KAÇAK GÜREŞMEYE GEREK YOK

                                                      KAÇAK GÜREŞMEYE GEREK YOK

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucu üç aşağı beş yukarı belli, daha düne kadar Kemal Kılıçdaroğlu'nu öve, öve bitiremeyen bazı köşe yazarları şimdi yanlış yaptık, Deniz Baykal'a haksızlık yaptık diyerek adeta günah çıkarıyorlar.

Aslında onların amacı hatalarını söylemek değil, asıl amaçları yaptıkları anlaşmaların gereğini yerine getirmek suretiyle tamamen duygusal bağlantıların ödevlerini yapmaktır, bizde bu numaraları yuttuk ya.

İnsanlar neden bu kadar rahat, dün söylediklerini bugün inkar ederler bir türlü anlamış değilim. Üç kuruşluk Dünya menfaati için reddi miras etmek kısa vadede yarar sağlar gibi gözükse de uzun vadede her şey ortaya çıktığında itibarları yok olup gidiyor.

Dikkat ederseniz yerel gazetelerin köşe yazarlarının büyük bir kısmı ya genel yazılar yazıyorlar ya da  kültür, edebiyat, tarih ağırlıklı yazılar yazıyorlar, bu tür yazıları yazan kaliteli insanlar var elbette onlar yazmalı ancak özellikle gazetelerin Genel Yayı Yönetmenlerinin yazdıkları köşe yazıları mutlak surette şehirde olup biten siyasi, ekonomik ve sosyal konuları içermelidir.

Ulusal konularda çok güzel yazılar yazan köşe yazarları var, insanlar bu yazarları tek kuruş para ödemeksizin internet ortamında rahatlıkla okuyabiliyorlar, insanları anılarla, hikayelerle, ulusal konularla oyalamanın ne alemi var anlamış değilim. Anlamış değilim derken anladım da anlamazlıktan gelmeye çalışıyorum.

İnsanların dağarcıklarında bir şey olmayınca veya gerçekleri yazmaya korktuklarında sırf sayfa dolsun diye anılar, hikâyeler, ulusal konular yazarlar bu ortada ama biz yine de anlamamazlıktan gelmeye çalışıyoruz.

Bu şehirde konuşulacak o kadar çok şey var ki her gün sayfalarca yazsak bitiremeyiz, şehrin güvenliğinden ekonomisine, ticaretinden siyasetine, bürokrasisinden adli yargısına, eğitiminden  işsizine varıncaya dek o kadar çok yazıp çizilecek iş var ki anlatamam.

Herkes bekliyor Adnan Bahadır yazsın da biz de istifade edelim, biz yazmaktan asla gocunmayız yazarız ama bizim dışımızdakilerin de taşın altına ellerini koymak zorunda olduklarını unutmamaları gerekir.

 Başbakan'ın söylediği gibi denge siyaseti gözetip sırf egemenlerin dengesine göre hareket eden insanların zulme ortak olduklarını unutmamaları gerekir. İsrail'in Filistinli kardeşlerimize yaptığı zulme karşı sessiz kalan özellikle İslam Ülkelerinin sırf Egemen güçlerden korkmaları sonucu sessiz kalıp zulme ortak olmaları gibi şehrimizde yanlış giden bir kısım işleri bildikleri halde sessiz kalan basın camiasının da aynı şekilde zulme ortak olduklarını unutmamak lazım.

Örneğin Büyükşehir Belediyesinin sahilde yaptığı yıkımda zavallı gariban esnafı perişan edercesine yıkım yapıp insanların çeklerini, senetlerini, vergilerini ödeme konusunda çıkmaza sokarken, diğer yandan yandaşlarının yazlıklarına dokunmamasına ne demeli? 

Sahil çalışmalarına kimse karşı çıkmıyor ama yapılan çalışmalarda herkese karşı eşit davranılmaz ise işte o zaman ortada bir zulüm var demektir. Bizim işimiz de bu zulme karşı durmaktır.

Daha düne kadar Büyükşehir Belediyesi ile ilgili her türlü olumsuz haberleri yapan ve kendilerine bağlı TV'ler de başka partilerin adaylarını destekleyenler şimdilerde Vezir Hazretleri ile programlar yapıyorlar, onunla ilgili güzel yazılar yazıyorlar, iktidara yakın durmak için her türlü yayıncılığı yapmaya çalışıyorlar.

Keşke bunu 30 Mart yerel seçimlerinden önce de yapabilselerdi ama ne gezer o zaman farklı partilerden seçilmiş Belediye Başkanları olduğundan onlarla olan duygusal ilişkileri nedeniyle onları medhü Sena ediyorlardı.

Seçim bitti, yeni kazananlar geldi. Şimdi yenilerine hoş görünüp duygusal ilişkileri bağlamak için, yeni politikalar geliştirmek, bu tür insanlar için hayatının normal seyri ama bizim için durum çok farklı haklı olanın yanında haksız olanın karşısında olmak zorundayız.

 Seçim döneminde sırf Başbakan'ın hatırına elimiz gitmese de Büyükşehir'de AK Parti'ye oy vereceğimizi yazdık, yazdığımız için de bazı arkadaşlardan eleştiri aldık ama hiç önemli değil, biz inancımızın gereğini yaptık. Üç kuruşluk Dünya menfaati için eğilip bükülmedik, Allah'ın izniyle de dik durmaya devam edeceğiz.

Şehrimizde ele alınması gereken o kadar çok önemli konular var ki anlatamam, şehrin tamamına yakın bir kısmının arka mahallelerinde uyuşturucu içen, satan gençlerden tutun da asayişle ilgili trafikle ilgili o kadar çok sorun var ki anlatmakla bitmez.

 Ana yollarda ikinci hatta üçüncü sıralara park edip  trafiği perişan eden araç sürücüleri, kendileri iflas ettikleri halde Sivil toplum örgütlerinin başında olan ve insanlara nasıl para kazanılır nasihatlerinde bulunan STK yöneticileri, üst düzey siyasetçi  ve Bakanların etraflarında bulunan bazı üç kağıtçıların kendilerine yaptırdıkları bedava yazlık karşılığında vatandaşlara siyasetçiler adına verdikleri vaatler bu şehirde konuşulması gereken önemli konulardır.

Kaçak güreşerek  kimse bir yere varamaz herkes kucağındaki taşları adam gibi dökecek, ondan sonra kimin ne olduğu ortaya çıkacak. Vaziyeti kurtarmak için gün geçirenler unutmasınlar ki günlük yaşıyorlar bitmeleri an meselesidir, doğrular er ya da geç ortaya çıktığında bu tür insanlar kaçacak delik arayacaklarını da unutmasınlar. Bu günlük bu kadar yeter yeni yazıda buluşmak üzere kalın sağlıcakla

                                             

 

 

                 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR