ESFANEVÎ HAYALLERLE YAŞAMANIN SONU ACIDIR

Bilmem ki diğer milletlerin veya dinlerin tarihlerinde de; bolca efsaneler uydurulup hayalinin peşinde koşulur mu!

Ya da tarihi  veya dini inançları efsanelerle süslemek nasıl bir duygudur!

Süslenmese yalın, net yani olduğu gibi anlatılsa…

Ne kaybederiz, ne kazanırız?

Bu işin hesabını yapan, çetelesini tutan bir bilim dalı var mıdır?

Efsaneleri ayıklasak; inançlardaki bölünmüşlükler, kinleşmeler, kavgalar belki de savaşlar, zaferler, mağlubiyetler, felaketler, ganimetler anlamsızlaşır mı?

Sanmıyorum…

Muhakkak ki  daha da anlam kazanır, bir çok sorular cevap bulur, meseleler kendiliğinden çözülür, bölünmüşlüklerin ne kadar anlamsız olduğu ya da kimlerin hangi menfaat uğruna efsaneler ihdas ettiği ortaya çıkar.

Nice dev bildiklerimiz cüceleşir, nice cüce bilinenler de devleşir belki!

Fıtri, ahlaki ve vicdani olan, doğru olan;  bir hakkın teslimi değil midir?

 

Birkaç efsane örneği verelim isterseniz!

Tarık bin Ziyad’ın ilk defa Ispanya’ya geçişte gemilerinin olmadığı, kiralık gemilerle geçtiğini söylesem ve gemi yakma olayı tamamen kurmaca bir efsanedir desem kaç kişi inanır, olabilir mi acaba der!

Antik çağda Yunanlıların atalarının; Perslerden gemilerini kurtarmak isteyip, sıkıştığı körfezden karadan yürüterek kaçıran donanma komutanı vardı desem kaç kişi inanır?

Ya da İlk denizcimiz Umur Bey’in de Fatih’den 150 yıl evvel karadan gemi yürüttüğünü bilen var mıdır?

Çanakkale savaşlarının komutanı kimdi desem nasıl cevaplar gelir!

İşte günümüzde yeni yeni fakına varıp, yürüyüşler, anmalar tertip ettiğimiz “ Sarıkamış mağlubiyetimiz ve donarak ölen binlerce Mehmet…

Sayılarının önemi var mı derseniz var elbette…

Efsanelere göre 90 bin, şimdilerde 60 bine indirildi resmi rakamlar 25-30 bin der…
İyi de neden 15-20 yıldır anmalar başladı, 70 yıl unutturulmasının sebebi neydi?
 

Dinimizden de bir örnekle bitirelim yazımızı…
Herkes Kerbela, Hz.Hüseyin (r.a.), Yezid der ve kullanır bu fecaati…
Hatta alevi-sünni-şii v.b. mezhep ve inanışların temelinde bile bu olayı istismar yatar…
Allah için söyleyin:

Hikaye, masal, efsane ve destanlarla süslenmiş bu fecaat hakkında ciddi bir eser okudunuz mu?

Mesela; merhum Asım Köksal Hocanın bu olayı kaynaklardan aktardığı, anlattığı eserini veya benzer ciddi eserleri okuyan ya da bilen kaç kişi var?

Ancak konuşmaya, istismara gelince çok değil mi?

İşte biz tarihimizi de, dinimizi de süslediğimiz efsanelerle sevmeyi öğrenmişiz…

Çünkü efsanelere istediğimiz gibi ilave yapar, anlam yükleriz kimse de sormaz…

Hem efsanelerle insanları kandırmak, ağlatmak, yönlendirmek, kullanmak çok kolaydır…
İşin doğrusu anlatılırsa, öğrenilirse zübükler kitleleri kullanamaz ki!

Hegemonyacı  zübüklere:

Gerçekleri öğrenip sorgulayan nesiller, seçmenler değil; daima dönen çarkına ayak uyduracak, onunla beraber, fişe taktığında az bir enerjiyle, gazla dönecekdönme dolaplar lazım!

Unutmayalım ki; Tarih yazanlar işini ciddi, bilimsel ve gerçeğe göre ayarlayanlardır…

Hegemonyacı masalcıların ne olduğunu;  geçici olan parıltılarından değil, yüzlerce yıllık birikimleri heba edip gittiklerinde geride bıraktıkları yıkıntılarından anlayacaksınız…
Ancak, “ Ba’de harabu’l Basra”…

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adem Alan Arşivi
SON YAZILAR