DİNDEN GEÇİNEN SAHTEKÂRLAR

Cumhuriyetin kurulması ile birlikte ilan edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu doğru bir kanundu ancak bu kanun kapsamında okullardaki müfredata İslami ilimler de eklenmeliydi veya medreselerdeki eğitime fen bilimleri de eklenerek Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak eğitimlere devem edilmeliydi. 1930 - 1950 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda din eğitimi dersi kaldırılmış, ahlak bilgisi dersleri dahi yok hükmündeydi. Hal böyle olunca merdiven altı kaçak göçek eğitimlerle İslami eğitimlere devam edilmiş, bu eğitimlerden de çok sağlıklı ilim adamı çıkma imkânı olmamıştır. Bu nedenledir ki ben sürekli olarak yasal ve legal eğitimden yana tavır koyuyorum. Ülkede dini eğitimi dinden geçinen sahtekârların eline bırakırsanız yetiştirdikleri nesilden hiçbir şey beklemeyeceksiniz. Ellili yılların ardından açılan Kuran kursları, imam hatip okulları ve ilahiyat fakülteleri din adamları yetiştirmede bir hayli uğraş veren kurumlar olmuşlardır. Ancak her kurumda olduğu gibi bu kurumlarda da yanlış fikirli insanlar yetişmiştir, bu sayı yüzde beşleri dahi teşkil etmez. Kaldı ki İslam Dini yeryüzünde neşv-ü nema bulup efendimizin risaletinin ardından dünyaya hükmetme noktasında en güçlü olduğu dönemlerde dahi sapkın kişiler olmuştur.

Efendimizin irtihalinden sonra Hazreti Ali’yi şehit eden haricilerden rafizilere, mutezilelerden farklı itikadı mezheplere ve daha sonraki dönemlerde ortaya çıkan sapık Hasan Sabbah’lardan Cemalettin Afgani’lere kadar pek çok sapık düşünceli insanlar ve gruplar ortaya çıkmış ama doğru dürüst tutunamamışlardır. Günümüzde imam hatip okullarını ve ilahiyat fakültelerini eleştiren insanlara baktığımızda tamamının dinden geçinen sahtekârlar olduğu açıkça ortadadır. Oysaki bu sahtekârlar da bilirler ki yüce kitabımızda dinin emirlerini anlatmanın karşılığında para almak veya menfaat temin etmek yasaktır. Sıkça okuduğumuz için Yasin suresinden örnek vermek istiyorum. Rabbimiz, Yasin Suresinde Yahudilere hitaben “İttebiğü men la yeselüküm ecren ve hüm muhtedun.”  Yani Musa Aleyhisselam’ı işaretle “Sizden herhangi bir ücret istemeyen doğru yola davet ediciye tabi olun.” buyurmakta. Bu emir tüm dinler ve peygamberler için geçerlidir. Hiçbir peygamber dini tebliğ karşılığında tek bir kuruşluk ücret almadığı gibi verilenleri de reddetmişlerdir. 

O çok kızdıkları üstad Bediüzzaman bunca işkenceye sefalete rağmen kendisine verilen hiçbir ücreti kabul etmemiş, Allah’ın dinini yaymanın bedeli Allah’tan ahirette alınır dünyada alınmaz diyerek reddetmiştir. Sahabe-i Kiram’dan Selman-ı Farisi Hazretleri, müslüman olmadan önce İran’da Hırıstiyan papazda okurken papaz ona kendisinin vefatının yakın olduğunu, ölümünden sonra Mekke’de Ahmed adında bir peygamberin çıkacağını İncil’in haber verdiğini, onu bulup iman etmesini tavsiye edince Selman-ı Farisi onu nasıl tanıyacağım, alameti nedir diye sorar. Bunun üzerine papaz iki alameti vardır der. Birisi para almaz, ikincisi sırtında nübüvvet mührü vardır der. Selman-ı Farisi papazın ölümünün ardından Mekke yolunu tutar ancak yolda esir düşer. Çok çileli ve meşakkatli bir hayatın ardından efendimizle buluşunca ona, bana dinini anlat der. Efendimiz de dinimizi anlatır. Bunun üzerine Selman-ı Farisi onu denemek için bir tas hurma verir.  Efendimiz buyurur ki “Ben Allah’ın Resülüyüm. Peygamberler Allah için dinlerini anlatırlar karşılığında bir şey almazlar. Sen onu arkadaşlarınla ye.“ buyurur. Sonra Selman-ı Farisi, sana bir sorum daha var cevabını verirsen sana iman edeceğim der ve sırtında risalet mührü olup olmadığını sorar. Efendimiz de sırtını açarak risalet mührünü gösterince ona iman eder.

Bugün Kuran kurslarını, imam hatip liselerini ve İilahiyat fakültelerini beğenmeyen ve dinden geçinen sahtekârlar bu detayı bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar da merdiven altı tedrisat onların işlerine yaradığından böyle konuşmaktalar. İmam hatip okullarında ve ilahiyat fakültelerinde yetişen kardeşleriniz kendilerini yetiştirmez iseler elbette yetersiz olurlar ama bu okulların sapkın insanlar yetiştirdiği anlamına gelmez. Her meslek erbabı okulunu bitirdikten sonra belli bir dönem pratik yaparak kendisini yetiştirir. Bu ilmin, hayatın ve dünyamızın gerçeğidir. Âcizane tavsiyem, birisi din konusunda bir şey söylediğinde ilk bakacağınız şey nasıl geçindiğidir. Dinden geçiniyorsa ona itibar etmeyin. Yazdıklarını, çizdiklerini veya söylediklerini para karşılığında değil de Allah rızası için söylüyorsa ona itibar edebilirsiniz. Sanırım matlup hâsıl oldu, bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR