gümüş başkanlığında gerçekleşen Hüseyin Başgöl ile Celil Sağır arasındaki alacak verecek ilişkisi, Suat Çakır, Tahsin Kosif ve benden oluşan transfer görüşmeleri komitesinde Celil Sağır tarafından dile getirilmiş idi.

 

Komitedeki arkadaşlar ile vardığımız sonuca göre; Hüseyin Başgöl kulüpten alacağını tahsil edebilmek için bir şekilde Celil"i devreye sokuyor ve Celil"de kulüpten alacağı olmadığı halde TFF"ye Samsunspor"un alacaklarına temlik koyduruyor. Çünkü TFF mevzuatına göre ilk ödenmesi gereken borçlar futbolculara ve spor dünyasına olan borçlardır. Temliklerde ilk sıraya futbolcu borçlarının ödenmesi girer. Oysa Celil"in kulüpten beyan ettiği miktarlarda alacağı yok. Suat Çakır ve Tahsin Kosif"le birlikte muhasebeden Celil"e ödenen paraların makbuzlarını istedik. Makbuzlar da yok. Evet, aynen böyle makbuzlar “yokkkk”

 

Yani Celil"e yapılan ödeme makbuzları muhasebede çalışan elemanlarca yırtılmış imha edilmiş. Muhasebedeki görevli arkadaşları çağırdık. Kendilerine yöneticilerin bu şekilde talimat verdiklerini söylediler. Ancak yönetim kurulunda görev yapan bir arkadaşımız (kendisi ile görüşemediğim için adını yazmıyorum) bir şekilde Celil"e yapılan ödeme makbuzlarının fotokopisini almış ve bu makbuzları bize intikal ettirdi. 

 

Celil"i detaylı olarak dinledikten sonra Celil Sağır"a hitaben kullandığım cümleler aynen şu şekildedir. “Kardeşim sen Hüseyin Başgöl"ün tahsilatçısı mısın bu bir, ikincisi kulüpten alacağın olmadığı halde, nasıl Samsunspor"dan alacağım var diyerek kulübe temlik koyarsın” diye soru yöneltmiştim. Diğer arkadaşlarım da benimle birlikte aynı tepkiyi gösterdiler. Celil"de yine alacağı olduğunu beyan ederek toplantıdan ayrıldı. Sonra malum dava sürecini başlattı.

 

Celil"in kulüpten alacağım var diyerek federasyona koyduğu temliklerden birisini de yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 500.000 TL"lik bölümünü İsmail Uyanık döneminde kendisine verilen senet oluşturuyordu. O dönemde de yönetimde idim ve gayet net biliyorum. İsmail Uyanık döneminde futbolculara senetler ve çekler veriliyordu. Ama ödemeler yapıldıktan sonra ellerindeki borç senetleri iyi niyetten ötürü alınmıyordu. 

 

Celil"le birlikte o dönemde kulübümüzdeki tüm futbolcularımıza Serkan"a da, Ercan"a Ertuğrul"a, Tümer"e  yani her futbolcuya senetler verilir, bu senetler ödenir ve ödeme yapıldıktan sonra futbolcular senetleri yırtar atarlardı. Yine ortak kanaatimize göre o dönemden bu yana Celil"in bu kadar alacağının kalması mümkün değildi. Nitekim sonraki safhalarda TFF nezdinde de Celil"in açtığı davalar Samsunspor lehine gelişti.

 

Adnan Bahadır"ın gündeme getirdiği malum konu ile ilgili bilgilerimi okuyucularımız ile paylaşmamın nedeni, öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, kesinlikle Adnan Bey"in yazdıklarına katkıda bulunmak adına değildir. Çünkü herkes yazdıkları ile sorumludur. Ancak Samsun"u veya Samsunspor"u ilgilendiren olumlu veya olumsuz bir şeyler yaşanmış ise veya dile getirilmiş ise, ve isnat edilenler hakkında da eğer bir bilgi sahibi isem bu bilgilerimi Samsun kamuoyu ile paylaşmam gerektiği şeklindeki görüşümdür.

 

Aysbergin üstünü zaten her fırsatta çeşitli platformlarda dile getirdim ve köşemde yazıyorum. Bu olay ise aysbergin altındakiler. Aysbergi döndürdükçe buna benzer olaylara sıkça rastlanacaktır. Sonuç malum, Bank Asya Ligi"ni tırmalayan bir Samsunspor profili. Gerçeklerin gün ışığına çıkması adına, yöneticilerden eskisi yenisi fark etmez, herkes bildiklerini çıkıp söylemelidir. Samsun"luya ve Samsunspor"u sevenlere bu yakışır.

 

Samsunspor"un alacaklarına temlik koyan yöneticilere değil, Galip Öztürk anlayışında karşılıksız katkıda bulunan işadamlarına,  Fatih Öztürk gibi fanatik bir Samsunsporlu ve Suat Kılıç gibi de Samsunspor için kendi felsefesine göre çözümler üreten milletvekillerine ihtiyaç vardır. Diğer milletvekillerimiz mi? Bakanımız Mustafa Demir hariç gazetelerdeki resimleri olmasa acaba kaç Samsunlu veya Samsunspor"lu kendilerini tanır bilemem.

 

Yaşananlar da adı geçenlerin ortaya çıkarak, “hayır beyler, sizin bildiğiniz gibi değil, yani yaşananlar iddia ettiğiniz konular bu şekilde gelişmedi, sizler yanlı yazıyorsunuz, bizleri yeterli bilgi sahibi olmadan suçluyorsunuz” şeklinde bir açıklama yapsınlar. Telimi veriyorum 0533 921 04 95. Mailimi veriyorum. [email protected]. Yazdıkları açıklamaları aynen noktasına virgülüne dokunmadan köşeme taşıyacağıma söz veriyorum. Samsunspor"un dünü ile ilgili haklarında belirli iddialarda bulunduğum kişiler ile de Samsun yerel TV"lerinde kamuoyu önünde tartışmaya da hazırım. Dün dündür, yarına faydası yoktur, kavga zamanı değil barış zamanıdır gibi beylik laflar ile Samsunspor"u bugüne getirenler, ortaya çıkarak eteklerindeki taşları dökmelidirler.

 

Elbette gidenlerin gelmesi mümkün değildir. Çünkü hukukta ne yazık ki zaman aşımı denilen bir kavram vardır. Ama zaman aşımının geçerli olmadığı katı herkes iyi bilir. O kata çıkıldığında da hiç kimsenin hafifletici bir nedeni olamayacaktır. Yani orada Savcı"da ve hakim de varlığı gibi tektir. Hafifletici nedenlerden dolayı TCK"nın 59. maddesi de uygulanmaz. Yani dosyalar kitabına uydurularak yok edilemez. Çünkü o her şeyi bilendir ve görendir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR