DURMAK YOK YOLA DEVAM

Bazı dostlar arayıp Fırıldak Vekil ile ilgili elimizdeki malzemeleri bitirmeyip, daha sonraki zamanlarda da kullanmak üzere bir kısmını arşivde tutmamızı istiyorlar. Bu dostlarımız kendi açılarından haklı olabilirler ancak bizim Fırıldak Vekil'in o kadar çok icraatı var ki yazmakla bitmez. Dokuz yıllık vekillik döneminde yaptığı icraatları yazmaya kalksak sanırım bize de bir dokuz yıl gerekir. Adamın belden aşağı işlerinden tutun da ihalelerde aldığı avantalara, işadamlarına ihale vermek için harcattığı paralara, eniştesi çete bozuntusuna verdirdiği ihalelere, oturduğu evi alma biçimine, her ay açıktan on beş bin lira maaş aldığı holdinge atmaya çalıştığı kazığa, Samsunspor kulübüne yardım için bir holdingden aldığı parayı nasıl iç ettiğine, bir holdingin almak istediği ihalede verdiği eksik evrak nedeniyle ihale onaylanmayınca ihaleyi onaylaması gerek bürokrata yaptığı baskıya, elindeki siyasi yetkiyi kullanıp aldığı lisanslara ortak olup daha sonra bu lisansları devrederken aldığı paralara, hangi yakınlarının çocuklarını nerelerde işe yerleştirdiği, kimlerin tayinini neden yapıp, kimlere neden engel olduğuna varıncaya dek o kadar çok marifetlerini biliyoruz ki emin olun bunlar ne yazmakla biter, ne de okumakla.

Önceki gün başladığımız yazı yarım kaldığından bugün bu yazıya devam etmek istiyorum. Kaldığımız yer neresi idi derseniz reklam konusunda yaptığı numaralardan sonra bize de reklam verebilmek için araya koyduğu arkadaşın gelip yalvarmasına verdiğimiz olumsuz cevapta kalmıştık. Aslında arada bulunan arkadaşımız temiz bir arkadaş olup, bizim fırıldak onu hoyratça kullandığından arkadaşın kimyasını bozduğunu çok iyi biliyordum fakat bu konuda benim yapabilecek çok fazla bir şeyim yoktu. Bizim fırıldak önce bu arkadaşı bize reklam verebilmek için kullandı, ardından ona olan sevgimizi kullanmaya kalktı. Nasıl kullanmaya kalktı derseniz bu arkadaşı gerçekten çok sevdiğimi bilen fırıldak onu bizzat evime gönderip kendisi ile ilgili yazdığım yazılara son vermemem halinde benimle olan hukukunu kesmek zorunda kalacağını söyletti. Aradaki arkadaşımız beni çok iyi tanımadığından bu blöfü yutup duygusal davranacağımı ve yazılara ara vereceğimi düşünmüştü ama yanıldı. Yazlığıma ziyarete gelen arkadaşa benimle olan hukukunu Fırıldak Vekil yüzünden bozması halinde en ufak bir kırgınlık yaşamayacağımı, ancak kendisi ile olan hukuklumu Fırıldak Vekil sayesinde tesis etmediğimden hangi şartlarda olursa olsun yazılarıma devam edeceğimi söyleyince arkadaş benimle ve ailemle helalleşip ayrılmak zorunda kaldı.

İşin enteresan tarafı bu arkadaş benimle hukuk kurarken ailem ısrarla Fırıldak Vekil'i kollamak adına hukuk kurduğunu söylemesine rağmen ben ihtimal vermiyordum, konuyu kendisi de bildiğinden aramızdaki hukukun başkaları ile ilgisi olmadığına dair çok büyük yeminler edince ben inanmıştım ama ailem asla inanmıyordu. Keşke onlar haklı çıkmasaydı. İnsan çok değer verdiği, çok sevdiği bir dostunun kusurunu asla görmek istemiyor, nasıl ki aşkın gözü kör oluyor, insan sevdiği karşısında da kör oluyor. Nihayet bu arkadaşımız bizzat evimize gelip bizimle olan hukukunu kesmek zorunda olduğunu söyleyince en ufak duygusallık yapmaksızın onunla helalleşip ayrıldım ama aileme karşı gerçekten mahcup oldum. Merhum bir dostum derdi ki “Bizim gönlümüz Karacaahmet Mezarlığı'na döndü” biz de Karacaahmet Mezarlığımıza bir kişi daha eklemiş olduk.

Bizim fırıldak olayı dostluk anlamındaki bağlarımızı kullanmak kaydı ile çözemediğini görünce bu kez B planına geçip farklı bir yöntem uygulamaya kalktı. Nedir B planı derseniz dostluk ilişkilerini kullanıp istediği sonucu alamayınca bu kez farklı duygusal ilişkileri devreye koyup ekonomik destek sağlatıp arka planda devreye girip yazıları kestirmenin yollarını aradı, olayı çözebilmek adına işi biraz kurcaladım ve sonunda işin arkasında Fırıldak Vekil'in olduğuna kanaat getirince yazılarıma devam ettim. Bu yolla da istediği sonucu alamayacağını görünce bu kez C planını devreye koyup olayı siyasi kanaldan çözmek istedi. Peki nasıl çözmek istedi derseniz sevdiğim, değer verdiğim siyasetin içerisinde olan arkadaşları devreye koyup partinin zarar göreceğini söyletmeye çalıştı ancak atladığı veya atlatmaya çalıştığı şey yaptığım haberlerde ve köşe yazılarında hedef seçtiğim parti değil kendisi olduğu idi. İnsan iyi niyetli olmayınca o kadar sıkıntı çekiyor ki adeta kendi kendisini bitiriyor da hırsından veya şeytanlığından farkında olmuyor. Halbuki zamanında yanıma gelip bir çayımı içip özür dileseydi hiç bu manevraları yapmasına gerek kalmazdı. Bu kadar uğraş vermek yerine samimi bir selam veya ihtirastan uzak davranabilseydi bunca sıkıntıları çekmeyecekti. İnsanın kendisine yaptığı kötülüğü dünya bir araya gelse yapamaz. Bu günlük de bu kadar yeteceği kanaatindeyim. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR