Herkes görevini yaptı sıra milletvekillerinde

Ak Parti İl kongresine çok az bir zaman kala, nerede ise her gün bir Başkan adayı açıklama yaparak, Başkanlık yarışına katılıyor. Üç yıl önceki kongre ile şimdiki kongre arasında ,dağlar kadar fark olduğu aşikar…Üç yıl önce adayların, kongreden en az bir ay önce ortaya çıkarken, bu seçimde sadece bir hafta gibi kısa bir süre kala aday olduklarını ilan edebilmiş olmalarının, Parti Genel Merkezi"nin yapacağı müdahaleden kaynaklandığı, hepimizin malumu.
Başbakan"ın katılımı ile gerçekleştirilen milletvekilleri istişare toplantısından, herhangi bir sonuç çıkmazken, vekillerden bir kısmının bağımsızlığını ortaya koyamamış, akrabalarının talimatı sonucu iş ortaklarının adını vermek zorunda kalmış olmaları, gerçekten siyasetin ne hale geldiğinin, açık bir göstergesidir. Aslında vekilin kendisine kalsa, o ismi hiçbir zaman vermeyeceğini herkes bilir. İşe menfaat karışınca, bakın ne hale geliyor. Adını verdiği aday, bu şehirde, geçmişte yapmış olduğu icraatlarla, herkes tarafından tanınıp, her işinde, belli başlı şaibeler olan bir insan olduğu bilinmesine rağmen, o vekilin ismini vermesi, gerçekten manidar bulunmuştur. Hayatımda elli yıl düşünsem, o vekilin o ismi vereceği, aklımın ucundan geçmezdi. Ancak derler ya “Kendi düşen ağlamaz”. Vekil kendine yakışanı yapmış! Aldığı talimatı uygulamış. Bizim yapacağımız bir şey yok, sadece zamanı gelince her ikisinin de adını, bu sütunda sizlerle paylaşacağız.
Diğer vekillerimize sıra gelince, onlar da kendilerine yakışanı yapmış, vermeleri gereken isimleri vermişler. Ancak burada üzerinde durmak istediğim husus, herkesin gizli güreş oynamaktan zevk almasıdır. Şunu unutmamak gerekir; Üç kişinin bildiği şey sır değildir. Milletvekilleri Genel Merkezde Başbakan ile birlikte toplantıya katılıp çıkması ile birlikte,” Orada olup bitenlerin, tamamını biz biliyorduk, yalandan yuvarlak konuşup, yok şöyle idi, yok böyle idi” demenin hiçbir anlamı yok.
Dün akşam katıldığım Kanal S televizyonundaki konuşmamda da beyan ettiğim gibi, bu şehirde Ak Parti"nin önünde iki yol var; Birincisi Genel Merkez müdahale etmeden, tüm adayları delege ile baş başa bırakarak yarışmalarını sağlamak. İkincisi ise Genel Merkezin müdahale edip, adayımız falancadır deyip, onu desteklemektir. Adaylarla delegenin baş başa kalması durumunda, merkezde Büyük Başkan"ın desteğini alan Savaş Güven,  İlkadım ve Atakum delegesinden belli oranlarda oy alabilir. Ancak diğer ilçelerden oy alması mümkün değil. Birlikte yola çıktığı yol arkadaşları da, toplumun hüsnü kabulünü alan insanlar olmadıklarından, yapabilecekleri çok fazla bir şey yok.
Adem Güney"e sıra gelince, üç yıl önce, Teşkilat Başkanlığı görevine geldiği günden bu güne kadar tek hedefi vardı, o da il Başkanı olabilmek, bunun dışında yasal olarak seçilme şansı olmadığından, elindeki bu fırsatı iyi değerlendirmesi gerekiyordu, onun için de gece, gündüz demeden çalıştı, ilçelerin tüm kongrelerine şu veya bu şekilde müdahale etti. Oralara delege taşıdı. Sizin anlayacağınız, her türlü siyasi hünerini gösterdi, ancak kendi eliyle yazdığı delegelerin dahi kendine oy vermeyeceğini bilmediğinden, kendinden emin bir biçimde ben teşkilatın ortak adayıyım diyor. Halep orada ise, arşın buradadır. Çok kısa bir süre kalmıştır. Bu toplum  geçtiğimiz seçimde ,Saadet Partisinden aday olan Adem Güney"i ,Ak Parti"ye İl Başkanı yapmaz, yaparsa o parti bitmiş demektir.
Erdoğan Tok"a gelince son iki ayda yapmış olduğu bazı hataları bırakmış gözüküyor, şayet belli adamların güdümünden çıkabilirse (Şu anda çıkmış imajı veriyor), gerek ilçe örgütlerinde, gerekse merkezde teveccühe layık olacak durumda olduğu gözleniyor. Hem vizyonu, hem kişiliği, hem de münasebetleri, partiye küsenleri de kucaklayıp, partinin kaybettiği ivmeyi yakalayabilecek durumda.
Buraya kadar saydıklarım, adayların kıyasıya yarışmaları halinde olması muhtemel gelişmeler. Başbakan"ın bizzat katılarak,  vekilleri dinleyip, İl başkanı belirleme çalışması yapması, Genel Başkanın veya Genel Merkezin tek aday üzerinde duracağı anlamına gelebilir. İşte o zaman durum çok farklı olur. Devreye Hazreti Ömer formülü girer. Tüm adaylığını ilan etmiş olanlar devre dışı bırakılarak, yeni bir aday üzerinde durulabilir. Bu aday hiç kimsenin adamı değil, partinin adamı olmalı, kimseden yana değil, doğrudan yana olmalı, kimsenin emrinde değil, hakkın emrinde olmalı. Kim olabilir derseniz, ben programda kimin olabileceğini söyledim. Sizin anlayacağınız, herkes görevini ve kendine yakışanı yaptı, sıra milletvekillerinde. Ya doğru olanı yapacaklar ,veya işlerine geleni… Bekleyip, göreceğiz. Kalın sağlıcakla   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR