KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM

                                   

            Pazar günkü yazımızda Şehir Kulübü"nde olup, bitenlerle ilgili bazı bilgiler vermiştik,  bize ayrılan sahifenin bitmesi nedeniyle konuyu yarıda kesmek zorunda kalmıştık. Bugün kaldığımız yerden devam edeceğiz. Şehir Kulübü"nde mevcut Başkan Ayhan Şenpınar"ı  destekleyen Hacı Garson yapılan kongrede tüzükte istediği gibi değişiklik yapınca, ardından kulübün lokanta bölümünde tadilat yapıp, halka açık meyhane haline getirmek için kolları sıvıyor. Bu işi yapmak için çetenin yandan çarklı adamına tadilat yürütme işini veriyor ve bu biraz siyasetçi, biraz inşaatçı ama asıl işi çetenin talimatlarını yerine getirmek olan adam, yaklaşık iki aylık bir çalışma sonucunda kulübün lokantasını meyhane haline getirir. Kulübün dışarıdaki bahçesine sokaktan girilecek şekilde giriş yapılır, şehrin en işlek caddesi ve en merkezi yeri olan İstiklal Caddesi"ne bakan bahçeye masalar konularak, sokaktan geçen vatandaşın dahi masada içilen içkiyi görebileceği hale getirilir.

            Eskiden bu tür mekanlar kapalı hale getirilip, vatandaşın göremeyeceği halde faaliyet gösterirken, burada tam tersine bir uygulama yapılmak sureti ile herksin görebileceği hale getirilmesi canibi dikkattir. Burada yapılan uygulama sadece Şehir Kulübü"nün aslından uzaklaşma operasyonu değil, para kazanabilmek için alenen sokak ortasında içki içilmesinin de teşhir edilmesi olayıdır. Eskiden Şehir Kulübü"nün dışarıya bakan bahçesinin duvar kısmı yüksek seviyede duvar biçiminde kapalı tutulur idi ki içeride yapılan bu tür davranışlar dışarıdaki insanlara kötü örnek olmasın. Şimdi her şeyin ters döndüğü gibi bu olay da ters dönmüş, adeta BBG evi gibi yapılan her şey toplumun göreceği şekle sokulmuş.

            Bu yapılanlardan rahatsızlık duyan bazı kulüp yöneticileri olaya tepki gösterip, kendi aralarında konuşmaya başlamışlar, bazıları konuyu kulüp Başkanı"na iletip, çözüm bulmasını istemişler. Kulüp Başkanı ise çözüm bulmak yerine olayı Hacı Garsona anlatmayı tercih ettiği yetmemiş gibi, kimlerin olup, bitenden rahatsız olduğunu da açıkça söylemiş. Hacı Garson bu konuşanlara bilenmeye başlayıp, çeteden bir koruma alıp, onunla dolaşmaya başlamış, bir düğünde, bu konuda konuşanlardan birisine dümdüz gidip, yanındaki korumasını da üzerine salacak şekilde teşvik etmiş, araya birilerinin girmesiyle olay büyümeden kapatılmış. Aslında bu olayı yaşayan birçok kişi olmasına rağmen, biraz korkularından, biraz da rezillik çıkmasından utandıklarından kimse sesini çıkarmamış. Bu arada kulüp başkanının da belli bir hisse karşılığında lokantaya gizli ortak olduğu gelen rivayetler arasındadır.

            Yukarıda bahsettiğim olaya benzer birçok olay yaşanmış ama topluma yansımamıştır. Nihayet yakın geçmişte olup, bitenlerden rahatsızlık duymaya başlayan veya başka bilmediğimiz bir nedenle kulüp başkanı hacı garsona üyelerin birçoğunun bu olaylardan rahatsız olduğunu, buna bir çare bulmak gerektiğini söyleyince Hacı Garson herkese yaptığını ona da yapmaktan geri kalmamış ve adamcağızda hakaretlerden nasibini almış. Bu işlerin akıbetinin bu şekilde olması eşyanın tabiatıdır. Adaletten umduğunu bulamayanlar bazen enteresan bir söz söylerler, derler ki adalet mülkün temeli ise mülkün yoksa  adaletin de yoktur. Bu işin esprisi ancak yöneticilik yapanlar veya kendilerine verilen emanet koltuğu hakkıyla kullanmayanlar, bir gün yaptıklarının kendilerine döneceğini unutmamalıdırlar.

            Şehir Kulübü"nde yaşanan bu gelişmelerden rahatsız olan bazı üyeler aidat ödemeyip, üyelikten çıkmak istiyorlarmış, hem de sayıları küçümsenmeyecek kadar çok imiş. Bu arkadaşlara tavsiyem düşüncelerinin yanlış olduğu yönünde olacaktır, zira zaten onlara yaptırılmak istenen de budur, üyelikten kaldırıp atılmaları mümkün değilken, karşılarındakilerin arayıp da bulamayacağı bir fırsatı onlara verdiklerinin farkında olmaları gerektiğini unutmasınlar. Bugün yapılan yanlıştan dönülmüyorsa ilelebet bu yanlışlığa devam edilecek diye bir şey yoktur, mücadeleden kaçmak da doğru bir davranış değildir.

            Değerli dostlar ne garip ve de hazindir ki hayatımda üç veya dört kez gittiğim Şehir Kulübü"nde yapılan yanlışlıkları yazma işi de bana düştü. Bu yazdıklarımı basın camiasında olup da bilmeyen yoktur, hatta bu işleri organize edenlerin içerisinde basın camiasından olanlar da var. Peki bu zevatı kiram bunca olup, biteni neden yazmaz derseniz, bir kısmı bir kader rakıya, bir kısmı bir yemeğe, bir kısmı da biraz daha pahalısına oralarda yeşillendiğinden seslerini çıkarma imkanları yoktur. Bu saydıklarım yetmezmiş gibi bir de bazılarının yemeğe ekmekleri yokken gidip oralarda dostlarıyla kadeh kaldırıp, gazetelere de magazin haber yaptırmaları yok mu, işte o zaman  bu insanların ne kadar ucuz, ne kadar basit, ne kadar seviyesiz olduklarını görünce hem insanlık adına hem de meslek adına utanç duyuyorum. Sanırım bu kadar izahattan sonra bazı gerçekleri anlama imkanınız olmuştur. Kalın sağlıcakla

                     

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR